Gündem

Akit yazarı: Bizler yeterince hazır değiliz ki Erdoğan bazı şeyleri söyleyemiyor

Erdoğan kamuda 'FETÖ' ihraçlarıyla ilgili olarak "Şu anda bildiklerimi tabii söyleyemeyecek durumdayım ama günü geldiğinde inşallah onlar da belki kaleme dökülecektir" demişti

27 Kasım 2016 17:59

Kamudaki 'FETÖ' ihraçlarıyla ilgili olarak 'örgüt mensuplarının kendilerini çok iyi sakladığını' söyleyerek "Şu anda bildiklerimi tabii söyleyemeyecek durumdayım ama günü geldiğinde inşallah onlar da belki kaleme dökülecektir" diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sözlerini köşesine taşıyan Akit yazarı Hacı Yakışıklı, "Her bildiğini söylemek 'şartlar gereği' bazen mümkün olamayabiliyor" dedi. Hacı Yakışıklı "Bizler yeterince hazır değiliz ki Erdoğan bazı şeyleri söyleyemiyor. Maddi, manevi, siber yahut postmodern her türlü mücadeleye hazır mıyız? Erdoğan işaret verdiğinde düşman saflarına koşarak mı gideceğiz yoksa 'ne oluyor yahu' diye etrafa mı bakınacağız?" diye sordu.

Hacı Yakışıklı'nın Akit'te yayımlanan yazısı şöyle:

Bahsettiğimiz kişi bir başkası olsa belki inanmazdık. “Numara yapıyor, siyaset yapıyor, dikkatleri üzerine çekmeye çalışıyor” diyerek geçerdik, umursamazdık.

Lakin söz konusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olunca halka yapılan tüm numaralar, tüm siyasi manevralar bir kenara kaçışıyor. Erdoğan, kendi halkına daima doğruları söyledi. Siyasetin getirdiği bazı manevralar elbette oldu; ama halka karşı değil düşmana karşı geliştirilen yöntemlerdi bunlar; biz anladık, anlamak istemeyenler Almanya’ya ve bilmem nerelere kaçtı.

Her bildiğini söylemek “şartlar gereği” bazen mümkün olamayabiliyor.

Erdoğan 2002 yılında “FETÖ” deseydi kim inanırdı? Sen, ben, bizim oğlan!.. Başka kim? Bazı askerler!.. Başka kim? Yani toplumun geniş kesimleri inanır mıydı? 15 Temmuz’a kadar “paralel yapının” p’sini bile ağzına alamayanlar vardı, bakmayın şimdi gürlediklerine; hey babam hey! Erdoğan FETÖ’yü 1997’den beri çok iyi biliyor. O gün bildiği gerçekleri söyleseydi büyük bir medya lincine ve ardından da toplumsal lince maruz bırakılır; dünyanın baronları da üzerimize bugün bile tüm kuvvetiyle çökmeye devam ederdi.

4 sene kadar önce “Başbakan” Erdoğan olarak şunları söylemişti: “Ben her bildiğimi söyleyemem. Arapların bir sözü vardır. Sırrı şöyle tarif ederler: İki dudağın arasından çıktı mı onun esiri olursun. Bizim de bazı sırlarımız var. Fatih ‘sakalım bilse sakalımı keserim’ demişti”.

Bu sözlerle neyi kastettiği şimdi çok iyi anlaşılıyor. Millet olarak daha sık kenetlensek, başımıza lider olarak seçtiğimiz Recep Tayyip Erdoğan çok daha rahat ve gür konuşabilirdi. Ama heyhat durum öyle değil işte! Erdoğan her şeyi konuşsa birileri derhal algı yönetimine girişecek, bizler ne yapacağız?

Demek ki henüz tam anlamıyla güçlü değiliz!

Bunun önlemlerini derhal almalıyız, almaya devam etmeliyiz. Önce dik bir duruş, sonra bu duruşu destekleyen icraatlar! Hiçbir şey yapamayan dua edecek; ama hiç kimse boş durmayacak. Toplumun diğer kesimlerini de “konuşa konuşa” ikna etmek zorundayız. 15 Temmuz’un birlik ruhunu harcamadan ve incitmeden yola devam etmeliyiz. Her şeyi Cumhurbaşkanımız’a ve çevresine bırakarak yan gelip yatmamalıyız.

Bizler yeterince hazır değiliz ki Erdoğan bazı şeyleri söyleyemiyor. Maddi, manevi, siber yahut postmodern her türlü mücadeleye hazır mıyız? Erdoğan işaret verdiğinde düşman saflarına koşarak mı gideceğiz yoksa “ne oluyor yahu” diye etrafa mı bakınacağız? 15 Temmuz bir imtihandı ve geçtik. Yeni imtihanlara daima hazır olmalıyız.

Önce zihinlerimiz hazır olmalı! Erdoğan bir şey söylediğinde “aaaa.. bak yaa.. görüyon mu” diye ağzımız açık kalacaksa vay halimize! Bu duruma herkes gibi kendimi de dâhil ediyorum.

Hazır mıyım? Siz de kendinize bir dönüp sorun; hazır mısınız? 

 

İlgili Haberler