28 Mayıs 2019 22:56
T24 Ankara
TBMM Genel Kurulu'nun bugünkü oturumunda HDP'nin, Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinin Dergili Mahallesi'nde düzenlenen operasyonun ardından gözaltına alınanlara yönelik kötü muamele iddialarının araştırılması amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesi CHP'nin desteğine rağmen AKP oylarıyla reddedildi.
HDP Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş, CHP Grubu adına Ankara Milletvekili Tekin Bingöl'den sonra AKP Grubu adına söz alan Zeynep Gül Yılmaz, olayla ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında terör örgütü üyeliği ve örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek suçundan bugüne kadar 47 kişinin gözaltına alındığını şüphelilerin yakalanması ve gözaltına alınmalarıyla birlikte, adli süreç usul ve yasalara uygun olarak seyrettiğini söyledi.
AKP'li Yılmaz'ın, işkence iddialarında kullanılan görüntülerin bu olayla ilgisi olmamakla birlikte, cumhuriyet savcılığı tarafından takip edildiğine ilişkin konuşması tepkiye neden oldu. HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, "İşkence vardır' diye arkadaşlarımız, avukatlar, milletvekilleri, günlerdir bunun fotoğraflarını buraya getiriyorlar. Yalana başvurmak ya da bundan kaçınmak kimseye bir fayda sağlamaz çünkü bu ülkede işkenceden hepimiz zarar gördük" dedi. Kerestecioğlu, AKP'lilerin, konuşmasına 'PKK', diye sataşmaları üzerine, "PKK'nın da işkencesi varsa, getirin araştırma önergesi araştırılsın. Yıllardır diyorsunuz ki: "Dağa kaçırılan kız çocukları." Bir tane araştırma önergesi getirmediniz, biz getirsek o araştırma önergesini eminim ki ellerinizi kaldırarak reddedersiniz" yanıtı verdi.
TBMM Genel Kurulu'nda, HDP'nin önerisi üzerindeki konuşmalar şöyle:
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Yaklaşık on gündür Urfa Halfeti ve Bozova'da gözaltına alınan hemşehrilerimize kelimenin tam anlamıyla işkence yapılmış ve kötü muamele sergilenmiştir. Olayın olduğu gece sahur vaktiyle beraber yaklaşık 60 kişi değişik yerlerden toplanarak gözaltına alındı ve hâlen 30'un üzerinde gözaltı süresi uzatılmış vatandaşlarımız var.
Biz, parti olarak, 2 avukat ve 2 milletvekili arkadaşımızla birlikte, başta valilik ve adalet dağıtıcısı başsavcılık olmak üzere Urfa'da muhatap aradık ancak ne yazık ki bizzat sekretaryaya gitmemize rağmen, özel kalem aracılığıyla görüşme talebinde bulunmamıza rağmen, müşerref olamadık sayın başsavcıyla ve sorumlu savcıyı da ziyaret etmek istememize rağmen, onun da kapısından heyet olarak geri döndük. Sayın vali ve ilgili vali yardımcısı da bize döneceklerini belirttiler, hâlen dönüşlerini bekliyoruz. Bu olayın kaynağını ortaya çıkarmamız gerekiyor.
Bakınız, aynı gece sabaha doğru, Urfa'dan Nizip'e bir minibüsle tarım işçileri seyir hâlindeyken, Suruç kavşağında Aligör dediğimiz mıntıkada durduruluyor. Vasıta şoförü trafik kurallarına riayet ederek aracını durduruyor, dörtlülerini yakıyor. Hastanede kendim de ziyaret ettim yaralıları, ifadelerine göre eğer orada polis memuru olmasaydı, trafik polisi olmasaydı, o sabah erkenden bu mübarek ramazan ayında tarım işçilerinin, günlük işçilerin hepsinin -Allah korusun- belki de cenazeleri kalkmış olacaktı.
Bir tarafta taranan bir minibüs var ve resmî erkânın açıklaması: "Moralleri bozuktu, ondan dolayı da ateş açtılar." Eğer psikolojileri, moralleri bozuksa hemen o arkadaşlarımızın elinden o silahlar alınır ve tedaviye gönderilir. Âdeta teşvik edercesine, onaylarcasına bu şekilde açıklamalar hiç de yakışmadı diyorum.
Değerli arkadaşlar, daha fazlası var. İşkencenin, hakaretin, tahkirin envaitürlüsü gözaltında uygulandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Erdoğmuş.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bunlar iddia değil, bunlar bizzat gözaltına alınanların ifadesi. Baronun açıklaması var, avukatların bu konuda görüşmeleri var. Ben çarpıtmadan anlatmaya çalıştım, siz de lütfen görmezlikten gelmeyin. Geliniz, bu mübarek ramazan ayında, bu işin kaynağı nedir, bu şiddetin kaynağı kimlerdir, hangi birim bu şiddeti keyfî olarak uyguluyor, buyurunuz, geliniz, bunu ortaya çıkaralım diyorum.
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konumuz, işkence. İşkencenin birçok türü var; fiziki işkence var, mobbing uygulamaları var ve manevi işkenceler var. Bakın, bir örnek vereceğim size: Muş'ta meyve fidesi dağıtılıyor. Vatandaşlar gidip resmî başvurularını yapıyorlar, çok doğal ama başvuranların bir kısmına meyve fidesi verilmiyor. "Zamanını mı geçirdi?" diyeceksiniz, hayır. Yeterli sayıda meyve fidesi mi yok? Hayır, bir şey engelliyor. Meyve fidesi talebinde bulunan vatandaşları güvenlik soruşturmasına tabi tutuyorlar, güvenlik soruşturması olumsuz gelenlere meyve fidesi vermiyorlar. Düşünün, bir mahallede, bir sokakta komşular gidip başvuruyorlar, bazı vatandaşlara meyve fidesi verilmiyor. Meyve fidesi alan vatandaşlar gidip evinin bahçesine o fideleri diktiğinde diğerlerinin ailesi, çocukları babasını sorguluyor "Baba, bize niçin meyve fidesi verilmiyor?" diye. Anlaşılan o ki o meyve fidesini güvenlik soruşturması nedeniyle alamayanlar, herhâlde, o meyve fidelerini büyütüp, büyük bir umutla yeşerterek ekip onun altında, gölgesinde onun meyvesini yeme umudunu taşıyorken o umudu yok sayıyorlar. Herhâlde, bu kararı verenler, bunu uygulayanlar o meyve fidelerinde yetişecek olan meyvelerin terör unsuru olacaklarını düşünmüşler ki böyle bir işkenceye o vatandaşlarımızı maruz bırakıyorlar. Alın size manevi işkence.
Değerli milletvekilleri, işkence bir insanlık suçudur. İnsanlığını, vicdanını, ruhunu kaybedenler işkence talimatını verir ve işkence yaparlar. Bunun başka bir adı yok. Geçmişte çok karanlık süreçlerden geçildi. Faili meçhul cinayetler, gözaltındaki kayıplar, sakatlıklar hep bu anlayışla bu ülkede yaşandı. Peki ne oldu? 21'inci yüzyıla geldik, işkenceyle, kaba kuvvetle ifade alan ya da buna vatandaşlarını maruz bırakan çok az sayıda ülke var ve maalesef bunlardan bir tanesi de Türkiye. Son on altı yılda 20 binden fazla vatandaş kaba muameleye ve işkenceye maruz kaldı. Bunları sonlandırmak gerekiyor değerli milletvekilleri. Biz bu çağın gereği…
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Elbette bir güvenlik gerekçesiyle soruşturma yapılmalı, elbette kolluk kuvvetleri kendi görevlerini ifade etmeli ama bunu Anayasa'ya uygun bir şekilde yapmalı, ama bunu insani yöntemlerle yapmalı, ama bunu vicdanlarını öne çıkararak yapmalı. Anayasa diyoruz, yeri geldiğinde Anayasa'dan dem vuruyoruz; Anayasa'nın 17'nci maddesi der ki: "Hiç kimseye şiddet ve eziyet yapılamaz. Kimseye insan haysiyetine aykırı tutum ve davranışta bulunulamaz."
Bugün Gezi'nin 6'ncı yılı. Ali İsmailler, Ethemler, ekmek almaya giderken katledilen Berkinler yattıkları yerlerden hâlâ büyük bir umut taşıyorlar "Ülkemde bir daha işkence olmasın, bir daha insan hakkı ihlalleri olmasın…" Gelin, bu tür araştırmaları yapmaktan çekinmeyelim.
Araştırma, işkenceye yeltenecek olanların önünü kesecektir diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
HDP'nin grup önerisi olan, Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Dergili köyünde meydana gelen olayla ilgili olarak grubum adına söz almış bulunmaktayım. 18 Mayıs 2019 günü saat iki sularında Şanlıurfa ilimizin Halfeti ilçesine bağlı Dergili Mahallesi'nde PKK terör örgütü mensuplarına yönelik olarak yapılan operasyonda "Teslim olun." çağrısına ateşle karşılık verilmesi neticesinde 2 terörist etkisiz hâle getirilmiş, 1 komiser yardımcımız şehit olmuş, 2 polis memurumuz da yaralanmıştır. Olayla ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında terör örgütü üyeliği ve örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek suçundan bugüne kadar 47 kişi gözaltına alınmıştır. Şüphelilerin yakalanması ve gözaltına alınmalarıyla birlikte, adli süreç usul ve yasalara uygun olarak seyretmektedir. İşkence iddialarında kullanılan görüntülerin bu olayla ilgisi olmamakla birlikte, cumhuriyet savcılığımız olayı titizlikle takip etmektedir.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Yazıyı nereden hazırlayıp verdiler?
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) - İktidarımız döneminde, özellikle "toplu suçlar" denilen, 3 ve daha fazla sanık tarafından işlenen suçlarda gözaltı süresinin makul süreyi aşmasını önlemek amacıyla gözaltı süreleri kısaltılmış ve sanığa bazı güvenceler getirilmiştir. Yine, işkence ve kötü muamele iddiasına dayanan suç duyurularında, cumhuriyet savcıları, memurun bağlı olduğu amirinden izin almaksızın kovuşturma başlatabilmektedir. Mülakatlarda avukat bulundurma hakkı getirilmiş ve sanıklara yine istedikleri zaman avukatlarıyla görüşme hakkı sağlanmıştır. Aynı zamanda, en önemlisi de işkence iddialarında zaman aşımı kaldırılmıştır.
HABİP EKSİK (Iğdır) - 14 yaşındaki çocuğa işkence yapılmış, 14 yaşındaki çocuğa.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) - Kişi hak ve hürriyetlerinin kutsallığına inanan, şüpheliler ve sanıklar lehine birçok düzenlemeler yapan bir iktidar olarak şiddeti hiçbir zaman tasvip etmedik, etmeyeceğiz.
Bu vesileyle, öncelikle dün Hakk'a uğurladığımız Afrin şehidimiz, hemşehrim Yaşar Yıldırım'a, bu olayda şehit düşen komiser yardımcımız Şükrü Can Kayadibi'ne, bugüne kadar her yaştan şehit düşen binlerce vatandaşımız, askerimiz ve polisimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyor, terörü lanetliyorum. Ayrıca, terör örgütü PKK'ya yönelik olarak başlatılan sınır ötesi operasyonda kahraman Mehmetçik'imizi yüce Rabb'imin muhafaza etmesini ve muzaffer kılmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir konuşmayı... Bilmiyorum hukukçu muydu sayın vekil ama işkence, gerçekten kimse için kabul edilemez bir şeydir. Bir çatışma ve o çatışmada "Terör örgütü mensubu." diyerek birilerinin öldürülmesi başka bir şeydir.
Bir kere burada, her konuyu birbirine karıştırarak, hemen arkasından "şehitlerimiz" diyerek aslında ana konu olan şeyi gözden kaçıramazsınız.
"İşkence vardır." diye arkadaşlarımız, avukatlar, milletvekilleri, günlerdir bunun fotoğraflarını buraya getiriyorlar. Yalana başvurmak ya da bundan kaçınmak kimseye bir fayda sağlamaz çünkü bu ülkede işkenceden hepimiz zarar gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Bu yaşımıza geldik, 12 Eylülde bu zararı gördük, 90'larda bu zararı gördük, daha sonraki yıllarda gördük, Hizbullah'ın işkencelerini gördük ki daha yeni serbest bırakıldılar. İnkâr, kimseye bir şey sağlamaz. Lütfen...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - PKK'nın...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - PKK'nın da işkencesi varsa, getirin araştırma önergesi araştırılsın.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ama söyleyin, konuşun. "Varsa." diyorsun hanımefendi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yıllardır diyorsunuz ki: "Dağa kaçırılan kız çocukları."
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - PKK'nın yok mu işkencesi?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Bir tane araştırma önergesi getirmediniz, biz getirsek o araştırma önergesini eminim ki ellerinizi kaldırarak reddedersiniz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - PKK'nın nesini araştıracaksınız! Terör örgütünün nesi araştırılacak!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Hangi konuyu konuşuyorsak o konuyla ilgili konuşun.
Urfa'da işkence oldu mu, olmadı mı?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Olmadı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Biz oldu diyoruz, siz sürekli buraya getirilen her şeyi sadece inkâr etmekle yetiniyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Güvenlik güçleri gereğini yaptı diyorum.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - İşkenceyi bari savunma ya, işkenceyi bari savunma!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Onu alıp buna, bunu alıp buna karıştırmayın. İşkence vardır diyoruz, bunu önlemek elimizde diyoruz ve önlemiyorsunuz diyoruz.
© Tüm hakları saklıdır.