AKP Ankara Milletvekili ve eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tutuklanıp farklı cezaevlerine gönderilen 10 HDP milletvekilinin ifadeye gitmemelerini ‘Kuralları tanımıyoruz, zorla götürsünler’ tavrı olarak yorumladı ve doğru bulmadığını söyledi. 2011 seçimlerinden sonra Anayasa Mahkemesi (AYM) kararıyla tahliye edilen milletvekillerinin daha sonra bu maddeleri düzeltmek için hiçbir şey yapmadıklarını, vekillerin tutukluğunu engelleyecek Anayasa değişikliği konusunda dört partinin uzlaşamadığını belirten Çiçek, “Burada da sorumlu, savcıdan hakimden evvel siyaset kurumumu kendisidir. Keşke o maddeleri düzeltebilselerdi zamanında” ifadelerini kullandı.
“Tutukluluk, hüküm anlamına gelmez”
DUVAR’dan Hülya Karabağlı’ya konuşan Çiçek şunları söyledi:
“Tutukluluk bizde tedbirdir. Demokrasilerde tutukluluk hüküm anlamına gelmez. Tutukluğun hangi şartlarda olduğu bizim mevzuatımızda belli. 2011’de de bir tutuklama vardı seçildikleri zaman. Maalesef o zaman siyaset kurumu bu durumu düzenleyecek ortak noktada buluşamadı. Anlaşılan 60 madde içerisinde milletvekillerinin tutuklanmasını engelleyecek hükümde dört parti anlaşamadı. Bugün de aynı dört parti var. Dolasıyla yanlış kurallar orada durduğu sürece bu türü sonuçlar olur. Ben sonuçtan giderek söylüyorum. Burada da sorumlu savcıdan hâkimden evvel siyaset kurumumu kendisidir.”
“Keşke o maddeleri düzeltebilselerdi zamanında. Anayasa Mahkemesi kararıyla tutuklulukları sona erince o zaman tutuklanan milletvekilleri de tahliye olduktan sonra hiçbir şey yapmadılar. Geriye dönük Meclis çalışmalarına baktığımızda bu bir siyasi söylemin ötesine geçmiyor. Yani konuyu siyaseten tartışabiliriz ama öbür noktada hukuk kuralları işleyecek. Bu yanlış kurallar burada durduğu sürece bu niye öyle oluyor yine tarzındaki tartışmanın hukuken bir anlamı yok. Bu kuralları Meclis koyuyor, ceza kanunu, usul kanunu, anayasayı yapan Meclis, kuralı koyan makamda görev yapanlar da ben bu kuralları tanımıyorum diyemez. Yani HDP’lilerin ‘Biz gitmeyiz, bu kuralları tanımıyoruz, zorla götürsünler’ tarzındaki tavırları bence çok doğru değildi.
"Bunu yapmamaları lazımdı. Gidersiniz ifadenizi verirsiniz o ayrı bir mesele. Ama yürürlükte olan bir kural yürürlükten kalkmadığı sürece gelişigüzel ‘ben bunu tanımıyorum’ derseniz sabaha kadar uğraşıp kanun çıkarmanı da anlamı yok. Konuyu değerlendirirken siyaseten farklı, hukuken farklı değerlendirebilirsiniz. Bir de sorumluluk kimdedir ona iyi bakmak gerekir."
"Maalesef Türkiye bir kez daha bu tartışmaları yaşıyor. Bu da bizim toplum olarak zaafımızdır. Bir konuyu tartışıyor sonra onu unutuyoruz sonra gündeme gelince yeniden tartışıyoruz. Onun için bu konularda ne söylenmesi gerekiyorsa 2011 seçimleri sonrası çok söyledim. Meclis Başkanlığım sırasında çok söyledim. Ama bu kuralları değiştiremedik, değiştiremediğimiz sürece ‘bu neden oluyor’ tarzındaki açıklamalar tribünlere yönelik olur. Bunu yapmayı hoş bulmam.”