Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Bulut, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani'nin Türkiye bankalarında 75 milyar doları olduğunu belirterek, "Barzani, bu gücüne güvenerek, bağımsızlık referandumuna kalkıştı. AKP iktidarı, referanduma karşı bu sebeple, aktif bir çıkışta bulunamadı! AKP, Irak ile anlaşırsa, Barzani'nin 75 milyar dolarına Irak'a iade etmek üzere el koyacak; bunu yapmazsa Barzani devletini tanıma yoluna girecek" dedi.
Bulut'un Yeniçağ gazetesindeki (16 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Türkiye'de yaşayan Irak Millî Türkmen Partisi eski Genel Başkan Yardımcısı Kasım Ömer, Türkiye, İran ve Irak arasında "Yeni Bağdat Paktı" kurulmakta olduğunu ve temellerin Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, İran Cumhurbaşkanı Ruhani tarafından resmi törenle karşılandığı ve iki ülke arasında görüşmelerin yapıldığı Sadabat Sarayı'nda atıldığını söylüyor.
Kasım Ömer'e göre "Yeni Bağdat Paktı"nın merkezi Bağdat olacağı için Tayyip Erdoğan ve Ruhani aynı anda Bağdat'a gidecek ve Irak Başbakanı İbadi ile antlaşma imzalayacak.
***
Tayyip Erdoğan, İran'a önceki gidişlerinde de Sadabat Sarayı'na karşılanmıştı ama Kasım Ömer, İran'ın böylece her defasında Sadabat Paktı'na gönderme yaptığını düşünüyor.
Sadabat Paktı, Türkiye, Irak, İran ve Afganistan arasında 1935'te imzalanmıştı. Pakt, Atatürk'ün, ülkenin etrafını "dostluk çemberi" ile çevreleme projesinin ürünüydü. 1955'te Bağdat Paktı kurulunca Sadabat Paktı önemini kaybetmiş ve 1980'de Irak-İran savaşı çıkınca tarihe karışmıştı.
Bağdat Paktı ise 1954'te Türkiye, Irak, İngiltere, İran ve Pakistan arasında kurulan Ortak Savunma ve Bölgesel İşbirliği Teşkilatı idi. ABD pakta gözlemci göndermişti.
24 Mart 1959'da, Irak, Bağdat Paktı'ndan çekildi. Paktın adı, 1959'da, ABD'nin katılımıyla, Merkezi Antlaşma Teşkilatı-CENTO olarak değiştirildi. Teşkilâtın merkezi Ankara oldu. 1979'da Pakistan ve İran teşkilâttan çekildi, CENTO da sona ermiş oldu.
***
"Yeni Bağdat Paktı" imzalanırsa, Türkiye, Atatürk'ün dış politikasına dönmüş olacak.
Bunun önündeki birinci engel, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmak istenen, Türkiye ve İran'a yayılması ve Akdeniz'e kadar uzanması öngörülen ABD-İngiltere-İsrail koalisyonunun kurmayı tasarladığı "koridor devlet"tir.
İkinci engel, Türkiye'nin, daha doğrusu AKP iktidarının Barzani ailesi ile kurduğu ekonomik iş birliğidir. Bilindiği gibi Irak devleti ile anlaşarak inşa edilen Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı, sabotajlar sebebiyle çalışmıyordu. Bunun yerine, AKP iktidarıyla kan bağı olanlarla Barzani ailesi arasında para aklama adalarında kurulan şirketler üzerinden "Kürt boru hattı" veya "AKP boru hattı" denilen yeni bir hat kuruldu. Kasım Ömer'e göre bu hattan 10 yıldır Ceyhan'a akan petrolün karşılığı olan 600 milyar dolar, İsviçre bankalarında yatıyor. Hisseler, Barzani ailesi içinde bölüşülmüş durumda. Yine Türkiye bankalarında da Barzani ailesinin 75 milyar doları var!
Barzani, bu gücüne güvenerek, bağımsızlık referandumuna kalkıştı. Tayyip Erdoğan'ın "Memurlarına maaş ödeyemiyorlardı, biz gönderdik" dediği para ise Barzani'nin Türkiye'deki 75 milyar dolarının faizi oluyor!
AKP iktidarı, referanduma karşı bu sebeple, aktif bir çıkışta bulunamadı! AKP, Irak ile anlaşırsa, Barzani'nin 75 milyar dolarına Irak'a iade etmek üzere el koyacak; bunu yapmazsa Barzani devletini tanıma yoluna girecek!
***
"Yeni Bağdat Paktı", bu şartlarda kurulabilir mi? Sadabat Paktı'nı İngiltere, Bağdat Paktı'nı ise ABD sulandırmış ve sonunda yok etmişlerdi. Aslında yok edilen, bölge ülkelerinin güvenliğiydi. Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve Afganistan arasında sağlam bir iş birliği olsaydı, Sovyetler Birliği, Afganistan'a giremez, ABD ise El Kaide'yi kuramaz, Irak'ı işgal edemez, Suriye'yi iç savaşa sürükleyemez, Libya'yı bombalayamazdı. ABD, PKK'yı ve IŞİD'i de kurduramaz, bölgede barış ve esenlik hâkim olurdu.
Şimdi Tayyip Erdoğan kendi kaderiyle Türkiye'nin kaderini birleştirip Rusya desteğini de kullanarak bu büyük oyunun içinden çıkmak istiyor.
Türkiye, kendi güvenliğine yönelik tehdidi bertaraf edecektir. Erdoğan'la mı Erdoğan'sız mı ona millet karar vermelidir!