Yeni Akit yazarı Şaban Şimşek, darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak "İddialara göre, ortada somut bir delil olmamasına rağmen, birilerinin 'Bu Fetö’cüdür, demesi yeter' noktasına gelinmiş! Eğer durum böyle ise, sadece kişisel zararlar değil toplumsal barışın geleceği açısından da vahim bir durum söz konusu" dedi. Şimşek, "Her ne olursa olsun suçla cezanın mütekabiliyeti mutlaka gözetilmeli, suçun şahsiliği prensibi asla göz ardı edilmemeli, mahkeme özelliği olmayan birimlerce verilen cezalar hiçbir suretle geri dönüşümü olmayan “nitelikli idam” hükmünde olmamalıdır. Aksi bir durum, yapılan işlerin, onu yapan birimlerin ve hatta devletin meşruiyeti tartışılır hale getirir" ifadesini kullandı.
Şaban Şimşek'in "İtiraz Masasında 5-1 General!.." başlığıyla yayımlanan (6 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Bitlis’te beş minare Yüreğim dolu yare
¥
“Aloo! Sayın Binbaşım! (Telefonumda, yıllar öncesinden‘binbaşı’ diye kayıtlı olduğu için böyle sesleniyorum, yoksa o şimdi bir general!) buluşalım demiştin ama galiba mümkün olmayacak. Telefonda konuşabilir miyiz?. Konuşalım konuşmasına da, benim telefon dinleniyor!. Olsuuun, ihtimal, benimki de dinleniyordur!.” diye başlayan diyalog çıkarılmamış olsaydı bu makalenin adı, mezkûr türküden mülhem “İtiraz Masasında 5 General” olacaktı.
Şu ya da bu şekilde Fetö operasyonları kapsamına giren bazı insanlar, özellikle de üst düzey ve tanınmış olanlar öylesine iki arada bir deredeler ki bir TV’de haber olsunlar mı, bir köşe yazısında konu edilsinler mi, yoksa itirazlarını doğrudan resmi makamlara mı yapsınlar bilemiyorlar. Bu bakımdan “-1” durumunda kalanları mazur görmek gerekiyor.
Sadece generaller değil öğretim üyeleri de öyle. Rektörlerin, YÖK’ün işi zor elbette; melanet örgütün üniversitelerdeki yapılanması inanılmaz çünkü. Ancak öyle isimlere öylesine ağır cezalar da veriliyor ki “bu da hakka reva mı?” diye sormadan edemiyor insan.
İddialara göre, ortada somut bir delil olmamasına rağmen, birilerinin “bu Fetö’cüdür, demesi yeter” noktasına gelinmiş! Eğer durum böyle ise, sadece kişisel zararlar değil toplumsal barışın geleceği açısından da vahim bir durum söz konusu. Yok, öyle değil de Fetö’nün bir işi sulandırma taktiği ise bu, o zaman deliller ortaya konmalı, bu tür algı operasyonlarına müsaade edilmemelidir.
Bu arada şunu da hiç unutmamak gerekiyor…
Evet, OHAL şartlarındayız, bu dönemin kendine özel bir hukuku olacak, tamam, ama yine de hiç unutmamak gerekiyor ki sıcak savaşın bile belli hukuk kaideleri vardır; delilsiz, savunmasız, yargısız infaz ol(a)maz, zan ile ceza veril(e)mez. Dünyanın en alçak, en ahlaksız çetesi de olsa, “ebedmüddet”iddiası olan bir devletin bunlara uymaması düşünülemez.
Evet, tekrar edelim; her ne olursa olsun suçla cezanın mütekabiliyeti mutlaka gözetilmeli, suçun şahsiliği prensibi asla göz ardı edilmemeli, mahkeme özelliği olmayan birimlerce verilen cezalar hiçbir suretle geri dönüşümü olmayan “nitelikli idam” hükmünde olmamalıdır. Aksi bir durum, yapılan işlerin, onu yapan birimlerin ve hatta devletin meşruiyeti tartışılır hale getirir.
“Darbe başarılı olursa göreve devam edecekler” listesi…
Generallerin canını yakan sebeplerden bir tanesi de kim tarafından hangi pislik düşünce-plan-taktik-strateji için hazırlandığı bilinmeyen bu liste…Havacı bir general arkadaşı da aynı sebeple almışlardı. Çelişkiye bakınız ki polis almadan önce, darbe girişimcilerinin tutuklayıp Mürted’e götürdükleri bir isimdi o! Allah’tan hata görüldü de durumu düzeltildi; şimdi görevinin başında. İçerde yattığı günler yanına kâr kaldı tabii!
Diğer üç general ise meslektaşım…
Darbe girişimi sonrası tutuklanmışlar ve bir müddet yattıktan sonra serbest bırakılmışlar. Ama rütbeleri sökülmüş, memurluktan ihraç edilmiş, emeklilik hakları yok (gibi görünüyor) ve dışarıda mesleklerini icra etme imkânları da (pratik olarak) kalmamış. İşte onlardan birinin mektubu:
“…15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminde kızımın tıp fakültesi eğitimi ile ilgili olarak Amerika’da (Charleston, SC) idim. Normal dönüş tarihim 24 Temmuz 2016 olduğu ve sıralı sicil amirlerimin erken dönmemi isteyen herhangi bir emri olmadığı halde, biletimi 20 Temmuz’a değiştirerek, 21 Temmuz 2016 tarihinde ülkeme döndüm. Olayla herhangi bir ilişkim olmadığı, olay tarihinde yurtdışında olmama ve bulduğum ilk biletle derhal ülkeme dönmeme rağmen, benimle aynı durumdaki bazı generallere işlem bile yapılmadığı ve darbe girişimi sonrası ‘FETÖ’cü olduğu tespit edilen üst rütbedeki bazı generallerin adının bile olmadığı anlaşılan ‘yok hükmündeki’ bir belgede ismimin karşısında ‘devam’yazdığı ve bu yazılandan hiçbir şekilde haberim olmadığı, hiçbir şekilde darbecilerin isteklerini yerine getirmediğim halde yurda giriş yaptığımda; önce gözaltına alındım, sonra da tutuklandım.
Yaklaşık bir ay tutuklu kaldıktan sonra 19 Ağustos 2016 tarihinde yapılan ilk sorgulanmam sonucunda İstanbul 4.Sulh Ceza Hakimliğinin 2016-3761 D.İş sayılı kararındaki ‘…geçen süre içerisinde toplanan delillere göre darbe faaliyetini organize edip yönlendirdiği anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkilerinin bulunduğuna dair tespit olmadığı, şüpheliler gibi sağlık sınıfında faaliyet gösteren tüm askeri şahıslar hakkında darbeci askeri kanat tarafından göreve devam kararı verildiği, faaliyette bulundukları konuların muharip unsur barındırmaması…’ gerekçesiyle tahliye edildim.
Ancak; tutuklu olduğum süreçte, 27 Temmuz 2016 tarih ve 29783 2.Mükerrer sayılı Resmi Gazete ekinde yayınlanan ve 668 sayılı KHK’nın 4/1-a maddesi gereğince hakkımda “kamu görevinden çıkarılma” kararı verilmiştir.
…
Saygılarımla arz ederim.”
Prof. Dr. A.G.
SGK’da çalışan eczacı eşi R.G. de aynı gerekçe(!) ile ve savunması alınmadan ihraç edilmiş!? Yani şu anda ailecek maaş alamıyorlar, işleri yok, emekli de olamıyorlar!!?
Şimdi…
Ben“İtiraz Masası” ilan ettiğim bu köşede, “bu insanlara ya da başkalarına kefilim” filan demiyorum. Öyle bir örgütle karşı karşıyayız ki bunu söylemek mümkün değil. Ama bir yandan“Örgütle ilişkisine dair tespit yok; tahliyesine…” diğer yandan ise “Kamu görevinden ihracına…”!?.dair karar!!?İşte bu olmaz. Benim asıl itirazım buna.
Hulasa…
Oluşturulan yeni itiraz komisyonlarına ve birimlere büyük görevler düşüyor. Öncelikle daha sağlam deliller bulmaları lazım. Bunun için kanımca ByLock ve Eagle büyük imkân.