Hürriyet yazarı Taha Akyol, AKP'nin dün gerçekleşen kongresine ilişkin olarak, partinin üst düzey isimlerinden eski bir bakanla yaptığı telefon görüşmesini yazdı. Akyol'a açıklamalar yapan eski bakan, "Davutoğlu'nun ısrarla istediği isimlerden bir teki listeye giremedi. Kesinlikle istemediği belirli isimlerin ise tamamı listeye girdi" idddiasını gündeme getirdi.
Akyol'un Hürriyet'te "Yeni AKP" başlığıyla yayımlanan (14 Eylül 2015) yazısından bazı bölümler şöyle:
Kongre hakkında yandaş medyanın da yazdığı gerçek şu: Kongrede Erdoğan damgası!
Yeni AKP, önceki dönemlere göre çok daha fazla Erdoğan'ın kontrolü altındadır.
Partinin önde gelen isimlerinden eski bir bakan dün telefonda şunu söyledi:
"Davutoğlu'nun ısrarla istediği isimlerden bir teki listeye giremedi. Kesinlikle istemediği belirli isimlerin ise tamamı listeye girdi."
Milletvekili aday listesinin de böyle olacağı bellidir.
Kongreye ilişkin ayrıntılar, 900 delegeye peşinen imzalattırılan üstü boş önerge gibi 'görülmedik' uygulamalar TV'lerde anlatıldı, basında yazıldı...
Bu tablodan nasıl bir parti ve ülke yönetimi çıkar, hepimiz asıl bunun üzerine kafa yormalıyız.
'Ekonomi alanında'
Evvela "gidenlere", yani kimlerin istenmediğine bir bakalım. Abdullah Gül'den sonra Bülent Arınç da tasfiye edildi, "başlangıçtaki üçlü" ve partinin kurucu kadroları etkisizleştirildi. Sayın Arınç bunu "Biz idik, ben olduk" diye ifade etti. Artık farklı ses çıkaracak, uyaracak, toplumsal çeşitliliği partiye yansıtacak isimler hayli azalmıştır.
"Gidenler"den Ali Babacan ve Mehmet Şimşek Merkez Bankası'nın bağımsızlığını, iktisadi rasyonalizmi ve Avrupa normlarını savunan isimlerdi. Merkez Bankası "vatana ihanet"le suçlanırken onlar bu haksız hücumlara göğüs gerdiler, ekonomi dünyasına "kurumlarımıza güvenin" mesajını verdiler.
Fakat "gelenler" döviz-faiz ilişkisini yok sayıp "faiz insin" popülizmini savunmuş isimlerdir. Bu yeni isimler aynı "teknik güven"i verecekler mi?
'Hukuk ve sistem'
Sembol isimler olarak, listede hukuk alanında Sadullah Ergin ve Osman Can gitti, Bekir Bozdağ ve Burhan Kuzu geldi. Sadullah Ergin hukuk alanında Türkiye'nin yüzünü ağartan reformların mimarıydı. Bunu Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Boquiccio da ifade etmişti. Prof. Osman Can ise, Anayasa Mahkemesi raportörüydü, liberal görüşleriyle kariyer yapmış, AB hukukunu savunan bir hukukçuydu.
"Gelenler"den Bekir Bozdağ, 14 Aralık sonrası düzenlemelerin Adalet Bakanı'dır. Burhan Kuzu, başkanlık sisteminin kararlı bir savunucusudur fakat Kuzu'nun siteminde başkan "güçlü" olacaktır, "zavallı Obama" olmayacaktır.
Hukuk deyince, Hürriyet gazetesine taşlı sopalı saldırı düzenleyen grubun başındaki kişinin Kongre Divanı üyeliğine seçtirilmesi de önemli bir işarettir.
En önemlisi, çalışma arkadaşlarını seçemeyen bir başbakanla hükümet ve Meclis'teki parti grubunun ağırlığının ne olacağıdır!
Yazının tamamı için tıklayın