- Hülya Karabağlı
Ankara
AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, Sivas katliamında öldürülen şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı’ya yönelttiği “Hiç, Aziz Nesin konuşmasaydı da babam ölmeseydi, dediniz mi” sözleri için “Gayet insani bir soru sordum” dedi.
TBMM'de 25 Nisan Çarşamba günü Terörden Kaynaklanan Yaşam Hakkı İhlallerini Araştırma Komisyonu’nda konuk edilen Zeynep Altıok Akatlı'ya Oya Eronat'ın yönelttiği soru ve diğer konuşmalar, T24'te yayımlandıktan sonra sosyal medyada tepki yağmuruna neden oldu.
'Tepki almadım, kimse aramadı'
Komisyondaki tavrının yarattığı tepkileri hatırlattığımız Eronat, “Tepki almadım. Kimse beni aramadı. Demokrasiden bahsetmemiz demek, dejenerasyona uğratmamız demek değil. Ben demokrasiyi fikir özgürlüğünden ziyade, karşıdaki fikre saygı duyma olarak anlıyorum” dedi.
TBMM kulisinde, T24’ün sorularını yanıtlayan ve “Ben düzeltme yapmıyorum” diyen Eronat’ın değerlendirmesi şöyle:
“Zeynep Hanım hep AK Parti’yi Refah Partisi’nin devamı olarak, işte şeriatı isteyen gurupların yaptığı bir eylem olarak gösterdi. Bizleri de suçlar mahiyette konuştu. O tarihte ulusal bir gazetemiz, kesinlikle Refah Partili olmayan bir gazete, olayın ertesi günü çok büyük bir manşet attı. O zaman Türkiye’nin en büyük gazetesiydi, 'Sivas’ta Aziz Nesin isyanı’ diye attı bu manşeti. Ben bu manşete binaen ‘Böyle bir manşet vardı’ dedim.
'Acaba siz, hani keşke bu provokasyonlar olmasıydı, tabii ki ölümün her türlüsünün karşısındayız, ama acaba bunlar olmasaydı, benim babam ölmeseydi, diye hiç düşündünüz mü’ diye gayet insani bir soru sordum.
Kendisi de bana , ‘İnsanların provoke olduğu zaman birini öldürmemesi lazım. Ben de provoke oluyorum, ama kimseyi öldürmüyorum’ dedi. ‘Ben sizin sonuna kadar yanınızdayım’ dedim. 'Babanızın acısını da sizinle paylaşıyorum' dedim.”
'Ümit Güner' örneğini verdi
“Fakat bazı konular çok hassastır. Bu kesinlikle ölümleri haklı çıkarmak anlamında konuşmadım. Biz sadece sohbet ettik kendisiyle. Din konusunda , insanların daha saygılı olması lazım. Demokrasi özgürlükler demektir, ama özgürlük demek de karşı taraftaki insanları veya farklı görüşteki insanları rencide etmek demek değildir.
Bizim eğlence program yapımcısı bir kardeşimiz, Alevilerle ilgili çok çirkin bir şaka yaptığı için televizyon hayatı bitti neticede. Alevilerde o zaman büyük bir infial uyandırdı bu. Din konusu hassas bir konudur. İnsanların candan bağlandıkları konudur. İnsanları bu tip konularda rendice etmenin yanlışlığından bahsettim.”
'Zeynep Hanım bir lafta da teyit etti'
“Tabii ki o olayı sonuna kadar kınıyorum. Biz, Zeynep Altıok ve Başbağlar katliamının mağdurlarını dinledik. Hepsiyle sohbet ettik. Yanlarında olduğumuzu söyledik. Bizim öyle bir şiddeti tasvip etmemiz mümkün değil. Tabii ki sonuna kadar Zeynep Hanım'ın yanındayız. Sadece ben ‘Keşke bunlar olmasaydı’ dediniz mi diye gayet insanı bir soru sordum.
Kendisi 'Evet' dedi. 'Ben de provoke oluyorum, kimseyi öldürmüyorum' dedi. 'Keşke olmasaydı dedim' dedi. Bir lafta da teyit etti. Tabii, lafın başını sonunu alıp sadece bir bölümünü koyarsanız Hanya da çıkar, Konya da.”
Medyayı eleştirdi
“Kimse beni aramadı. Hiç kimseden de bir tepki almadım. Demokrasiden bahsetmemiz demek dejenerasyona uğratmamız demek değil. Ben demokrasiyi fikir özgürlüğünden ziyade karşıdaki fikre saygı duyma olarak anlıyorum. Avrupa’da bir laf vardır; komşunun özgürlüğünün başladığı yerde benim özgürlüğüm biter. Ben de diyorum ki, demokrasi benim önce karşımdakine saygı duymamla başlar. Birbirimize saygı duymaya, anlamaya çalışacağız. Birbirimizi sevmesek bile saygı duymayı öğreneceğiz. Herkes birbirini sevmek zorunda değil. Herkes benim dinimi sevmeyebilir, ama bana saygı duyabilir.
Aziz Nesin’i ben örnek göstermedim. Bir gazetede manşet olduğunu söyledim. Valla medya medyadır. Ne diyeyim?..”