Genel Kurulda, gündem dışı konuşmalardan sonra grup başkanvekilleri yerlerinden söz aldı.
"Kimse bizim üzerimizden müjde vermesin"
İyi Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, hükümetin, süreci daha fazla uzatmadan 3600 ek göstergeyi yasalaştırmasını istedi. Dervişoğlu, polisler, öğretmenler, din görevlileri ve sağlık çalışanlarının gözü kulağının 3600 ek göstergede olduğunu söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 3600 ek göstergeye ilişkin 2022'nin sonunu işaret ettiğini belirterek, "2022 sonunu işaret etmesi şundan; seçim 2022'de olacak ya, 'Bu CHP iktidara gelir. 2022 sonuna varmadan da 3600'ü verir' diyor. Kimse bizim üzerimizden müjde vermesin." dedi.
"Herkes 3600 gösterge ile ilgili müsterih olsun"
AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, herkesin, 3600 ek göstergeyle ilgili müsterih olmasını isteyerek, "Bu konuda en ufak bir tereddüt yok. Her sözümüzü gerçekleştirdiğimiz gibi bu sözümüzü de gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
Terör örgütü PKK'nın elebaşı Duran Kalkan'ın, "HDP bizim kontrolümüzde. CHP de HDP'ye muhtaç." dediğini söyleyen Akbaşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İYİ Parti ile olan ilişkiyi CHP üzerinden, HDP ile ilişkilendirmek suretiyle denklemi kurmuşlar, hep beraber parlamenter hükümet sistemini ortaya koyuyorlar. Bu yamalı bohça ittifakı bileşenlerinin orada ortaya koydukları; biri diyor ki 'Ben cumhurbaşkanı olacağım.' Biri diyor ki 'Ben başbakan olacağım.' Diğeri de 'Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağım, bakanlık isterim ha.' diye hepinize değneği gösteriyor. Oradan hepiniz ulufe dağıtımına giriyorsunuz. Parlamenter sistemi talep edenlerin ortak noktası; milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçme hakkını geri almak istiyorlar. Millete, bu hak ve yetkinin doğrudan verilmesine maalesef bu zillet ittifakı rıza göstermemiş. Bu ittifak, millete bu hakkı çok görüyor. Millete bu hakkı çok görenlerin, bu hakkı tanımayanların millete söyleyecekleri sözü olamaz. Milletimiz bunu maşeri vicdanında tartacaktır. Bu partilerin tabanlarından kopuk yönetimlerine, zihniyetlerine, takiyeci yöneticilere söylüyorum. Hiç kimse seçmene, millete bir şey söylediğimize dönük bir çarpıtmada bulunmasın."
Bu sırada CHP ve HDP milletvekilleri, Akbaşoğlu'na tepki gösterdi.
"Sen millete 'zillet' yakıştırması yapmaya başlarsan bu, siyasi iktidarın gücünden değil, tükenmişliğinin itirafından başka bir şey değildir"
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "İttifakımız adını milletten alıyor. Sen millete 'zillet' yakıştırması yapmaya başlarsan bu, siyasi iktidarın gücünden değil, tükenmişliğinin itirafından başka bir şey değildir." diye konuştu.
Türkiye'de psikolojik iktidarın el değiştirdiğini savunan Özel, "Kendisine 'zillet' diye lakap takılan millet, siyasi iktidarın el değişmesi için gün saymaktadır, seçimi beklemektedir." ifadesini kullandı.
"PKK, 'Kürt' diyerek aldattı, FETÖ 'hizmet' diyerek aldattı. Siz de 'Millet İttifakı' diyerek milleti aldatıyorsunuz, vurguladığım şey buydu"
Sataşmadan söz alan Akbaşoğlu, CHP'li Özel'e, "Kendi tabanlarını dahi kandıran ittifaka dönük bir değerlendirme yaptım. Asla bunun dışında başka bir değerlendirmem olmadı. PKK, 'Kürt' diyerek aldattı, FETÖ 'hizmet' diyerek aldattı. Siz de 'Millet İttifakı' diyerek milleti aldatıyorsunuz, vurguladığım şey buydu." karşılığını verdi.
"Hem PKK hem de FETÖ önce sizi kandırdı"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Dervişoğlu ise "Sayın Akbaşoğlu söyledikleriyle kendini, mensubu bulunduğu zihniyeti tarif ediyor. Şimdi 'PKK şunu kandırdı', 'FETÖ bunu kandırdı' diye söylüyorsunuz. Hem PKK hem de FETÖ önce sizi kandırdı. Dolayısıyla biz ham, hımbıl, anlama, kavrama ve yorumlama kabiliyeti olmayan adamlardan sayılmıyoruz. Bizi aldatmak ve kandırmak öyle kolay değil. Aslında siz aldatılıp kandırılmışlar da değilsiniz, işinize geldiği için öyle davrananlardansınız." görüşünü savundu.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, "Milleti doğrudan 'zillet' ilan etmek meselesini, milletin takdirine bırakıyorum. 'Zillet' dedikleri halk, sandıkta kendilerine çok yakın bir zamanda gerekli cevabı verecek. Çok acele etmesinler, sabırlı olsunlar." değerlendirmesinde bulundu.
Tartışmanın sürmesi üzerine birleşime ara verildi
AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu, "Hiç kimsenin şahsını, bulunduğu yeri rencide etmek için konuşmadım. Zillet ittifakı, Sam amcanın gölgesinde yapılan bir ittifak." dedi.
Akbaşoğlu'nun sözleri üzerine Genel Kurulda tartışma yaşandı. Özel, Akbaşoğlu'nun özür dilemesini isterken CHP, HDP ve İYİ Parti milletvekilleri de sıralara vurarak tepki gösterdi.
TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, milletvekillerini uyararak yerlerine oturmalarını istedi. Tartışmanın sürmesi üzerine Bilgiç, birleşime ara verdi. Tartışma verilen arada da bir süre devam etti.
"Nezaketli bir dil, işin mahiyeti gereği gereklidir"
Birleşimin açılmasının ardından konuşan MHP Grup Başkanvekili Muhammet Levent Bülbül, MHP Grubu olarak Mecliste ağır, kaba, yaralayıcı veya hakaret içeren hiçbir sözün söylenmesini doğru görmediklerini kaydetti.
Bülbül, Meclisteki bütün çalışmaları, temiz bir üslupla yürütme gayreti içinde olacaklarını dile getirdi.
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı "Öfke, aklın celladıdır." sözünü anımsatarak, "Yalnızca öfkelendirdiğimiz kişilerin aklı için cellat olmayız, aynı zamanda kendi aklımızın da celladı oluruz. Oysa parlamentoda hepimizin niyet ve muradı, millete hizmeti sağlayacak tarzda yasaları müzakere etmek ve bunu da mümkün mertebe öfkelerin, kızgınlıkların, hırsların dışında soğukkanlı bir akılla yapabilmektir." ifadesini kullandı.
Partiler farklı olsa da insan olarak aynı atmosferi teneffüs ettiklerini belirten Bostancı, şunları kaydetti:
"İnsanların ortak mekanlardaki ilişkileri, iletişimleri asgari medeniyetin, asgari nezaketin kurallarına uygun bir şekilde yürüdüğünde orada ortak bir iş mümkündür. Partilerimiz farklı olabilir ama burada bizim, hep birlikte yapmaya çalıştığımız ortak kanunlar, ortak müzakerelerdir. O yüzden öncelikle bu hususlara dikkat eden nezaketli bir dil, işin mahiyeti gereği gereklidir. Aynı zamanda siyaseten de bence doğru olan budur. Söylediğimiz sözler, muhataplarımız tarafından anlaşılsın istiyorsak, onları öfkelendirecek, kızdıracak, yerlerinden fırlatacak laflar, bizim sözlerimizin onlara sirayet edeceği, nüfuz edeceği sözler olmaktan çıkar."