Politika

Akit'ten: Öcalan'ın açıklamalarını, aklı yarım akrabasından değil, kendisinden dinleyelim

'Artık Öcalan her ne diyorsa, aracısız olarak duymak-bilmek istiyorum'

17 Ekim 2014 15:04

Yeni Akit yazarı Ersoy Dede, "Kobanê eylemlerinde Abdullah Öcalan'ın rolü ne" sorusunu sorgulayarak, "Kişisel kanaatimi söyleyeyim. Ben, böylesi büyük bir hareketi durdurabilecek gücü olan kişinin, o hareketi de başlatan kişi olduğuna inanırım.. Ama kime sorsam aksini söylüyor. Öcalan’ın sokakları terörize eden değil, sürece zarar verdiği gerekçesiyle bu şehir terörünü durduran adam olduğunu söylüyor PKK’yı iyi bilenler" dedi. "Öcalan'ın mesajlarının artık birinci ağızdan açıklanması gerektiğini" dile getiren Dede, "Türkiye toplumu, en tarihi açıklamaları, Öcalan’dan değil, okuma yazması bile olmayan, hangi güce hizmet ettiğini bilmediğimiz, kim tarafından kullanıldığı tartışmalı aklı yarım bir yakın akrabasından okuyor. Artık bu durumun sona ermesi lazım. Tek bildiğim artık Abdullah Öcalan her ne diyorsa, aracısız olarak duymak-bilmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

Ersoy Dede'nin Yeni Akit'te "Öcalan’ın serbest bırakılması" başlığıyla yayımlanan (17 Ekim 2014) yazısı şöyle: 

Biliyorum 30’dan fazla masumun bir kaç gün içinde vahşice katledildiği günlerin hemen arkasından, içinde ‘Öcalan’ ve ‘serbest’ ifadelerinin geçtiği makaleler çok rahatsız edici.. Ancak bazı gerçekleri de görmezden gelemeyiz. Yaşadığımız bu son Kobani Provokasyonu günlerinin sorumlusu mudur Öcalan, yoksa o iç savaş provalarını tek el hareketiyle durduran biri midir?.. Kişisel kanaatimi söyleyeyim. Ben, böylesi büyük bir hareketi durdurabilecek gücü olan kişinin, o hareketi de başlatan kişi olduğuna inanırım.. Ama kime sorsam aksini söylüyor. Öcalan’ın sokakları terörize eden değil, sürece zarar verdiği gerekçesiyle bu şehir terörünü durduran adam olduğunu söylüyor PKK’yı iyi bilenler..Peki bu kafa karışıklığı neden oluyor?.. 

 

'Çünkü biz Öcalan'ın ne dediğini bilmiyoruz'

 

Türkiye toplumu, en tarihi açıklamaları, Öcalan’dan değil, okuma yazması bile olmayan, hangi güce hizmet ettiğini bilmediğimiz, kim tarafından kullanıldığı tartışmalı aklı yarım bir yakın akrabasından okuyor. Artık bu durumun sona ermesi lazım. Tıpkı diğer mahkûmlar gibi, kontrollü bir şekilde basın mensuplarının da Öcalan’ın yanına gidip mülakat yapabilmesi, ne diyorsa doğrudan söyleyebilmesinin önünün açılması lazım. Üstelik bu yeni bir talep de değil.. Geçen yaz kabul edilen “terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair kanun”un içeriği buna izin veriyor. Ama ne hikmetse uygulanmıyor bu kanun. Şimdiler akil adamlar heyetinin 30 kişilik bir bölümü aralarında bu talebin de olduğu bir dizi şeffaflaşma adımını hayata geçirmek üzere hareketlenmiş durumda. Kendileri mi gider, biz gazetecilerin Ada’ya gidişine olanak sağlanması talebini mi yükseltirler bilemiyorum. Tek bildiğim artık Abdullah Öcalan her ne diyorsa, aracısız olarak duymak-bilmek istiyorum.

 

Öcalan serbest kalacak mı?

 

Gelelim Öcalan’ın cezaevi şartlarına... ‘Öcalan’ın serbest bırakılması’ da dahil olmak üzere her konunun tartışılması lazım gelen bir dönemin içindeyiz. Bir kere bunu artık içselleştirme vakti geldi.. Ancak hiç akıllardan çıkarılmaması gereken başka bir yönü daha var işin.Sadece Tartışabiliriz... 10 binlerce masum sivil insanın, çocuğun, askerin ölümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmiş, cezası kesinleşmiş birinden söz ediyoruz. Bugünkü şartlarda değil çıkması, burnunu göstermesine olanak yok. Peki ama çıkamaz mı?.. Demokrasilerde her şey mümkün. CHP ve MHP’nin 10 Ağustos’ta aday gösterdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu ne demişti? “TBMM tamam derse, Öcalan’ın serbest kalmasını Cumhurbaşkanı olarak onaylarım” dememiş miydi? (BirGün Gazetesi / 23 Temmuz 2014) Ben serbest bırakılması taraftarı değilim. Yaptıklarının cezasını çekmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre, Öcalan’ın günün birinde serbest kalabilme umudu olmaması insan haklarına aykırı bir durum. Bu yoruma katılıyorum. Belki de en azından yeri değiştirilerek, daha normal bir mahkûm gibi İstanbul, Ankara ya da Bursa’da bir cezaevine nakledilerek bir adım atılabilir. Arkasından da Türkiye toplumuyla, arada Mehmet Öcalan olmadan iletişim kurmasının önü açılır. Bunu Öcalan için değil, bu toplumun bir ferdi olarak kendim için istiyorum. Ve tüm bu süreçte Öcalan’ın serbest bırakılması fikri de tartışılmaya devam edebilir. Ki normale dönebilelim..