TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun son toplantısında insan hakları konusunda ince ‘uyarılar’ iktidar partisinin içinden geldi. Komisyon üyesi AKP Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, Türkiye’nin olağanüstü hâl gerçekliğini yaşadığını belirterek, “FETÖ diye gerçekten dünyayı yöneten zekâların kurguladığı, organize ettiği, yönettiği PKK, FETÖ gibi büyük terör örgütleriyle mücadele eden bir tarihsel evre yaşıyoruz. Bu mücadeleyi yapmak zorundayız fakat bu mücadeleyi yapmak demek insan haklarını ihlal etmeyi gerektirmez” dedi.
Açıklamaları komisyon üyelerine de sürpriz olan Atalay, komisyondan daha fazla mesai yapması görüşünü de dile getirerek, “Çünkü İnsan Hakları Komisyonu –benim şahsi kanaatim- kolektif vicdanın sesi olmalıdır, mahşeri vicdandır, mahşeri vicdanın sesi olmalıdır, kimsesizlerin kimsesi olmalıdır, sessiz çığlıkların sesi olmalıdır” diye konuştu.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun geçtiğimiz hafta yapılan son toplantısında AKP Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın tutanaklara yansıyan konuşmasından bazı bölümler şöyle:
ORHAN ATALAY (Ardahan) –Ancak bizim Komisyon olarak üstlendiğimiz misyon, devlet bu cezalandırmayı yaparken, toplumsal düzeni sağlarken kendi hududu içerisinde, kendi limitleri içerisinde kalıp mahkûm ise de mahkûmun da hakkını hukukunu sağlamaya dönük birtakım tedbirler almak, bunun önüne geçmektir. Çünkü İnsan Hakları Komisyonu –benim şahsi kanaatim- kolektif vicdanın sesi olmalıdır, mahşeri vicdandır, mahşeri vicdanın sesi olmalıdır, kimsesizlerin kimsesi olmalıdır, sessiz çığlıkların sesi olmalıdır.
Bu bizim parlamenter olarak üyesi bulunduğumuz muhalefet veya iktidar oluştan bağımsız bir şey, bu son derece önemli. Bizim burada şahsen benim ve benim arkadaşlarımın iktidar partisine mensubiyetleri muhalefetteyken, mazlum iken dillerimize pelesenk ettiğimiz temel hukuk normlarını dile getirmeyeceğimiz, bunları görmezden geleceğimiz manasına gelmez, vicdanımızı susturmak zorunda olduğumuz manasına da gelmez Başkanım.
Dolayısıyla biz esas itibarıyla bununla sınanıyoruz, mazlum iken, muhalefetteyken temel insan haklarını destanlaştırmak, temel hukuk ilkelerinin hafızı olmak kolay bir şey ama bana göre zor olan, olması gereken iktidardayken, iktidar partisinin mensubuyken bir mazlumiyete prim vermemek, bir haksızlığa, hukuksuzluğa izin vermemektir.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Bu bir öz eleştiri mi Sayın Atalay?
ORHAN ATALAY (Ardahan) – Hayır, ben ideal olanı söylüyorum. Öz eleştiri olarak kabul ederseniz de o da olabilir. Öz eleştiri yapmak zorundayız, kendimizi aynalarda çek etmek zorundayız çünkü benim şahsi kanaatim, inancım ve düşüncem sabah akşam kendinizi aynanın karşısında çek etmezseniz vicdanınız sizi rahat bırakmaz. Elbette ki devlet erkini, devlet yetkisini kullanan insanların bireysel zaaflarından, içinde bulunmuş olduğu psikososyal şartlardan kaynaklı ötekinin, hakkını hukuku ihlal eden, onuru çiğneyen birtakım olaylar olabilir. Bizim iktidar oluşumuz, iktidar partisi mensubiyetimiz bunun üstünü örtmeyi gerektirmez, tam tersine bunun üstünü olabildiğince açma yükümlülüğünü, vazifesini bize yükler. Biz bunu görmek zorundayız. Devlet kendi varlığına kasteden birtakım silahlı, organizeli terör örgütlerine karşı mücadele etmelidir. Hiçbir devlet kendi varlığını esas hedef almış böyle silahlı grupları tolere edemez. Bu, devletin de varlığını ortadan kaldırır ama böyle olağanüstü hâllerden geçen devletlerin ya da toplumların bu mücadeleyi hukukun, vicdanın, adaletin, hakkaniyetin sınırlarını aşarak götürme lüksü olmamalıdır. Böyle bir mücadele bizi başarıya götürmez.
Kastetmek istediğim, anlatmak istediğim budur. Bir mücadele verir, iktidar mücadele verir, devlet bir mücadele verir ama bu mücadelenin içeriği, tarzı, yöntemi, araçları, aygıtları kamuoyunun vicdanını zedelememelidir, bu limitler içerisinde kalmalıdır.
Şimdi, bizim bir gerçekliğimiz vardır. Şu anda Türkiye olağanüstü hâl gerçekliğini yaşıyor. İşte, FETÖ diye gerçekten dünyayı yöneten zekâların kurguladığı, organize ettiği, yönettiği PKK, FETÖ gibi büyük terör örgütleriyle mücadele eden bir tarihsel evre yaşıyoruz. Bu mücadeleyi yapmak zorundayız fakat bu mücadeleyi yapmak demek insan haklarını ihlal etmeyi gerektirmez.
İnsan haklarını ihlal ederek verdiğimiz mücadele de bizi başarıya ulaştıramaz.
ORHAN ATALAY (Ardahan) –Şu anda Olağanüstü Hâl Kurulu çalışmalarına başladı, Kamu Denetçiliği diye bir kurumumuz da v ar, bir de İnsan Hakları Komisyonumuz var. Söylemek istediğim de şu, varmak istediğim de şu -az sabırlı olsaydınız, sıkıntıya gerek yok - daha fazla çalışması gerekir bu Komisyonun çünkü insan haklarının daha fazla ihlal edilebilir ihtimalinin olduğu bir evreden geçiyoruz çünkü hapishanelerde yer kalmamış, “Mağdur edildik.” diye bize gelen çok sayıda insan vardır. Dolayısıyla, bütün bu mücadeleyi bahsettiğim ilkeler içerisinde yürütme mecburiyetimizi tekrar hatırlatarak söylüyorum. Bizim İnsan Hakları Komisyonunun biraz daha fazla mesai yapması gerekir. Söylemek istediğim bu. Bununla ilgili isterseniz özel bir oturum yapabiliriz çünkü neticede -biraz önce Sayın Başkanımızın da söylediği gibi- çok sayıda dilekçe var, çok sayıda itirazlar var, milletvekilleri o larak bize çok sayıda müracaatlar var. Gerçekten olağanüstü bir süreçten geçiyoruz.
Burada haklı ile haksızı, kuru ile yaşı devletin, Parlamentonun, İnsan Hakları Komisyonunun tefrik etme mecburiyeti var. Biz böyle bir vazifeyle karşı karşıyayız Sayın Ruhi Bey. Dolayısıyla, vicdanen de kendi görevimizi bir hakkı yerine getirmek için İnsan Hakları Komisyonunun bu konuyu özel olarak yeniden gündem alan geniş bir katılımlı, hatta geniş bir zaman aralığında takdir ederek konuşmayı ben şahsen arzu ediyorum. Söylemek istediğim bu.