Yeni Akit gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, uzun süren tartışmalar sonrasında iade edilen ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "sürpriz" olarak yaptığı açıklamasıyla Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e Mercedes marka aracın hediye edilmesini "Bu kadar paraya şöyle araç alındı, eleştirilerine tek bir cevap verelim: Demek ki devletin parası var da, alıyor.. Ne güzel!" sözleriyle savundu.
Karahasanoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na yapılan harcamaların eleştirilmesine de tepki göstererek, “Maşallah, maşallah” diyeceklerine.. Eleştiriyorlar, eleştiriyorlar.." ifadesini kullandı.
Karahasanoğlu'nun Akit'te "Var ki; harcanıyor, niye kızıyorsunuz!" başlığıyla yayımlanan (24 Mayıs 2015) yazısı şöyle:
Önce hatırlatayım.
Tabii ki israfa karşıyım..
Tabii ki, lüks ve şatafat sevdalısı değilim.
Ama yalancıların oyuncağı olamam...
Kamu için alınan araçlarda ÖTV olmadığını bildikleri halde, Diyanet İşleri Başkanı için alınan araca, “1 milyon lira verildi” diyen ahlaksızların ekmeğine yağ süremem...
Bu çerçevede..
Muhalefet partilerinin..
Muhalefete soyunan medya organlarının..
Kısacası, siyasi iktidarı ve Cumhurbaşkanı’nı eleştiren herkesin itiraz ettiği, “Şu kadar para, şuna verildi.. Bu kadar paraya şöyle araç alındı” eleştirilerine, tek bir cevap verelim: “Demek ki devletin parası var da, alıyor.. Ne güzel!”
•
Cumhurbaşkanı’na..
Siyasi iktidara çaktığını zannedenler..
Nasıl suçüstü olduklarını, anlamıyorlar!
Somut örnek vermiş olayım.. Sözcü’nün dünkü manşetinden aktarayım..
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın, duvar kaplamalarından başlamışlar..
Camlara..
Parkelere kadar.
“Şu 200 milyon..
Bu 500 milyon.
O, 700 milyon..”
“Maşallah, maşallah” diyeceklerine..
Eleştiriyorlar, eleştiriyorlar..
Oysa Demirel ne demişti: “70 cente muhtacız!”
“70 cente muhtaç bir Türkiye”den, böyle zengin bir Türkiye’ye gelinmiş olmasının, herkesin göğsünü kabartması gerekmez mi?
•
Diyanet İşleri Başkanı, makam aracı olarak alınan Mercedes’i iade edince.
Cumhurbaşkanı bu işe sitem etmiş..
Ardından daha değerlisini Diyanet İşleri Başkanı’na tahsis etmiş.
Bunu da eleştiriyorlar..
Oysa eleştireceklerine, “Ne güzel, devletimiz o kadar zenginleşmiş ki.. Hazinesinde para ve imkan o kadar bol ki, anında veriyorlar” demeleri lazım...
Öyle ya.. Olmasa; kim, neyi verecek..
•
Devlet 70 cent bulamazken.
Merkez Bankası’nda şimdi 130 milyar dolar var..
Oradaki milyar dolarlar da, bu siyasi iktidar döneminde biriktirildi ama.. Onlara bile dokunulmadan.. (Ben muhalefetin yalancısıyım..) Milyarlarca liralık devasa hizmet binaları yapılıyor..
Emniyetli otomobiller alınıyorsa....
Her şey, dört dörtlük ise..
Devletin böyle sınıf atlamasından, muhalefet niye gocunuyor?
•
Sabah akşam, her köşe yazısında. Her televizyon programında..
Aynı teraneler.
“Buraya köprü yapılarak, emlak rantı oluşturuluyor.. Buraya havaalanı yapılıp, rant oluşturulacak..”
Köprü ve havaalanı yapılmayan yerlerde de.. Camilere takmışlar..
“Cami yapılmasının ardında, AVM amaçlı rant paylaşımı var.!”
Oysa..
Sevinmeleri lazım..
Para veren.
Verdiği parayı, kazanan insanlar var ki..
O parayı vermeye cesaret ediyorlar..
Bunu niye sorun yapıyorsunuz ki?
Absürd bir yerden örnek vereyim..
Afrika’da bir yere..
Üçüncü Köprü’den çok daha güzelini yapmak istesek..
Kimse “Burası acayip değerlenecek. Hemen yakınlarından bir yer alalım” der mi? Orada bir rant oluşur mu?
Tabii ki; bahsettiğimiz kuş konmaz yerden kimse ne arsa alır.. Ne de orda rant oluşur..
Dolayısı ile, bir yere “köprü veya havaalanı yapılması”, tek başına rant oluşması için yeterli değildir..
Çok farklı unsurlar da gerekli.
Arz önemli.. Talep önemli.. Güvenlik önemli.. Bir sürü önemli konu var.
Bu önemli unsurlar biraraya geldikten sonra. Oraya köprü-havaalanı yapmamak; ancak aptallıktır!
•
Muhalefettekiler diyorlar ki: “Müteahhitlere, kazandıkları ihale karşılığında, baskı ile okul yaptırılıyor. Cami yaptırılıyor. Bu zulümdür..”
Beyler, siz kimin avukatısınız?
Müteahhitlerin mi?
Hani sık sık eleştirdiğiniz, rant devşirenlerin(!) mi?
Size ne müteahhitlerden alınan paralardan?
Alan razı. Veren razı.
Size ne oluyor?
Şu olsa; alan kendi cebine koysa..
Ona itiraz edin..
Ama okul yaptırılıyor ise..
Cami yaptırılıyor ise..
Size ne oluyor?
Müteahhit de, kazanıyor ki, o yardımları yapıyor..
Size ne oluyor?
Yoksa o müteahhitler mi yaptırıyor, bu eleştirileri size..
•
Şunu da söyleyeyim.
Gerçekten bir baskı varsa..
Kabul etmem mümkün değil.
Ama anlatıma bakarsak..
İş, rutine dönmüş.
“Şu ihaleyi mi aldın, ardından aynı bölgeye şu çapta bir okul yapacaksın..”
Müteahhit de biliyor..
İhaleye girip, kazanamayan da biliyor..
Ne var bunda?
O bölgeye yüzlerce iş makinasını götüren, elemanını götüren şirket, ihale konusu işi yaparken, arada bir de.. Aynı bölgedeki bir okulu, aynı çalışanlarına yaptırsa..
Günah mı olur yani..
•
Şu olsa.. Eleştirilere hak veririm.
Yeraltından bir maden çıkarılır..
Onun sayesinde, böyle har vurup, harman savururlar..
“Bir gün bu bitecek”’ dersiniz.
Maden falan bulduğumuz yok.
Devlet işini iyi yapıyor.
Niye gocunuyorsunuz?