Politika

AKP neden güçlü?

Dünyanın en büyük bankalarından ABD’li Goldman Sachs, AKP'nin üç güçlü yönünü ve seçim sonrası senaryosu hazırladı.

25 Mart 2009 02:00

Dünyanın en büyük bankalarından ABD’li Goldman Sachs, Türkiye’deki 29 Mart’taki yerel seçimler için öngörülerini içeren bir rapor hazırladı. Raporda AKP’nin rakiplerine göre 3 üstün yönü ve seçim sonrası AKP’nin alacağı oy oranına göre olaşabilecek senaryolar değerlendirildi. Rapordaki Türkiye analizi şöyle...


Son anketler AKP’nin yüzde 40-45 oranında oy alarak kesin bir zafer kazanacağını gösteriyor. Bu oran Temmuz 2007’deki genel seçimlerde aldıkları yüzde 47 ve 2004 yerel seçimlerinde aldıkları yüzde 42 oy oranına yakın. Diğer taraftan muhalefet partileri ise geçen yılda daha fazla taban kazanmış gibi gözükmüyor. Anketlerde laik ana muhalefet partisi CHP yüzde 25’in çok az altında kalırken, milliyetçi MHP yüzde 15’lerde gözüküyor. Bu oranlar da 2007 ve 2004’teki sonuçlara oldukça yakın. Türkiye’de yapılan seçim anketleri yanıltıcı olabilse de, kararsız seçmenlerin önceden kestirilemeyecek davranışları nedeniyle seçim tarihi yaklaştıkça daha güvenilir sonuçlar vermeye başlıyor. Türkiye’de şu andaki kararsızların oranı yüzde 15 civarında. Bu da bir son dakika sürprizi için gerekli olan oranın da üstünde.

Ekonomik kriz, AKP’ye belli bir miktarda oy kaybına mal olabilir. Özellikle işsizlik oranının son dönemde fırladığı kentin yoksul kesimlerinde ve kırsal alanlarda. Ayrıca AKP’nin özellikle türban konusunda olduğu gibi ihtilaflı ve muhafazakar reform çabalarının yanısıra son iki yıldır ekonomi politikalarına yön vermekte zayıf kalmasından hayal kırıklığına uğrayan merkez sağ seçmen de desteğini azaltabilir. Ancak AKP’nin yerel seçimlerde oyların çoğunu elde edeceğini söylemek için yeterli neden var. Genel olarak şu açık ki, siyasi, ideolojik ve organizasyon olarak hakimiyet AKP’nin elinde.

AKP’nin 3 güçlü yönü

LİDERLİK: Başbakan Erdoğan tartışmasız ülkenin açık ara farkla en popüler lideri. Bunda benzersiz liderlik özellikleri ve kitleleri harekete geçirmekteki istisnai yeteneğinin etkisi büyük. Buna karşılık tüm muhalefet liderleri Erdoğan’ın karizmasından yoksun ve toplum onları ’elitist’olarak görüyor. Bu da onlara Türkiye’nin daha dezavantajlı kesimlerine ulaşmaları için ciddi bir dezavantaj oluşturuyor.

İDEOLOJİ: AKP’nin İslami ve milliyetçi tonları başarıyla birleştirmesi gibi eklektik (seçmeci) ve pragmatist (çıkarcı) ideolojisi, Türkiye’de ezici bir çoğunluğa sahip olan muhafazakar seçmenlere (sağ partilerin garanti oy oranı yüzde 65’i buluyor) oldukça çekici geliyor. Buna karşılık CHP’nin genellikle şehirdeki iyi eğitimli kesimlere sıkışmış ve 20 yılı aşkın süredir azınlıkta kalan laik seçmeni ise oyların yüzde 15’inden fazlasını temsil etmiyor. MHP’nin seçmenlerine yumuşatılmamış bir milliyetçilikten fazlasını vaat etmesi ise AKP’nin ideolojik çekiciliğine ulaşması için yeterli olmuyor.

ÖRGÜTLENME: AKP örgütlenme açısından açık ara farkla önde. Anadolu’nun en küçük yerlerinde bile en iyi şekilde temsil ediliyor ve hayli dinamik bir parti örgütü var. Seçim kampanyası yürütüyorlar, dindar vakıflar, yardım kuruluşları ve belediyeler ağıyla bölgedeki yoksullara önemli yardımlar sağlıyorlar. Diğer partilerin hiçbiri seçmenle böyle yüzyüze ve sürekli bir ilişki içinde değil.

Seçim sonrası 3 senaryo

AKP YÜZDE 40: 45:

Piyasalar açısından baktığımız zaman, AKP’nin bu seçimi yüzde 40-45 gibi bir oyla kazanmasının daha olumlu olacağını düşünüyoruz. Çünkü siyasi manzara değişmeyeceği için bu sonuç AKP’nin ekonomik konulara yeniden odaklanmasına izin verecektir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, AKP’nin ekonomik durumun ciddiyetini ve küresel kredi sıkıntısından etkilenmemek için dış finansman ihtiyacını göz önünde bulundurarak, seçimlerden sonra IMF ile anlaşma yapmasını umuyoruz. Bizim görüşümüze göre, iyi bir seçim zaferi IMF ile yapılacak anlaşmanın yolunu açacaktır.

AKP YÜZDE 35’İN ALTI:

AKP’nin oylarının yüzde 35’e ya da daha aşağıya keskin bir şekilde düşmesi ise ekonomik-siyasi popülizm riskini artıracağı ve IMF sürecini tehlikeye atacağı için piyasalarda olumsuz bir etki yaratacaktır. IMF ile bağların koparılması olası gözükmese de hükümetin programı daha az sahipleneceği düşünülebilir. Eğer ekonomik durgunluk daha da uzarsa ve 2010’a kadar devam ederse hükümet erken seçim ilan etmek zorunda kalabilir.

AKP YÜZDE 50’DEN FAZLA:

Son olarak AKP’nin oylarındaki sert yükseliş, örneğin yüzde 50’nin üzerine çıkması da birtakım riskler taşıyor. Böyle kuvvetli sonuç, AKP’yi aşırı kendine güvene ve kayıtsızlığa itebilir. Daha da önemlisi AKP’ye ihtilaflı siyasi reformları gerçekleştirmek için cesaret verebilir. Bu da laik cephe ile daha fazla güç mücadelesi riskini getirir. Laik cephe, 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler öncesindeki taktik savaşları kaybetmesi, AKP’nin kapatma davası ve Ergenekon nedeniyle kötü bir şekilde yaralandı. Ancak hala hükümeti laiklik, azınlıkların siyasi ve kültürel hakları gibi hassas konularda sıkıştırma kapasitesi var.