T24 - Son olarak "Bu kalp seni unutur mu" dizisinde "Semiha" rolünü üstlenen aktris Hale Soygazi, “Türkiye'de sol yok olunca onun yerini AK Parti aldı. Çok demokrat kararlar alıp, eylemler yapıyorlar” dedi.
Soygazi, Yeni Şafak gazetesinden Aysel Yaşa'nın sorularını yanıtladı. "AKP artık solun yerinde" başlığıyla yayımlanan (14 Kasım 2009) söyleşi şöyle:
'AKP artık solun yerinde'
Yaklaşık iki haftadır ertelenen söyleşiyi sonunda gerçekleştirdik. Cihangir'de görüştüğümüz, Bu Kalp Seni Unutur mu dizisi ile izleyiciyle buluşan Hale Soygazi yeni işinden oldukça umutlu. Yaşanan acıların anlatılması gerektiğine inanan Soygazi dizideki Semiha'nın aksine siyasetten kopamıyor. Konuşma boyunca diziden bahsedelim dedik ama söz dönüp dolaşıp yine siyasete geldi. Oyuncu da bu konuda iddialı ama bir o kadar da gerçekçi konuştu.
Uzun dönem sinemadan ve televizyondan uzak kaldınız. Neden bu kadar uzun bir ara verdiniz?
Beklediğim, beni heyecanlandıran ve oynamak istediğim projeler gelmedi bir türlü. Ben hep zevkle oynayacağım bir rol bekledim yani. Geri dönüşüme vesile olan Bu Kalp Seni Unutur mu oldu. Geçen seneki Hatırla Sevgili'nin devamı. Onu izlemiştim. Yakın tarihimize ışık tutan bir işti, seviyordum da. Bu nedenle ben destek amaçlı bu projede olmak istedim.
Siz projeyi sevip benimsediniz, peki izleyici ne bulacak bu dizide?
1980 doğumlular o yıllarda neler olduğunu anlayacaklar. Biz Türkiye'de yaşıyoruz. Bu ülkede siyasetten ayrı yaşanamaz. Siyasette geçmiş bilinirse bugün daha da anlamlanır. O yararı var bir kere. Gençlere öğrenmek açısından faydalı olacak. Çünkü toplum artık çoğu şeyi televizyondan öğreniyor. Bazıları yakın tarihi anlatılan dizilerle tanıyor. Ayrıca bu diziyle o yıllarda aynı olayları yaşamış olanlara o günleri hatırlatmış oluyoruz. Evet acı dolu günlerdi. Ama anlatılması da gerekiyor.
Dizide canlandırdığınız Semiha'nın düşünceleri sizin ideolojik görüşünüzle ne kadar benzer?
Tam tersi. Ben Hale olarak 80'li yıllarda sol muhalefet saflarındaydım. Örgütsel hiçbir bağım olmamasına rağmen sanatçı olarak demokrasinin askıya alınmasına karşı çıktım. Eylemler düzenledik, onlara katıldım. Çok şey yaptık. Ama Semiha öyle değil, o apolitik. Biraz da eşi ne derse onu doğru kabul ediyor. Egemen görüş neyse ona inanıyor. İşte bu yüzden benim tam tersim.
Semiha'yla tamamen zıtız
Bugüne dek sinemada seçtiğiniz rollerde ideolojik tavrıma yakın olsun diye kriterler koydunuz mu hiç?
Hayır, asla böyle büyük cümleler kurmadım. Dediğim gibi şimdiki Semiha benim tam tersim. Benimle alakası olmayan bir kadını canlandırıyorum. Bir oyuncu senaryoyu beğeniyorsa, ona yazılan rolü de beğenecektir. Ben o dizide Hale olarak yer alsam elbette oynayamam. Ama bir dizide ya da sinemada oyuncu kimliğinizi sokarsınız devreye. Ve o rolleri ancak o kimlikle canlandırabilirsiniz. Bu yüzden farklı karakterleri oynamak bir oyuncu için çok elzem.
Sayısız role büründünüz, birçok filmde yer aldınız. Peki, oynamaktan pişman olduğunuz filmler ya da roller var mıdır?
Olmadı, yaptığım hiçbir işten pişmanlık duymadım. Şimdi 1974 yılındaki filmlerime baktığımda masal formatında gibi geliyor. Klasik öyküler, zengin kız, fakir oğlan, umutsuz aşklar vs. Ama onları izlediğimde hala yüzümde bir gülümseme oluyor. Neden bu işleri yaptım demiyorum. Çünkü o zamanlar, o rolleri gerektiriyordu.
İnternette sizin için bir dönem şarkıcılık da yaptı yazıyor. Doğru mu bu?
Ben hiçbir zaman şarkıcılık yapmadım. Hayatımda sahneye çıkıp şarkı söylemiş insan değilim. Ama internette benim adıma yazılan yanlış bilgiler var. Sizin aracılığınızla da açıklamış olayım. Yok öyle bir şey.
Son dönemde sanatçılar muhalif tavırlarını ortaya koyup biraz da haklarını aramak adına çeşitli eylemler düzenlediler. Sizi bu eylemlerin bazılarında gördük, bazılarında göremedik. Neden?
Evet bazen çok karşı koyduğum, hazmedemediğim olaylara ilişkin eylemlere katılıp fikrimi söylerim ama hepsinde de ben olacak değilim. Ben bir oyuncuyum nihayetinde. Ama şunu da belirtmeliyim sinemaya ilk başladığım yıllarda oyuncular arasında böyle kolektif hareketler yoktu. Oyuncuların hepsi fikirlerini gizlerlerdi, ben gizlemezdim. O açıdan bugün yaşananlar iyi gelişmeler.
Madalyonun öteki yüzüne bakarsak bir dönem tabu sayılan cümleler de kurulmaya başlandı sinemada. Mesela Kürt sorunu. Bu sinemanın özgürleşmesine işaret olabilir mi?
Biz ülkede yaşanan problemleri inkâr etmek yerine kabul eder de çözüme yönelirsek o zaman daha çok oturacak sinemamız. Daha da özgürleşecek. Kürt sorunu dediniz. Evet Türkiye'de yıkılması zor bir tabu yıkıldı ve Kürt kimliğinin varlığı kabul edildi. Bu yüzden sinemada da bu konu işlenmeye başladı. Eskiden mümkün değil yapamazdınız. Çünkü Kürt denemiyordu. Artık bırakın Kürt kelimesinin men edilmesini, Kürt açılımımız bile var.
Siz açılımı destekleyenlerden misiniz?
Bu bir cesaret işi. Yaptıkları hiç de kolay bir şey değil. Ben demokrasi adına çok olumlu bulduğum bu açılım sürecini de tüm samimiyetimle destekliyorum.
Sol olmadan denge olmaz diyorsunuz bir söyleşinizde. Ama Türkiye'deki solun şu anda varlığı da yokluğu da aynı…
Çok kötü bir durum. Bir siyasi yelpazede sol olmazsa o ülkede demokrasi de çok ilerlemez. Onun için bu ülkede gerçek bir sol partinin olması gerekiyor. Ne zaman olur bilmiyorum. Onu ben de merakla bekliyorum. Umudum var.
Türkiye ne zaman kaybetti solu?
Darbeler solu mahvetti. Ondan sonra da toparlanmak güç oldu. Solun değişen Türkiye ve dünyayı yeniden analiz etmesi gerekiyor. CHP'nin yönetim kademesinde bulunanların zihniyetinin değişmesi gerekiyor. Çünkü CHP artık sosyal demokrat bir parti olmaktan çıktı, milliyetçi bir çizgide devam ediyor yoluna.
Ülkede sol yok diyoruz. Peki, bu solun boşluğunu dolduracak birileri, adaylar var mı?
Eski bir laf vardır Türkiye'de sol sağdır, sağ da soldur diye. Aynen böyle oldu. AK Parti de zaman zaman böyle bir görünüme sahip. O boşluğu dolduruyor yani. Kimi zaman sol muhalefet de yapıyor. Çok demokrat eylemler, kararlar da alıyor.
Dönem dönem dışlandım
Her düşündüğünü söyleyen bir insan olarak sıkıntılar yaşadınız mı?
Yaşamaz mıyım? Çünkü alışılmış sanatçı görüntüsünün dışına çıkmıştım. Yadırgandım. Kimi çevreler de dışlamış olabilir. O çevreler umurumda olmadığı için pek de ilgilenmedim. Bugün gelinen nokta, benim de ne kadar haklı olduğumu gösteriyor. Sanat muhalefettir, sanatçı da her daim muhaliftir.
Muhalif olmazsa ne olur?
Tamam her sanatçı muhalif olmak zorunda değildir de muhalif olmazsa ne olur onu bilmiyorum. Eğer bir şeyleri tartışmayacaksa, gizli saklıyı açığa çıkarmayacaksa, her gördüğü yanlışı doğru kabul edecekse bu adam ne üretebilir? Bunu çok merak ediyorum. Sanatın doğasında eleştirel bir bakış vardır. O yoksa ne yaparlar, bilemiyorum. Başarı sağlanamaz herhalde.
Sinema bir ülkenin aynasıdır diyoruz ama baktığımızda son dönem filmlerinde ülkeyi yansıtan filmlere rastlayamıyoruz. Türk sinemasında hata nerde?
Bir kere üzülerek söylüyorum ki herkeste gişe kaygısı var. Sinema sanattır, gişe veya ticaret değil. Bir de popüler kültür, yaratıcıları kolaya alıştırıyor. Televizyonda ne popüler olmuşsa onları yapıyorlar. Çünkü bu yaptıkları iş onlara para getiriyor. Zaten böyle düşünmeyen pek çok sanatçının filmi de gişe yapmıyor. Öte yandan bir sanatçı yaşadığı dönemin sancılarını kendisi de yaşamıyorsa ortaya bir iş çıkaramaz. Hatayı buralarda aramak lazım.