Medya

Akit: 1 saatte 15 erkekle flört edenler, 9'u 5 geçe ile övünüyorlar!

"Baktım, Akit TV’ye gelen davetiyede, duruşma saati 09.00"

29 Kasım 2016 15:32

Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, Akit TV'ye "Zulüm 1938'de son buldu" haberinden dolayı açılan dava ile ilgili olarak "Eğer mahkeme, önyargılı hareket etmezse, önceki yıllarda benzer dosyalarda verilen kararlarda da belirtildiği üzere, Atatürk’e hakaret suçunda, şu kişinin, bu kurumun bir menfaati bulunmadığı için, daha önemlisi, kendilerini ilgilendiren bir durum olmadığı için, müdahillik taleplerini reddedecek" iddiasını ileri sürdü. Karahasanoğlu, adını anmadan Posta muhabiri Işıl Cinmen'in "Her biri 4'er dakika olmak üzere 15 kişiyle flört ettim" ifadesini hatırlatarak "'Akit bizim, bir saatte 15 erkekle flört eden utanmaz muhabirimizi deşifre etti. Biz de onlara bir gol atalım' düşüncesi ile, Atatürk’e hakaret ile ilgili açılmış ceza davasını, manşete taşıyor. Başlık şöyle: 'Mahkemeden Ata’ya hakarete duruşma saati: 9’u 5 geçe gelin' Baktım, Akit TV’ye gelen davetiyede, duruşma saati 09.00" görüşünü savundu.

Ali Karahasanoğlu'nun "1 saatte 15 erkekle flört edenler, 9'u 5 geçe ile övünüyorlar" başlığıyla yayımlanan (29 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanı’na yönelik hakaretleri “özgürlük” olarak yorumlayıp, “siyasiler eleştirilere katlanmalı” tezini savunan İstanbul Barosu..

Antalya Barosu..

Saymama gerek yok.

Ne kadar ulusalcı baro varsa..

Hepsi sıraya girmiş..

Akit TV için Atatürk’e hakaretten suç duyurusunda bulunmuşlar..

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin şubeleri de, onları izliyor.

Bir de serbest takılan 300-400 civarında müştekisi var, Atatürk’e hakaret dosyasının..

Sivil vatandaşlar için bir şey deme imkanım yok.

Ama, içinde onlarca hukukçu barındıran Atatürkçü Düşünce Derneği..

Ve özellikle de barolar..

Kendilerine direkt bir hakaret olmadığı halde..

Savcılığın re’sen bir soruşturma açtığını da bildikleri halde..

Sırf “Adımız, Atatürk’e yönelik eleştirilere açılan ceza davasında müşteki olarak geçsin” mantığı ile şikayetçi olmuşlar..

Eğer mahkeme, önyargılı hareket etmezse..

Önceki yıllarda benzer dosyalarda verilen kararlarda da belirtildiği üzere..

Atatürk’e hakaret suçunda, şu kişinin, bu kurumun bir menfaati bulunmadığı için.. Daha önemlisi, kendilerini ilgilendiren bir durum olmadığı için, müdahillik taleplerini reddedecek..

Ve biz de..

Binlerce avukatı barındıran baroların..

Hukuk bilmezliklerini seyredip, “Atatürk sizlerin bu hukuk bilmezliğinizi görse idi, sizden utanırdı” diyeceğiz..

Bakın müşteki olanlara..

Hemen hepsi..

Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaretleri destekleyen tipler, kurumlar..

Hakareti de bir kenara bırakın..

En adice küfürler için bile, “sert eleştiri” maskesi ile söylem geliştirenler..

“Düşünce açıklaması için, bu kadar ceza davası olur mu? Nerde basın özgürlüğü? Nerde hürriyet?” diyenler..

Bunu diyorlar.. 

Sonra, Atatürk’e yönelik küçücük bir eleştiri için.

Bir tanesi, iki tanesi değil.

Onlarcası ayaklanıp, Tayyip Erdoğan’da istedikleri özgürlüğü unutup, “Cezalandırın. Susturun. Mahkum edin. Hapse tıkın” diyorlar..

Biz hapse gireriz de..

Bizim hapse girmemize sebep olan kararı örnek gösterip, Tayyip Erdoğan’a yapılacak hakaretler için de cezalar kesilmeye başlanırsa, onlar ne yapacaklar, gerçekten merak ediyorum..

Can Dündar gibi Almanya’ya mı kaçarlar?

FETÖ’cüler gibi, ABD’ye mi?

Biz buradayız..

Haksız yere ceza da verseniz, buradayız..

İşinize gelince özgürlük, işinize gelince “atın içeri” yüzsüzlüğünde de bulunsanız,  biz buradayız..

Posta gazetesindeki ahlaksızlığı deşifre ettik ya..

Hemen anında, aynı grubun Hürriyet’inin internet sitesinden cevabı verdiler..

Yok canım, onlarda direkt cevap verme cesareti yoktur..

Her işleri, dolaylıdır..

Biz Posta’ya direkt eleştirimizi yönelttik.

Onlar Hürriyet’in internet sitesinden, iki ay önce sosyal medya hesaplarında dillendirilen bir şaklabanlığı haber diye sundular..

Onlarca baro..

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin onlarca şubesi..

Onlarca ulusalcı ismin şikayetçi olduğu bir ceza davasının, kendileri için utanç olacağının bilincine varamamışlar ki..

“Mahkeme, Akit TV’yi, 9’u 5 geçe duruşmaya çağırdı” diye, sözüm ona haber yaptırıyorlar..

Hürriyet de, “Akit bizim, bir saatte 15 erkekle flört eden utanmaz muhabirimizi deşifre etti. Biz de onlara bir gol atalım” düşüncesi ile, Atatürk’e hakaret ile ilgili açılmış ceza davasını, manşete taşıyor.

Başlık şöyle: “Mahkemeden Ata’ya hakarete duruşma saati: 9’u 5 geçe gelin”

Baktım, Akit TV’ye gelen davetiyede, duruşma saati 09.00.

Araştırdım.. Dosyaya bir parmak atılmış olmalı ki..

Ucuz yollardan mesaj çıkartmak isteyen birileri, dosyaya müdahil olmuş ki..

Akit TV’ye gelen davetiyede 09.00 olarak yazılı olan duruşma saati, UYAP dosya bilgisi bölümüne “9’u 5 geçe” olarak yazılmış.

Acaba gerçekte duruşma saati 9’u 5 geçe mi..

Yoksa 9 mu?

Bizim için hiç önemi yok..

35 yıllık hukukçuyum..

Bugüne kadar hiçbir duruşmaya saatinde girdiğimi hatırlamıyorum..

Duruşma saati 09.00 da olsa.. 9’u 5 geçe de olsa..

09.30’dan önce o duruşma başlamaz..

Ama avukatlara, vatandaşlara bu çile çektirilirken..

Kılını kıpırdatmayan barolar..

Üyelerinin haklarını korumak için, “Sabah 09.00 duruşmasına, 09.30’da giriyoruz. 09.30 duruşmasına, 10.30’da giriyoruz.. Bu işe bir çözüm bulunsun” diyemeyen barolar..

“Bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Saat 9’a 10 tane duruşma veriyorsunuz. Aynı dakikada 10 duruşma birden yapılır mı? Siz resmen 10 dosyanın avukatını, aynı anda adliyeye getirtip bekletmekten zevk alıyor olmalısınız” diyemeyen barolar..

Türkiye’nin genelinde bu rezaletin her gün tekrarlandığını bilen barolar..

Bu saçmalığın sona ermesi için hiçbir girişimde bulunmazlarken..

Kalkmışlar, Akit TV’nin cezalandırılması için suç duyurusu yapıyorlar..

Tarihe, “özgürlük düşmanı barolar” olarak geçiyorlar..

Varsayalım, her gün yapılan binlerce duruşmanın hiçbirisi belirlenen saatinde yapılamadığı halde, bu duruşmayı tam saatinde başlattılar..

Ne olacak, başınız göğe mi erecek?

Çocuklarınıza, torunlarınıza, şunu mu anlatacaksınız: “Biz her gün, dönemin cumhurbaşkanına küfür ederdik. Bize dava açılınca da, ‘nerde hürriyet’ diye ciyaklardık.. Ama o dönemlerde, Akit diye bir gazete. Akit TV diye bir televizyon vardı. Bizim her yanlışımızı, yüzümüze vururdu.. Kıl olurduk, bu medya organına.. Atatürk’e bir eleştiri yönelttiler.. Biz de dava açtırdık.. Davanın duruşmasını da, Atatürk’ün ölüm saatine aldırdık.. Bizimle gurur duymalısınız!”

Çocuklarınız, torunlarınız da..

“Yaşa, varol baba.. Yaşa dede.. Siz ne büyük adamlarmışsınız.. Sizlerle gurur duyuyoruz..” mu diyecekler?

Onların beklentileri böyle olsa da..

Ben yeni nesilden ümitliyim.. Eminim yeni nesil, babalarına soracaktır: “Duruşma saati tutmuş da, duruşma günü niye 22 Şubat? Yoksa atamız 22 Şubat’ta mı öldü?”

Buna ne cevap verir acaba, 9’u 5 geçe totemine tapanlar?