AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'ye yönelik 70 milyon Euro'luk fon kesintisi kararına ilişkin "Şimdi bu dayanışmayı göstermeyen AP'nin bize söylediklerinin geçerli bir tarafı yoktur. Avrupa'yı gözlemlediğimizde AP'yi gelecek yıllarda aşırı sağcılar dolduracak. Şimdi İPA fonlarını kesiyorlar. Bir ülke katılımını sağlamadan önce ona verilen yardımlardır. Müzakere etmiyorsun, eleştiriyorsun" dedi.
Erdoğan'ın ziyaretinin ardından Alman basınında çıkan haberlere de tepki gösteren Çelik, "Alman basınında çıkanları görünce bizim yaptığımız bu seyahat mi dedik. Bu haberlerin kendi itibarlarını bile sıkıntıya sokacak makaleler olduğunu gördük. Güdümlü haberler. Ama maalesef baştan olumsuz bir tablo yaratanlar, zorlayıcı bir tablonun olduğunu üzülerek görüyoruz" dedi.
AKP MYK toplantısının ardından açıklama yapan Ömer Çelik'im konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
MYK değerlendirmesi
"Avrupa'da diyaloğa en açık, uzlaşılabilecek lider Merkel. Dünyadaki paktların ciddi bir eleştiriye tutulduğunu görüyoruz. BM'deki toplantıda verilen mesajlar önemliydi. Cumhurbaşkanımızın verdiği dünya 5'ten büyüktür mesajının büyük bir ilgi olduğunu gördük. 14'e yakın baş başa görüşmeler yapıldı. BM'de bir reform yapılması konusunda herkeste bir anlayış var. Ancak Cumhurbaşkanımız kadar kimse açık, berrak ortaya koymuyor. BM'de Trump'ın mesajlarına verilen tepkileri gördünüz. Her tarafla köprü kurabilen Türkiye konumunu sürdürmeye devam ediyor.
Erdoğan’ın Almanya ziyareti
Almanya'ya bir devlet ziyareti gerçekleştirildi. İyi hazırlanıldığını söyleyebiliriz. Bilindiği üzere Almanya ile bir takım sorunlar yaşıyoruz. Diplomasi kanalları çözüm için açık. Cumhurbaşkanımızın her zaman ifade ettiği gibi masadan kalkmak gibi bir durumumuz yok. Savunduğumuzu masada gür sesle ifade ederiz. Almanya ile aramızdaki sorunların çözülmesi için bu ziyaretin arzulanan amaca ulaştığını söyleyebiliriz. Yabancı basınını yakından takip ediyoruz. Alman basınında çıkanları görünce bizim yaptığımız bu seyahat mi dedik. Bu haberlerin kendi itibarlarını bile sıkıntıya sokacak makaleler olduğunu gördük. Güdümlü haberler. Son derece objektif olanlar da var. Ama maalesef baştan olumsuz bir tablo yaratanlar, zorlayıcı bir tablonun olduğunu üzülerek görüyoruz."
"Suriye'deki olaylar, Orta Doğu'daki olaylar, Arap Baharı olayları Türkiye ile Almanya'nın ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bunu olumsuz bir şekilde resmeden çevreler olduğunu da görüyoruz. Bunu yaptıktan sonra neden aşırı sağ yükseliyor diyorlar. Bu aşırı sağ çevrelerin yarattığı İslam düşmanlığı, Erdoğan düşmanlığı, Türkiye düşmanlığının arkasına sığınıyorlar. Erdoğan düşmanlığının ardında Türkiye, onun arkasında da İslam düşmanlığı saklı. İslam düşmanlığına kim çanak tutuyorsa antisemitizmi savunuyor. Ortadoğu için DEAŞ neyi ifade ediyorsa, aşırı sağ da Avrupa'da aynısını temsil ediyor. Daha derinden bakılırsa şu görülür; DEAŞ'ın eylemleri, söylemleri aşırı sağı besliyor, aşırı sağın eylemleri ve söylemleri de DEAŞ'ı besliyor. Birbirini destekleyen iki akım ortaya çıkıyor."
"Bugün Alman basınında da okudum. Köln'deki caminin yapılmasına destek olan belediye başkanları, diplomatlar dışlandı diyorlar. DİTİB'i dışlıyorlar. Destek olanlara teşekkürler edildi, bunlar da açılışa davet edildi. Eyalet Başbakanı'nı bizzat Cumhurbaşkanımız davet etti. Belediye Başkanı da, siz de gelin konuşun dedi. Eyalet Başkanı ve belediye başkanlarına teşekkür edilmiştir. Cumhurbaşkanımızın Köln'de verdiği mesajların çok önemli olduğunu söylüyoruz. Dünyada DEAŞ'a sesini en yüksek çıkartan kişinin Cumhurbaşkanımız olduğunu görüyoruz. DEAŞ'ın İslam ile alakası olmadığını çok açıkça belirtti, etkili mesajlar verdi. Son derece etkili mesajlardan biri de kadınların camilerden uzaklaştırılmasının doğru olmadığına dair verdiği mesajlardır."
"Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan bir sunum yaptı. Şehirlerin haritaları ortaya koyuldu. Son 20 yıldır güçlü bir şekilde tartışılıyor şehir siyaseti. Şehir siyaseti AK Parti'nin özel gündemlerinden biridir. Çeşitli iller ile ilgili datalar elde edilmiştir. Sunumda bunlar belirtildi."
"Görüşümüz netleşince paylaşırız"
MHP'nin af teklifi - "Adalet Bakanlığı kabinesi bir çalışma yapıyor. AK Parti'deki hukukla ilgili arkadaşlar da çalışıyor. Çeşitli isimler konuldu, af olarak geldi, ceza indirimi denildi. Bir görüş oluşturulacaktır. Cumhurbaşkanımız kişisel cezalara karışılmasına karşı olduğunu, devlete karşı suçların değerlendirilebileceğini söyledi. Görüşümüz netleşince sizinle paylaşacağız"
"Aşırı sağcılar AP'yi ele geçirecek"
AB'nin 70 milyon Euro’luk kesintisi - "AP'yi bir demokrasi okulu olarak görürsek, demokrasimiz saldırıya uğradığında 3 ay sonra geldiler. Türk parlamentosu bombalanmış, milletvekilleri terk etmemiş. Ölüm pahasına Meclis açılmış, Meclis Gazi ünvanını almış. Onlara basit bir örnek veriyoruz. Almanya'nın Meclis'i bombaladığını, sembol kapılarına tankların dayandığını düşünün. Paris'in, Eyfel Kulesi'nin bombalandığını düşünün. Sizler bunun karşısında hangi kararları alır, nasıl bir dayanışma beklerdiniz? Türkiye'deki hain saldırı girişimi demokrasiyi tehdit etmiştir. Nasıl bir dayanışma gösterildi? Neden Türkiye'ye gelinmedi? Gelselerdi, Cumhurbaşkanı ile görüşselerdi, anıtlara çelenk bıraksaydı dünyaya nasıl güçlü bir mesaj verilirdi. Avrupa'daki aşırı sağa ve DEAŞ'a karşı nasıl güçlü bir mesaj verilirdi. Bunlar bu dayanışmayı göstermedi. Şimdi bu dayanışmayı göstermeyen AP'nin bize söylediklerinin geçerli bir tarafı yoktur. Avrupa'yı gözlemlediğimizde AP'yi gelecek yıllarda aşırı sağcılar dolduracak. Şimdi İPA fonlarını kesiyorlar. Bir ülke katılımını sağlamadan önce ona verilen yardımlardır. Müzakere etmiyorsun, eleştiriyorsun. Standartları ilerletmek için verilen fonları neden kesiyorsun? Yargı alanındaki fonları ilk olarak kestiler. Özellikle bu alana aktarman gerek, eleştirdiğin alan gelişsin. Bu demokratik bir yaklaşım değildir. İdeolojik fanatizm giderek AP'yi kıskacına almaktadır."
"İcrai yetkileri yoktur"
Kılıçdaroğlu'nun McKinsey açıklaması - "Ondan önce Cumhurbaşkanımızın BM'de Kudüs'ten bahsetmediğini söylüyor. İsrail'deki gazeteler bile haber yaptı, Kılıçdaroğlu'nun odasına ulaşmıyor bu mesajlar. Bahsettiğiniz danışmanlık şirketi ile ilgili sorular sormuş. Devletin kurumları yerli ve yabancı çeşitli kuruluşlardan destek alıyorlar. Görüş almak başka şeydir, icrai yetki vermek başka şeydir. Bunların icrai bir yetkisi yoktur. Tüm görüşleri alınca politikayı kim yazıyor siyasi irade, kim uyguluyor yine siyasi irade. Sivil siyasetin hakimiyeti için çok mücadele verdik. En önemli hassasiyetimiz siyasi iradedir. Devletin mali bilgileri Türkiye Cumhuriyeti'nin kasasındadır. Kim kime emanet ediyor. Dönüşüm konusunda bir bilgi alırsınız, yerli ve yabancı kurumlardan da pek çok bilgi alırsınız. Bunu en uygun olarak belirledim dersiniz, politika ortaya koyarsınız. Söylediği şey ortada bir yabancı kuruma maliye ve hazinenin teslim edilmesi gibi bir şey. Böyle bir şey yok, böyle bir mesele yok arkadaşlar. Sözlerinin temeli yok. Pek çok kurum içeriden ve dışarıdan danışmanlık alır. Yaşadığımız krizin sorumlusu dış güçler mi diyor. Hiç gazete okumuyor mu? ABD Başkanı'nın sözlerini, açıklamalarını, Twitlerini görmüyor mu? Yüzlerce haber çıkıyor, Türkiye'nin nasıl direnç gösterdiği konuşuluyor, görmüyor mu? Doları saldırı aracı olarak kullanması sonucunda dünyadaki kendi para birimiyle hareket etme, ticaret yapma eğilimini görmüyor mu? Haberi yok mu? Kılıçdaroğlu'nun iki danışman bulması lazım. Bir seçim nasıl kazanılır? Sosyal demokratız diyorlar, nasıl sosyal demokrat parti olunur bu konuda da yardım almaları gerekiyor. Danışmanlık hizmeti alırlarsa söz onları eleştirmeyeceğiz."
"Heyetlerin raporları sonrası görüşecekler"
Bahçeli ile Erdoğan'ın görüşme tarihi - "Şimdi arkadaşlar bununla ilgili takvimi açıkladım. Heyetler arası görüşmeler olacak, sonra Bahçeli ve Cumhurbaşkanımız bir araya gelecek. Bizim için şu anda bir cevabı yok. Heyetler arası görüşmeler yeni başladı. Bir araya gelindikten sonra maddeler tartışılacak. Ondan sonra belli sonuçlara ulaştıklarında Genel Başkanlara arz edilecek. İki Genel Başkan bir araya gelip konuşacak. Bizim açımızdan olağanüstü bir durum yok. Her şey doğal seyrinde."
"Suriye'de güvenlik ve istikrar sağlanana kadar misafirimiz olacaklar"
Suriyelilerin evlerine dönmesine yönelik açıklamalar - "Onur duymamız gereken konulardan biri budur. 3.5 milyon mülteci barındırıyoruz, bir sistematik ırkçılık olmamıştır. Avrupa'da aşırı ırkçılar bu konudan dolayı Meclis'e bile girdi. Biz bununla gurur duymalıyız, onur duyuyoruz. Bizden sonraki nesiller de gurur duyacak yaptıklarımızla. 2015'te Akdeniz'e 7 bin kişi açılıyordu bir günde. Şimdi yapılan anlaşmalarla 30 kişiye düştü bu durum. Tabi ki Suriye'de istikrar sağlansın, bunlar yerine dönsün. Fırat Kalkanı ve Afrin Harekatı'ndan sonra dönenler oldu. Güvenli ortamlar oluşturulmadan milletimiz ev sahipliği yapmaya, ekmeğini, çorbasını bölüşmeye devam edecektir. Özellikle siyasilerin Suriyeliler gitsinler şeklinde konuşmaması, buna dikkat etmesi gerekir. Toplumu marjinalleştirmemek lazım. Arzumuz Suriye'de terörün olmadığı bölgeler oluşsun, oralara dönsünler."
Almanya'da DİTİB'in izlendiği iddiaları - "Avrupa'da herkes biliyor ki radikal terör haritasına bakıldığında Türkiye kökenli camilerden radikal örgütler çıkmamıştır. Biz her zaman DİTİB'in tehdit olmadığını, İslam'ın doğru anlatılmasına ilişkin oradaki devletlerin işbirliği yapabileceği bir mekanizmadır. İçişleri Bakanı Sayın Soylu muhatabı ile görüştü. Tehdit olarak görülmesi gibi bir durum yok. Bazı iletişim kazaları oluyorsa da şeffaf bir şekilde yürütülüyor."