Gündem

AKP kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat: Onca hakarete rağmen AKP'de kalana "Kürt" demek mümkün değil!

"AKP'li Kürtler Kürtlüklerini kaybettiler"

26 Aralık 2017 16:44

AKP’nin kurucularından, HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, "Kürdistan" tartışması ile dün (26 Aralık 2017) çıkarılan 695 ve 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'lerle (KHK) birlikte AKP'nin geldiği noktayı değerlendirdi. Kürdistan kelimesinin AKP tarafından lanetlendiğini söyleyen Mehmet Fırat, AKP içindeki Kürt siyasetçilere, "Bu kadar hakarete rağmen orada kalabiliyor ve bunu içlerine sindirebiliyorsa, onlara Kürt demek mümkün değil" diyerek tepki gösterdi.


TIKLAYIN - Meclis Başkanvekili, "Kürdistan neresi?" diye sordu, Osman Baydemir kalbini gösterdi: Şurası...

HDP Şanlıurfa Milletvekili ve HDP Sözcüsü Osman Baydemir, TBMM Genel Kurulu'nda 2018 yılı Meclis bütçe görüşmelerinde konuşurken, ''Ben Kürdistan'dan gelen bir temsilci olarak benim şu isteğim bu çatı Türk'ün ve Kürt'ün ortak çatısı olmalıdır'' demiş, TBMM Başkan Vekili Ayşenur Bahçekapılı'nın kendisine, "Kürdistan neresi?'' diye sormasının ardından kalbini göstrerek, "Şurası" demişti.

Bu yaşananların ardından HDP'li Baydemir hakkında Meclis’ten geçici çıkarma cezası verilmişti. Baydemir, AKP oylarıyla verilen ceza kapsamında Genel kurulun iki birleşimine katılamama cezası almıştı.

TIKLAYIN - Meclis'te "Ben Kürdistan vekiliyim" diyen Osman Baydemir'e ceza verildi


 

"AKP'nin demokrasi ile alakası kalmadı"

Mezapotamya Ajansı'nın haberine göre AKP’nin iktidara 'demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği' süreci söylemleri ile geldiğini belirten Fırat, bugün gelinen süreçte AKP'nin kendi tüzüğüne aykırı hareket ettiğini söyledi:

“Bugün yapılanların tamamı tüzüğün 3. ve 4. maddelerine aykırıdır. Dolayısıyla AKP, Adalet ve Kalkınma Partisi olmaktan çıkıp AKP’lileşti. Daha anti demokratik, özgürlükleri yok sayan, OHAL ile varlığını sürdürmeye çalışan, yargıyı denetimine alan bir parti var karşımızda.”

"Eski devlet kodlarına geri döndüler"

AKP’nin bu olumsuz değişiminin Kürt sorunundaki tutumundan kaynaklandığını belirten Fırat, bu sürecin  müzakere masasının devrilmesiyle başladığını söyledi:

“Masanın devrilmesinden sonra konsept değişti. Daha önce konuşarak demokratik yollarla sorunu hal etmeye yönelik bir girişim vardı, doğru olan da buydu. 100 yıldır bu sorunu hep şiddetle hal etmeye çalıştılar. Daha önce şiddetle çözülmediği gibi şimdi de şiddetle hal olması mümkün değil.”

"Kürdistan'ı ifade eden de yasaklatan da odur!"

Özellikle 'Kürdistan' kavramının yasaklı hale getirilmesine tepki gösteren Fırat, 'Kürdistan' kavramını daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dile getirdiğini anımsattı:

"Kürdistan’ın bir gerçeklik olduğunu birinci Meclis’te Kürdistan vekilleri olduğunu hatırlatan da oydu, Kürdistan’ı yeniden yasaklatan da o oldu. Zaten Kürdistan coğrafyasına baktığımızda 3-4 yıldır aşırı şiddetle toplumu sindirmeye çalışıyorlar. Genel konsept içerisinde Kürt ile ilgili her türlü deyimin ismin kullanılması, bir şekilde 1990’lı yıllardaki yasaklara geri dönüldü. O bölgeye Kürdistan dememekle ya da başka bir isim bulmakla bu sorunu çözemezsiniz.”

"Osmanlı'dan bu güne..."

AKP'nin demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak özümsemediği için devletin alışılmış kodlarına geri döndüğünü söyleyen Fırat, Osmanlı'dan bu güne süren devletin 'Kürdistan' siyasetine değinerek şu sözleri sarf etti:

"Her dönemde böyle demokrasi iddiasıyla gelenler, bir süre bunun tersini sürdürmeye çalışırlar. Demokrasi bir yaşam biçimidir, bunu kendisine temel olarak almamış olan kişilerin demokrasiye tahammül etmeleri mümkün değil. İlk başlarda demokrasi özgürlükler, saydamlık, eşitlik gibi hakikatten çağdaş deyimleri kullanırlar. 2009-2010 yılından sonra yeniden devletin alışılmış olan konseptine döndüler. Çünkü kolaydır. Mesele hal ediliyor, gerilla yok edildi falan… Bunlar hep söylendi. Bunları Osmanlı dönemine götürmek mümkün. İlk Kürt hareketi Cizre Botan beyi Bedirxan bey öncülüğünde yapılanmıştır. Büyük bir katliam yaşanmıştır ve Kürdistan eyaleti de o dönem kurulmuştur. Bitlis, Muş, Van gibi vilayetler Diyarbakır Beylerbeyinden ayrılarak Kürdistan idaresi kurulmuştur ve başına da Beylerbeyi Osmanbey getirilmiştir. Uzun süre Kürdistan eyaleti fiiliyata kalmıştır. Birinci Meclis’te Kürdistan ve Lazistan vekilleri vardır. Birinci Meclis’in arşivini gezdiğinizde bunları görmeniz mümkün. Siz bu tarihi gerçekleri yok sayıyorum demekle tarihi gerçekleri ortadan kaldıramazsınız. Ceza verebilirsiniz, Osman beye verdikleri oturumlara katılmama maaştan kesinti yapma şeklinde ceza verilebilir. Ama ondan sonra Kürdistan kelimesi vekiller tarafından daha sık kullanılmaya başlandı. Her yasak insanları daha çok tahrik eder. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da yasakların işe yaramayacağını göreceğiz.”

"AKP'li Kürtler Kürtlüklerini kaybettiler"

“Kürdistan neresi” sorusuna “İnsanın beyni ve kalbidir” yanıtı veren Fırat, AKP'nin 'Kürdistan' denmesini suç saymasıyla AKP'de siyaset yapan Kürtlere hakaret ettiğini belirtti:

“Irak’ta Kürdistan Özerk Bölgesi var. İran’da halen Kürdistan eyaleti var. Bunun en büyük parçalarından biri Türkiye ve bunu yasakladığınız zaman ortak yaşam anlayışı ortadan kalkıyor. İnsanları bu ülkeden koparıyorsunuz. Gönüller kırılıyor. Bu hakarettir. 20 milyon insanı siz tahrik ediyorsunuz. AKP’den olan Kürtlere bile hakaret ediyorsunuz ve o insanların müşterek yaşam duygusu ortadan kalkıyor.” 

"Onlara 'Kürt' demek mümkün değil"

'Kürdistan' kavramının AKP tarafından lanetlendiğini belirterek AKP’de siyaset yapan Kürtlerin sessiz kalmasını da değerlendiren Fırat, şunları kaydetti:

“Kürt ve Kürtlük bana göre doğuştan gelen bir şey değil. İnsanın kendi anlayışı ile oluşan bir şey. Diyarbakır’dan seçilmiş olmak onun Kürt olduğu anlamına gelmiyor. Kürtlük his edebilme meselesidir. Eğer bunca hakarete rağmen orada duruyorlarsa onlara Kürt demek mümkün değil. Nedirler, derseniz onlara sormak lazım. Bu kadar hakarete rağmen orada kalabiliyor ve bunu içlerin sindirebiliyorlarsa… Ben bundan çok daha hafif bir tartışmada -ki pozisyonum bunlardan iyi durumdaydı- çok rahatlıkla o koltuktan kalkmasını ve kurucu üye olmama rağmen o partiden ayrılmasını bildim. Bana göre onlar bunu yapma kabiliyetlerini kaybettiler. Bunun çok da üzerinde konuşmak istemiyorum.”