Politika

AKP Sözcüsü Çelik: Seçilmiş bir makamı terör örgütünün siyasi ayağı olarak nitelerseniz, milli iradeyle kavga etmeye başlarsınız

AKP MYK sonrası açıklama yapan Çelik, 'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışmalarına değindi

17 Şubat 2020 19:35

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik, 'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışmalarına ilişkin gelen soruları yanıtlarken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi.

Çelik, 15 Temmuz'da Kılıçdaroğlu'na 'tankların yol verdiğini' iddia ederken, "İnsan kendisine şu soruyu sorar, herkese saldırdılar, niçin sadece CHP Genel Başkanı'na yol verdiler? Varsa siyasi ayak, yargı zaten elinden gelen gayreti gösteriyor. Başka bir şey yapıyorlar. FETÖ'yü hedef almaktan çok, seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı hedef alıyorlar. Seçilmiş bir makamı terör örgütünün siyasi ayağı olarak nitelerseniz, milli iradeyle kavga etmeye başlarsınız" dedi. Ayrıca Çelik, CHP kurmaylarının konuya ilişkin açıklamalarını "Türk tipi 'Baasçı' bir dil" olarak niteledi.

'Suç örgütü liderliği ve cinayete azmettirme' suçlarından tutuklanan İranlı Naci Şerifi Zindaşti'nin tahliyesi için yargı mensuplarına baskı yaptığı iddia edilen eski AKP Milletvekili Burhan Kuzu'ya ilişkin gelen soruya da yanıt veren Çelik, "Konuyu Burhan Hoca'ya sormanız lazım. İlgili kurumlar araştıracaktır, Burhan Kuzu cevabını verecektir, bizim bir değerlendirmemiz yok" şeklinde konuştu.

Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"AK Parti olarak İdlib'le ilgili krizi yakından takip ediyoruz. Şu an da Türk heyeti Rusya'da, bugünkü görüşmelerini tamamladı. Verilen bilgiye göre yarın da devam edecek. Türkiye bölgedeki statükonun korunması, bölgede insani bir felaketin önüne geçmek için çabaları, gerginliği azaltma bölgesindeki statünün korunması için gayretleri Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda devam ediyor. Türkiye, bütün taraflara Rusya ile 17 Eylül 2018 tarihinde yapılan Soçi Mutabakatını hatırlatıyor.

"Birkaç gündür Rusya tarafından çok sayıda, Türkiye'yi suçlayan Türkiye'ye karşı ön yargılarla dolu açıklamalar geldi. Bazıları resmî, bazıları ajanslar üzerinden geliyor. Şunu açık bir şekilde ifade edebiliriz ki Türkiye'nin bu mutabakatı ihlal ettiğine dair bütün bilgiler yanlıştır. Mutabakat rejim tarafından ihlal edilmektedir. Rejimin ateşkes ihlalleri 20 bin civarına ulaşmıştır. Türkiye'nin yaptığı tahkimat terörle mücadele meselesidir.

"Suriye'de batılı dostlarımızın yaptığı hataların aynısı Libya'da tekrar edilmeye çalışılıyor.

'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışmaları

"Bizim siyasi hafızamız kuvvetlidir. Silahlı kuvvetlerden çok sayıda asker çeşitli sebeplerden atılırken bunların hepsi terör örgütü mensubu olduğu için mi atılıyordu? Ya da devlet tarafından terör örgütü olarak tanınmamış bir takım yapılara sahip olanların hiçbiri atılmıyor muydu? Yıllarca Türkiye'de en çok tartışma konusu olanların bir tanesi ordudan atılmaların objektif kriterlere dayanıp dayanmadığıdır. Pek çok insan eşinin kılık kıyafeti yüzünden ya da dindarlığı yüzünden atılmıştır. Bunlar Türkiye'de yaşandı. Herkes kendi dönemiyle ilgili olarak, kendisinin mükemmel işler yaptığını kendisi dışında herkesin hatalı davrandığını söylemek gibisinden maalesef çok indirgemeci bir yaklaşım üzerinde gidiyor.

"MGK kararları tavsiye kararlarıdır"

"MGK kararları tavsiye kararlarıdır, hükümet bunu değerlendirir. O zamanki belgelere bilgilere baktığınızda toplumun neredeyse tamamı bir sürü kararla suçlanıyordu. Bunlar devletin ilgili kurumları tarafından takip ediliyor. Terör örgütü olduğu ortaya çıktıktan beri, 7 Şubat MİT krizi, 17-25'te sahte bilgi belgeyle, yaptığı bütün bu faaliyetlere baktığınızda kim bunlarla mücadele etti, kim masum göstermeye çalıştı. Kim o kurumlara destek verdi, kim bununla mücadele etti? FETÖ'ye dönük olarak çok az cümle kuranlar, onları mazur göstermeye çalışanlar, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na en saygısız ifadeleri kullanıyorlar. Bu mücadelenin başında Cumhurbaşkanı'mız vardı. Hükümetlerimiz her alanda bununla ilgili en kararlı mücadeleyi vermiştir, bu bir işgal projesidir, yabancı kaynaklı. Bununla kim mücadele ediyor çok açık ve nettir. O zamanki istihbarat havuzlarına bakarsanız toplumdaki belli bir dar çerçeve dışında suçlanmamış kimsenin kalmadığını görürsünüz.

"Burhan Kuzu cevabını verecektir"

"Konuyu Burhan Hoca'ya sormanız lazım. Biz somut bir durum ortaya çıktığında biz görüşümüzü söyleriz. İlgili kurumlar araştıracaktır, Burhan Kuzu cevabını verecektir, bizim bir değerlendirmemiz yok.

"15 Temmuz'da FETÖ'cüler bir kişiye dokunmadılar, Kılıçdaroğlu'na tanklar yol açarak yol verdi. Kendisine neden yol verildiğini izah etmesi gereken birisinin... İnsan kendisine şu soruyu sorar, herkese saldırdılar, niçin sadece CHP Genel Başkanı'na yol verdiler? Terör örgütü tarafından niye konforlu bir değerlendirmeye tabi tutulduğunu düşünür. Listelerden bahsediyor, bunları hiçbir kurum açıklayamaz, yargının elinde. HTS kayıtları, herkesin nerede olduğu belli. Kimsenin bundan kaçtığı yok.

"Türk tipi 'Baasçı' bir dilin kullanıldığını görüyoruz"

"Problem şudur, yargının alanına giren konularda bu tip konular gündeme getiriliyor. Külliyeye giden CHP'li diye bir şey getirdiler gündeme, tamamen yanlış bilgilerle. Diyor ki, yargının siyasi ayağı kim. Varsa siyasi ayak, yargı zaten elinden gelen gayreti gösteriyor. Başka bir şey yapıyorlar. FETÖ'yü hedef almaktan çok, seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı hedef alıyorlar. FETÖ hedef olarak zaten Cumhurbaşkanı'nı hedef gösteriyor. Bir yandan FETÖ'nün, bir yandan CHP'nin hedefinde Cumhurbaşkanı'mız var. Yapmak istediği FETÖ'yle mücadele midir, yoksa onları mazur gösterecek siyasi spekülasyonlar mı üretmektir? Seçilmiş bir makamı terör örgütünün siyasi ayağı olarak nitelerseniz, milli iradeyle kavga etmeye başlarsınız. Keşke daha demokratik bir dil kullansalar, Suriye'den Türkiye'deki demokrasi meselelerine kadar, Türk tipi 'Baasçı' bir dilin kullanıldığını görüyoruz.