Tarih Vakfı'nın önceki gün düzenlediği "Ayasofya müze olarak kalmalıdır" panelinde konuşan Prof. Dr. Murat Belge, Bakanlar Kurulu kararıyla 1934 yılında müzeye çevrilen Ayasofya'nın tekrar camiiye dönüştürülmesi tartışmasının başlangıcı olarak 1952'yi işaret ediyor.
Murat Belge, "Ayasofya cami olsun" sloganını politize eden olay, 1952'de Osman Yüksel Serdengeçti'nin makalesidir. Ancak o yazıdan beri Ayasofya'nın camiye çevrilmesi, gönüllerde yatan bir aslan olarak durur. Zaman zaman da alevlenir" diyor.
İstanbul'un fethinin 561. yıldönümü öncesinde bu kadim tartışma, Belge'nin ifadesiyle tekrar alevlenmiş görünüyor.
'Seccadeni de al gel'
BBC Türkçe’den Gökhan Tan'ın haberine göre, fethin yıldönümünü bir şölenle kutlamaya hazırlanan Anadolu Gençlik Derneği (AGD), "seccadeni al da gel" başlığıyla binlerce kişiye 31 Mayıs'ta Ayasofya'nın önünde kılınacak sabah namazı için çağrıda bulunuyor.
Yine Milli Görüş tabanlı olan Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Başbakanlık'a teslim etmek üzere "Peygamberimizin'in işareti, Fatih'in emaneti, Büyük Türkiye'nin alameti; Ayasofya açılsın" sloganıyla dilekçe topluyor.
Tarih Vakfı ise 24 Mayıs'ta başlattığı imza kampanyasında "Ayasofya müze olarak kalmalıdır" çağrısına destek bekliyor. Vakıf, kampanyaya bu ana kadar 1050 kişinin imza verdiğini ve artmaya devam ettiğini söylüyor.
Ayasofya ve Milli Görüş
Ayasofya'nın camii olarak hizmete girmesi, Milli Görüş Hareketi'nin tarihi boyunca gündeme getirdiği bir talep.
Hareketin lideri, eski Başbakan Necmettin Erbakan, 29 Mayıs 2009'da AGD ve Saadet Partisi'nin düzenlediği fetih şöleninde bu talebi şöyle tanımlıyor: "Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet'in malıdır. Ayasofya bir semboldür. Ayasofya Camii'nin bir an evvel ibadete açılması, hem vakıflar kanununa göre hem de insanlık görevidir."
Tarihi yapının müze olarak kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu savunan AGD Başkanı Salih Turhan, verdikleri mücadeleyi "hem Fatih'e bir vefa, hem de İslam'ın bu coğrafyadaki belirleyiciliğinin bir teminatı" diye tanımlıyor.
Talebin dillendiren sadece Milli Görüş çevresi değil. Türk Tarih Kurumu eski Başkanı, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu geçtiğimiz Kasım'da "Ayasofya'nın yeniden camii olarak ibadete açılması için" TBMM'ne kanun teklifi vermiş, bu teklif oy çokluğuyla reddedilmişti.
Aynı taleple 2 Mayıs’ta Meclis’e sunulan bir başka kanun teklifinin altında ise Burdur bağımsız Milletvekili Hasan Hami Yıldırım’ın imzası vardı. Yıldırım, "ortaya koyduğu görüş ve eleştirilerin partisi içinde dikkat alınmasının artık mümkün olmadığını" söyleyerek 31 Aralık’ta AKP’den istifa etmişti.
12 yılda tek kişi: Bülent Arınç
Ancak Adalet Kalkınma Partisi (AKP), 12 yılı geride bırakan iktidarı boyunca Ayasofya'nın ibadete açılması yönünde bir gündeme hiçbir zaman ortak olmadı; mesafesini korudu.
Bunun tek istisnası, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç oldu. Arınç, 15 Kasım 2013'te Sultanahmet'te katıldığı bir açılışta "Bu mahsun Ayasofya'ya bakıyoruz, inşallah güleceği günlerin yakın olmasını Allah'tan diliyoruz" dedi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün kendisine bağlı olduğu dönemde, "bir ibadethanenin, ibadet dışında bir amaçla kullanılmasının hukuka aykırı olduğu" gerekçesiyle İznik ve Trabzon'daki Ayasofya müzelerini ibadete açan Arınç'ın, İstanbul Ayasofya'yla ilgili bu çıkışına partisi tepki vermemişti.
Yasin Aktay: 'Milli Görüş, kendi
gündemini kabul ettirtmek istiyor'
Peki muhafazakâr demokrat AKP, kendi dışındaki muhafazakâr tabanda oluşan bu gündemin dışında ne kadar kalabilir?
AKP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay BBC Türkçe'nin bu sorusunu "Dışında kalabilir, çünkü AK Parti bugüne kadar kendi gündemini kendi belirlemiş bir parti. Milli Görüş'le eskiden aynı tabana sahip olsa bile, Milli Görüş de bugün kendi özgün çizgisinde değil. AK Parti de Milli Görüş çizgisinde değil. AK Parti'nin şu anda temsil ettiği siyaset tarzı tamamen farklıdır. 'Milli Görüş bunu söylüyorsa, AK Parti de ortak bir şey ile eninde sonunda aynı noktaya gelmek durumundadır' gibi bir çıkarım hiç doğru değil" diye cevaplıyor.
Aktay, Ayasofya'nın ibadete açılması konusunun partisinin gündemine bugüne kadar hiç girmediğini söylüyor: "Dışarda birileri bir takım gündemler oluşturmaya ve AK Parti'nin gündemine sokmaya çalışıyor. Kendi gündemini ülkenin gündemi haline getirmek istiyorlar. Bu bizi ilgilendirmiyor. Ayasofya'nın şu andaki statüsü, uluslararası ve Türkiye'de genel anlamda kabul gören bir statü. Geleceğe dair bir blokaj da koymak istemem ama şu anda kesinlikle böyle bir gündem mevzu bahis değil."
AGD: 'İktidar cesaret gösteremiyor'
BBC Türkçe'nin sorusunu cevaplayan AGD Basın Müşaviri Muammer Bilgiç "AK Parti'nin duruşu ile Milli Görüş'ün çizgisi birbirinden tamamen farklıdır. Biz milletin taleplerini iktidara iletiyoruz. Geçen yıl 10 milyon imza topladık. İktidar bir siyasi partidir ama sonuçta hükümet herkesin hükümetidir, başbakan herkesin başbakanıdır. Bu mutlaka açılacaktır. Hükümetin bu sesi duyacağına inanmak istiyoruz" diyor.
Bilgiç, bugüne dek AKP ile bu konuda bir diyalogları olup olmadığı sorusunu ise "Biz iktidarın bu konuda gereken cesareti gösteremediğini ve gerekli adımları atamadığını düşünüyoruz" diye cevaplıyor.
Bilgiç, Ayasofya'nın ibadete açılması yönünde hükümetten şimdiye kadar bir işaret almadıklarını söylüyor.
Murat Belge: 'Ayasofya kampanyası için koşulları Erdoğan yaratıyor'
Murat Belge, Başbakan Erdoğan'ın, partisi dışından gelen bu talebi karşılamaya istekli olmadığını düşünüyor ve "İsteseydi bunu 12 yıl içinde zaten yapardı" diyor.
Belge, Ayasofya'nın camiiye çevrilmesi için yürütülen kampanya için uygun koşulları ise bizzat Erdoğan'ın yarattığı görüşünde: "Batı'ya İslam adına meydan okuma, Gezi gibi iç olaylar için dışarıyı suçlama gibi, Ayasofya'yı camiiye çevirmek isteyenlerin kullanabileceği bütün cephaneyi kendi elleriyle onlara teslim ediyor. Bu yaptığından vazgeçmektense, Ayasofya'dan vazgeçmek daha kolay gelebilir."
Mehmet Bekaroğlu: 'AKP Ayasofya tartışmasından memnun'
En son Saadet Partisi'den Rize belediye başkanı adayı olan Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu'na göre ise AKP, Ayasofya'nın tartışmaya açılmasından memnun: "Anadolu Gençlik Derneği gibi duyarlı kesimler öne sürülüyor ama AK Parti böyle bir tartışmanın açılmasını istiyor. Öteden beri muhafazakârların, mağduriyet konusu edilen başörtüsü gibi bir takım sembolleri vardı. Bunlar tartışıldı bitti. Şimdi yeni bir sembol fırsatı olarak Ayasofya'yı gündeme getireceklerini düşünüyorum."
İhsan Özkes: 'Erdoğan uygun zamanı bekliyor'
Bülent Arınç'ın Ayasofya'yla ilgili sözleri üzerine basın bildirisi yayınlayan, CHP İstanbul Milletvekili ve Beyoğlu eski Müftüsü İhsan Özkes, Başbakan Erdoğan'ın, "İmam hatip mezunu bir cumhurbaşkanı adayı olarak, her şeyi yapan, korkusuz bir siyasetçi imajını pekiştirmek için, Ayasofya'yı açma payesini kimseye kaptırmak istemeyeceği" görüşünde.
Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilen Ayasofya'nın ibadethane kimliği kazanması için kanuna gerek olmadığını savunan Özkes, bu kararın "Başbakan'ın iki dudağının arasında" olduğunu savunuyor.
CHP milletvekili, Erdoğan'ın bunu siyasi ajandasına yerleştirdiğini ve kendisi için uygun zamanı beklediğini söylüyor.
'Erdoğan'ın palamar çözme niyetinin derinliği'
Tarih Vakfı'ndaki panelin katılımcılarından, Bilgi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Aydın Uğur'a göre ise, Başbakan Erdoğan'ın Ayasofya konusundaki tavrı "palamar çözme niyetinin derinliğine bağlı".
Uğur, "Ayasofya insanlık tarafından benimsendi; ibadete açılmasında dünya da bir garabet görecektir. Başbakan içerideki müttefikleriyle palamarını çözdü, ancak dışarıdaki müttefikleriyle henüz çözmüş değil. Erdoğan bunu dünyaya anlatmakta zorlanabilir" diyor.