Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 1 Kasım 2015'teki genel seçim öncesinde yayınladığı 290 sayfalık beyannamesinde ekonomiden yerel yönetimlere, yönetim sisteminden dış politikaya dair çok sayıda vaatte bulundu. Peki bu vaatlerin ne kadarı hayata geçti?
AKP'nin iktidara gelince yapacağı işlerden biri cemevlerine hukuki statü tanıma ve ücretsiz elektrik sağlamaktı. Ücretsiz elektrik mahkeme kararlarına rağmen verilmezken hukuki statünün tanınması da 2018 seçim beyannamesinde de tekrarlanan bir vaat olarak kaldı.
Kasım 2015'te "Temel hak ve özgürlükler konusunda eksiklikleri gidereceğiz" vaadi veren AKP, AİHM ve Venedik Komisyonu ile uyumu artırma sözü verdi. Fakat seçimlerin ardından, özellikle de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte hak ve özgürlükler kısıtlandı. Türkiye sadece OHAL ve KHK'lar nedeniyle değil, önerilen cumhurbaşkanlığı sistemi nedeniyle de eleştiri yönelten Venedik Komisyonu'nu dikkate almadı, AİHM'de ise çok sayıda dava kaybetmeye devam etti.
Hükümet ise olağanüstü hâl (OHAL) ve kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) Gülen yapılanmasıyla mücadelede şart olduğunu savundu.
Kasım 2015 beyannamesinde "ülkede birlik ve kardeşliği tesis etmeyi amaçlayan ve dönemsel bir mesele olarak bakmadığımız Çözüm Sürecini kararlıkla sürdüreceğiz" diyen AKP, çözüm sürecini sonlandırdı.
İktidar çözüm sürecini sonlandırmak için Urfa Ceylanpınar'da iki polisin öldürülmesi olayını gerekçe gösterdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Temmuz 2015'de aynı anda IŞİD ve PKK'ya yönelik operasyonları başlattıktan sonra şöyle konuştu:
"Çözüm sürecinin istismarını gördük. Mart'taki yerel seçimde başbakan olarak partimin başındaydım, çözüm süreci maalesef karşılığını bulmadı. Ve daha sonra yapılan genel seçimlere geldiğimizde bu işin ciddi manada hasar gördüğünü gördük. Bu hasarla birlikte ortada bir gerçek var: Bu ülkede milli birliğimize kast edenlerle bir çözüm sürecini devam ettirmek, öyle zannediyorum ki mümkün değil."
Ceylanpınar'daki iki polisin öldürülmesinden sonra PKK'nın silahlı kanadı olan HPG saldırıyı "bir Apocu fedai timinin" yaptığını açıklamış, PKK Yürütme Konseyi Üyesi Murat Karayılan "Biz yapmadık" demiş ve 'AKP'nin iktidarı kaybetmemek için savaş çıkardığını' öne sürmüştü.
Cinayetlerle ilgili açılan davada ise herkes beraat etti, cinayetleri kimin işlediği bulunamadı.
Verilen bir diğer söz ise seçim barajının yeniden düzenlenmesiydi. Aradan geçen üç yılda bir anayasa değişikliğine rağmen yüzde 10 barajı değiştirilmedi. Yüzde 10'u aşan bir parti ile ittifak yapan partiler için barajı aşma şartı kaldırılsa da tek başına seçime giren bir partinin böyle bir şansı bulunmuyor.
Başkanlık sistemi vaadi de aynı anayasa değişikliğiyle gerçekleştirilen bir vaat oldu. Yeni anayasa vaadi gerçekleşmese de kapsamlı bir anayasa değişikliği yapıldı.
Gerçekleştirilen bir diğer vaat de seçilme yaşını 18'e indirme vaadiydi. Anayasa değişikliğinin ardından 24 Haziran seçimlerinde partiler 18 yaşında adaylar gösterdi.
Gençliğe yönelik vaatler arasında yer alan öğrenciler için pasaport harcını kaldırma sözü tutulurken gençlere ücretsiz internet erişimi sözü tutulmadı.
O dönem kamuoyuyla paylaşılan Şeffaflık Paketi'ni "süratle hayata geçirme" sözü ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu konularda ekonomiyi dikkate alarak karar verilmeli" açıklaması sonrası rafa kaldırıldı.
Dış politikada ise AB ile vizelerin kaldırılması, gümrük birliğinin güncellenmesi ve Türkiye-AB ilişkilerinde pozitif bir gündem gibi hedefler açıklayan AKP, bu hedefleri yerine getiremedi. Aksine, Türkiye'nin AB ülkeleri ile ilişkileri AB ülkelerinin bazı AKP'lilerin ülkelerinde propaganda yapmasına izin vermemesi ve Gülen yapılanmasına destek vermekle suçlananları Türkiye'ye iade etmemesi, Türkiye'nin de gazetecileri tutuklaması, reformlara devam etmemesi ve OHAL ilan etmesi gibi karşılıklı nedenlerden ötürü kötüleşti.
Bu tabloda AB gümrük birliği güncellemesini başlatmazken Türkiye de AB'ye verdiği 72 sözden yolsuzluklarla mücadele, Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklik gibi 7'sini yerine getirmediği için vizelerin kaldırılmasını sağlayamadı.
2015 beyannamesinde yer alan bir diğer vaat olan "Bölgesel ve uluslararası sorunlara karşı dayanışma içinde bulunduğumuz ABD ile ilişkilerimizi karşılıklı saygı ve güven temelinde geliştirmeye devam edeceğiz" vaadinin ardından Türkiye, ABD ile son yılların en büyük krizlerini yaşadı.
ABD'nin Suriye'de Türkiye'nin terörist olarak tanımladığı YPG ile işbirliği yapması ve Fethullah Gülen'i iade etmemesi, Türkiye'nin de ABD'li rahip Craig Brunson'u tutuklaması ve Reza Zarrab davası gibi nedenlerle ilişkiler geriledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Senle biz nasıl stratejik ortağız? Böyle ortaklık olur mu?" diye sordu.
"İsrail'le normalleşme, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları ve acımasız ambargosu sona ermedikçe mümkün olmayacaktır" diyen AKP ilerleyen süreçte İsrail'le normalleşmeye gitti. Bu süreçte İsrail dönem dönem saldırılara ara verse ve ambargoyu hafifletse de ikisini de sonlandırmadı.
"Enerji ve ticaret başta olmak üzere, Rusya'yla ilişkilerimizde yakalanan ivmeyi muhafaza etmeye ve daha da güçlendirmeye gayret göstereceğiz" diyen AKP, seçimden 23 gün sonra Türkiye'nin Rus savaş uçağını düşürmesi ile iki ülke ilişkilerinin son yıllardaki en kötü noktasına gelmesine tanıklık etse de ilerleyen süreçte iki ülke hem Suriye'de hem de enerji alanında önceki seviyelerin de üzerinde bir işbirliği gösterdi.
AKP, Türkiye'yi "yüksek insani gelişmişlik" kategorisinden "çok yüksek insani gelişmişlik" kategorisindeki ülkeler arasına yükseltmeyi hedeflediğini açıklamıştı. Bu da gerçekleştirilemeyen hedefler arasında yerini aldı.
Ekonomiye dair hedeflerden asgari ücreti 1.300 TL'ye yükseltme vaadi tutuldu, 2018'de 1.600 TL'yi aştı. Polislerin ek göstergelerini 2 bin 200'den 3 bine yükseltme sözü de yerine getirildi.
Ancak prim yapılandırmalarını ekonomik kriz ve doğal afet gibi istisnai haller dışında uygulamama sözü tutulmadı, 2018 yılında tekrardan prim yapılanmasına gidildi.
"Küresel yatırımları cezbedeceğiz" vaadi de gerçekleştirilemeyen bir diğer ekonomik vaat oldu. 2015'te 18 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çeken Türkiye, 2017'de 11 milyar dolar çekebildi.
"Yeni Türkiye'nin ekonomi politikalarının esası cari açığı düşürürken büyümek olacak" diyen AKP, cari açığı düşüremedi, 2015'te 32 milyar dolar olan cari açık 2017'de 47 milyar dolara çıktı.
Cari açığın milli gelire oranı ise 2015'teki yüzde 3,7 seviyesinden 2017'de yüzde 5,5'e yükseldi.
Yatırım çekmeyi kolaylaştıran etkenlerden olan "Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde ilk 40'a girme" hedefi de tutturulamadı, 2015'te 55. olan Türkiye, ilerleyen yıllarda 60. sıraya geriledi.
2023'te yıllık 650 milyar dolar ihracat gerçekleştirme hedefi olan AKP, bu hedefe ulaşma yolunda ilerleyemedi. 2014 yılında 157 milyar dolar olan ihracat, 2017 yılında da 157 milyar dolarda kaldı.
"Önümüzdeki dönemde KİT'lerin faaliyetlerini, piyasa mekanizmasını bozucu etkiye neden olmayacak şekilde sürdüreceğiz" diyen AKP, şeker fabrikalarını satışa çıkararak bu vaadini gerçekleştiremedi. Partinin 24 Haziran 2018 için hazırladığı beyannamede de benzer bir söze yer verilmedi.
İktidarın altyapı projelerine dair verdiği vaatler ise kısmen gerçekleştirildi. 3 Katlı Büyük İstanbul Tüneli'nin yapımına başlamaktan Kars-Tiflis-Bakü tren yoluna kadar çok sayıda alt yapı projesi vadeden AKP, bunların bir kısmını üç yıllık süreçte hayata geçirdi. Öte yandan AKP'nin bu sözleri dört yıllık bir program kapsamında vermişti ve İstanbul 3. Havalimanı'nın açılışı gibi henüz yerine getirilmeyen vaatlerin bir kısmı dört yıl içinde hayata geçirilmiş olacak.
AKP'nin 2015 ve 2018 seçim beyannamelerinde aynı şekilde yer alan bazı vaatler de var. Bunlardan bazıları şöyle: