AKP'nin MKYK toplantısının ardından konuşan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail ile yapılan görüşmeler ile ilgili olarak "Kuşkusuz İsrail devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur. Şimdiye kadarki eleştirilerimiz İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına, meşru görmediğimiz davranışlarınadır" dedi.
2009'daki Davos Zirvesi'nde dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan arasındaki "One Minute" tartışması Ankara ile Tel Aviv arasında krize yol açmış, 2010'daki Mavi Marmara baskınıyla ilişkiler kopma noktasına gelmişti. Türkiye, "özür", "tazminat" ve "Gazze ablukasının kaldırılması" talep etmişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Tayyip Erdoğan'ı arayarak özür dilemiş, taraflar geçtiğimiz günlerde baskında ölen 9 Türk'ün ailesine tazminat ödeme konusunda mutabakata varmıştı. İsrail basını, nihai anlaşma sürecinde ana sorunun Gazze ablukası olduğunu, ocak ayında konunun ele alınacağını yazdı.
Türkiye - İsrail ilişkileri AKP Sözcüsü Ömer Çelik'e soruldu. AKP MKYK toplantısı sonrası konuşan Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Terör örgütünün faaliyetleri, IŞİD ile benzerlik gösteriyor"
Vatandaşlarımızın üzerindeki baskının kaldırılması için illegal yapılara karşı operasyonlara başlanmıştır. Camilerin yakılması, şehir merkezlerinin yok edilmesi, faşizan bir baskı düzenin kurulması açısından gerekenler yapılmaktadır. Bu faliyetler DAEŞ'in yaptığı faliyetlerle benzerlik göstermektedir.
Mücadele kararlı bir şekilde yürütülecektir. Terör örgütünün tüm yapıların ortadan kaldırılmasına dair çalışmalar devam edecek.
HDP'li siyasetçilerden bazılarının hendek siyasetini savunan, gettoları destekleyen çağrılarda bulunmasını ibretle izliyoruz. Camilerin yakılmasını savunması kuşkusuz kabul edilemez. Bütün bunlar vatandaşlarımızın gözü önünde olmaktadır. Özgürlükçü bir siyaset peşinde koşanların, hendek peşinde koşan bir siyasete dönünşmesi herkesin gözü önünde olmaktadır.
Türkiyenin demokratik kazanımlarını hiç kimse geri çeviremeyecektir. Şuanda yürürütülen mücadele vatandaşlarımızın demokratik kazanımlarını koruyan bir mücadeledir.
Eren Erdem'e tepki
Türkiye ve Rusya ilişkileri, Rusya'daki yönetimin yanlış yaklaşımlarından çok daha büyüktür, bunları aşacak tarihsel derinliğe ve bir gelecek perspektifine sahiptir. Bu vesileyle bir CHP milletvekilinin, bir Rus kanalında tutup da DAEŞ'in elindeki sarin gazını Türkiye'nin verdiği şeklindeki yalan ifadesini açık bir şekilde kınıyoruz. Eren Erdem'in kendisinin özür dilemesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti parlamento mensubu olarak bu iftirayı attığı için, milletimizden ve Meclis'ten özür dilemesi gerekir.
Türkiye, Irak'tan asker çekiyor mu?
Orada DAEŞ ile mücadele yürütülmektedir. Bir takım terör örgütlerinin hedefinde bir kamptır. Kamptaki unsurlarımızı korumak noktasında adım atabiliriz. Türkiye hiçbir şekilde oraya Merkezi Hükümetin rahatsız olacağı bir şekilde konuşlanma yapmamıştır.
Yine yakın zamanda medyadan gündem olan Başika kampında bulundurduğu asker ile ilgili bir takım spekülasyonlar çıktı bütün safhalarda Irak hükümetiyle yakın bir istişare olmuştur.
Başbakan'ın son ziyaretinde de kapsamlı görüşme olmuştur. Başbakan'ımız Irak hükümetiyle iyi ilişkileri olmuştur. Biz öteden beri Irak'a özel bir önem veriyoruz oradaki terör unsurlarının temizlenmesi hususunda önem vermiştir. Burada bir takım tartışmalar yapıldı prensip şudur: Orada DAEŞ le bir savaş yürütülmektedir.
Bu mesele türkiye oradan asker çekiyor mu alıyor mu şeklinde bakılmamaktadır. Merkezi hükümetin rahatsız olacağı şekilde olmamaktadır.
Ama şimdi belli noktalarda yönetimin terörle mücadele konusunda yardıma ihtiyacı olması durumunda yardımcı olacaktır.
Suriye
Eli kanlı Esed yönetiminin Suriye'nin geleceğinde yeri yok. Bu süreci gözlemlemeye devam ediyoruz.
İarail ile anlaşma
İsrail ile kesin bir anlaşma yok. Bir taslak üzerinde çalışılıyor. Kuşkusuz İsrail Devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur. Bizim şimdiye kadarki eleştirilerimiz İsrail hükümetinin aşırı davranışlarına, meşru görmediğimiz davranışlarınadır. Türkiye özür, tazminat ve ambargonun kaldırılma şartlarını sunmuştur. Birinci şartımız yerine geldi, diğer ikisi yerine gelmedi. Türkiye'nin bu 3 şartı yerine gelmek kaydıyla, normalleşme süreci sağlık bir süreç olur. Şimdiye kadar gelinen noktada imzalanmış bir anlaşma yok.