Ankara'da Akıncı Askeri Üssü ile ilgili 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin komuta merkezi olduğu gerekçesiyle açılan davada ikinci toplu celselerin sonuna gelindi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Cuma günü gerçekleşecek duruşmada ara kararını açıklaması bekleniyor.
Darbe girişimi davaları için özel olarak inşa edilen Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki duruşma salonunda görülen davada toplam 486 sanık yargılanıyor.
Uzunluğu 4 bin sayfayı aşan iddianamede, sanıklar hakkında "Anayasayı ihlal, Cumhurbaşkanına suikast, yasama organını ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütü yönetmek, askeri komutanlıkların gaspı, kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, mala zarar verme, kamu malına zarar verme, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, ibadethanelere zarar verme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" gibi çok sayıda suçlama bulunuyor.
Recep ve Güldali Biçinci, davanın her celsesini yakından takip ediyor.
Darbe girişiminden önce Kazan olarak bilinen, o geceki çatışmalarda 92 kişinin yaralanması, 9 kişinin ise hayatını kaybetmesinin ardından adı Kahramankazan olarak değiştirilen ilçeden her gün kalkan servislerle mahkeme salonunun yolunu tutuyorlar.
Recep Biçinci, "Bu, oğlumuz Lokman Biçinci'ye karşı bir vazifemizdir." diyor.
Lokman Biçinci, 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü önündeki çatışmalarda vurularak hayatını kaybetmişti. Daha 25 yaşındaydı.
Anne Güldali, "Çok özlüyorum oğlumu," diye anlatıyor: "Ben askerden yeni geldin daha dedim. Gitmesen, ama sen bilirsin dedim. Kuzumu çok özledim."
Baba Recep söze giriyor: "Memleket elden gidiyor baba dedi. Gitmem lazım dedi. Git o zaman dedim ben de. Bir daha da yüzünü görmedik. Lokman Biçinci'yi çok özlüyoruz. Ama geri gelmeyecek. Vatan için, millet için, bayrak için. Dört oğlum daha var, dördü de vatana feda olsun."
Akıncı Üssü önündeki çatışmalarda yaralanan Sinan Coşkun da duruşmaları yakından izliyor.
15 Temmuz gecesi Coşkun'un sağ ve sol kalçasına üç kurşun isabet etmiş. Gazi Hastanesi'nde 23 gün yatmış, sekiz kez ameliyat olmuş, bir yıl bağırsağı dışarıda yaşamış. Şimdi dokuzuncu ameliyatına hazırlandığını söylüyor:
"Orası sanki bir mahşer günüydü. O kalabalığa öyle bir ateş açtılar ki insanlar çığlık çığlığa bağırıyorlardı. Kimisi kolum, kimisi bacağım diye bağırıyordu. Ama söz konusu vatansa bugün olsa yine çıkarız."
Duruşmalarda zaman zaman gerginlik yaşandığını söyleyen Sinan Coşkun, "Oradaki hainler suçlarını kesinlikle kabul etmiyorlar. Ben bu hainlerin en kısa zamanda en ağır cezayla yargılanmasını istiyorum. Türk adaletinden bunu bekliyoruz" diyor.
Sincan Cezaevi'nin önünde çevre belediyelerin kurduğu çadırlar hemen göze çarpıyor.
Darbe gecesinde yaralananlar ile ölenlerin aileleri ve müştekiler, davayı izlemek için buraya geldiklerinde çorba içebiliyor, sandviç yiyebiliyor, çay-kahve ikramlarından ücretsiz yararlanabiliyorlar.
Ancak sanık aileleri için benzeri bir durum söz konusu değil. Sanık avukatları, ailelerin 'güvenlik gerekçesiyle' duruşma salonuna girmelerinin dahi engellendiğini söylüyor.
Sanık avukatlarından Turgay Özcan, Akıncı Üssü davasında soruşturmanın çok iyi yapılmadığını, bu yargılama sonucunda beraat etmesi gereken çok sayıda kişi olduğunu ifade ediyor.
Özcan, "Benim müvekkillerim mağdur olduklarını düşünüyorlar. Aileleri de mağdur olduklarını düşünüyor. Onlara en ağır gelen ise hain olarak yargılanmak. FETÖ'cü gibi hiçbir zaman kabul edilemeyecek ve sonuçta Atatürk ilke ve inkılaplarının dışında hareket eden bir kişinin ismiyle anılmak onlara zul geliyor. Çok ağır geliyor," diye konuşuyor.
Avukat Turgay Özcan sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Suçluyu suçsuzu yargı en sonunda ayıracaktır. Çünkü net olarak hiçbir olaya karışmayan, hiçbir olayın içinde olmayan, yalnızca hiçbir haberi olmadan Akıncı Üssü'ne giden ya da oraya götürülen askerler var. Asker nereye götürüldüğünü bilmez. Orada niye bulunduklarını bilmeyen çok insan var."
Bu haber için görüşmek amacıyla bir düzineyi aşkın sanık ailesiyle temasta bulunuyoruz.
Bize olumlu yanıt veren tek aileyle konuşmak için Ankara'dan yüzlerce kilometre uzaklıktaki bir kasabaya gidiyoruz.
Görüştüğümüz kişi sanık subaylardan birinin kuzeni. Ancak güvenlik gerekçesiyle ve üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan kuzeninin dava sürecini olumsuz etkileyebilir endişesiyle ismini gizli tutmamızı rica ediyor.
"Kesinlikle kuzenimin suçsuz olduğuna inanıyorum," diyen bu sanık yakını da soruşturmanın iyi yürütülmediği kanaatinde:
"Belki 10 bin-20 bin kişi vardır. Bunların içinde suçlular da vardır ama suçsuzlar da var. Biz darbeyi kesinlikle tasvip etmiyoruz. Ama bu sürecin ince elenip sık dokunması lazımdı. Biraz daha hassasiyet gösterilerek kesin delillerle yargılama yapılsın istiyoruz biz. Ama şu aşamada bunu göremiyoruz. Kurunun yanında yaş da yanıyor diyebilirim yani."
Kuzeninin gözaltı süresince hakarete, ters kelepçe, yemekten mahrum bırakılma gibi uygulamalara maruz bırakıldığını söyleyen sanık yakını, cezaevindeki koşulların nispeten daha iyi olduğunu ancak sanıklar üzerindeki psikolojik baskının sürdüğünü belirtiyor.
Sanık yakını şöyle konuşuyor:
"FETÖ'yle ne kuzenimin, ne ailesinin ne de ikinci, üçüncü derece hiçbir akrabasının uzaktan yakından hiçbir bağlantısı yok. Buna adım kadar eminim. Ama şu aşamada ben adalete güvenemiyorum. Adaletin geç tecelli edeceğini görüyorum. Belki bu yıllar da sürebilir. Çünkü bu davaların siyasi olduğunu biliyoruz."
Akıncı Üssü davasında, iddianamedeki 486 sanıktan 461'i Sincan Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Davadaki 18 kişi hakkında tutuksuz yargılama kararı var. Yedi sanık ise firari oldukları için haklarında yakalama kararı bulunuyor.
Davanın bir numaralı sanığı ABD'nin Pennsylvania eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen.
15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü civarında yakalanan, arsa satın almak için orada bulunduğunu söylemesinin ardından serbest bırakılan ve halen hakkında yakalama kararı bulunan Adil Öksüz, iddianamede iki numaralı sanık olarak yer buluyor.
Üç numaralı sanık "sivil imam" olarak tabir edilen Kemal Batmaz.
Darbe girişimi gecesi itibariyle orgeneral olan, ancak sonrasında rütbesi alınan eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şûra üyesi Akın Öztürk ise dava dosyasındaki en üst düzey rütbeli asker konumunda…
15 Temmuz 2016 gecesi, Akıncı Üssü'nün darbe girişiminin askeri komuta merkezi olduğu iddia ediliyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve üst düzey kuvvet komutanlar burada tutulmuştu.
Akıncı Üssü'nden kalkan savaş uçakları, TBMM başta olmak üzere çeşitli resmi binaları bombalamıştı.
İddianamede sanıklar hakkında şu suçlamalar yer alıyor:
Akıncı Üssü davasında şimdiye dek görülen 56 celsede yaklaşık 100 sanık dinlendi. Davanın, kapsamı nedeniyle yıllarca sürebileceği belirtiliyor.