Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Akıncı Üssü'nde gözaltına alınan ve 'Yurtta Sulh Konseyi' davasının önemli sanığı olan Eski Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) üyesi orgeneral Akın Öztürk'ün yargılanma sürecinin bitmesini beklemeden birçok tutuklu subay gibi OHAL Komisyonu'na başvurduğunu belirtti. Zeyrek, Öztürk'ün OHAL Komisyonu'ndan rütbesini ve kılıcını geri istediğini öne sürdü.
Deniz Zeyrek'in "Komisyona başvurup kadrosunu, rütbesini geri istemiş!" başlığıyla yayımlanan (24 Ekim 2017) yazısı şöyle:
15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili ortaya çıkan yeni görüntüler, darbe günü komuta kademesinde bulunan komutanların da açıklamalarıyla katıldığı bir tartışma başlattı.
Görüntülerde en dikkat çeken isimler, bir önceki Hava Kuvvetleri Komutanı emekli orgeneral Abidin Ünal ile kendisinden bir önceki Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’tü.
Öztürk darbeden sonra ilk gözaltına alınan ve tutuklanan subaylar arasındaydı. Şu anda da Ankara’da görülmeye başlanan 221 sanıklı Yurtta Sulh Konseyi davasındaki asker sanıklar arasında birinci sırada yer alıyor. Öztürk ile görüldüğü fotoğrafı Hürriyet Yazarı Abdulkadir Selvi’ye anlatan emekli Orgeneral Abidin Ünal’ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Darbe olsaydı, Öztürk Cemal Gürsel olacaktı” dediği, daha önce de haberlere yansımıştı.
27 Temmuz'da 2016'da ihraç edilmişti
Biliyorsunuz, darbe girişiminden sonra, normal şartlar altında 1 Ağustos 2016 günü yapılması planlanan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı, erkene alınmış, 27 Temmuz 2016 günü gerçekleşmişti. YAŞ toplantısından bir gün önce de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar’ın katılımıyla 5 buçuk saatlik bir toplantı yapmıştı. Toplantı sonrasında da kapsamlı bir Kanun Hükmünde Kararname yayınlanarak, darbeye karışan 149 general ve amiral, 1099 subay ve 436 astsubay ordudan ihraç edilmişti.
Akın Öztürk de ihraç edilen subayların listesinde ilk sırada yer almıştı.
Kılıcını geri istiyor
Yurtta Sulh Konseyi davasının da en önemli sanığı olan Öztürk, duruşmalarda darbe girişiminin bir “üst akıl” tarafından gerçekleştirildiğini iddia edip, kendisinin darbeci olmadığını savunmuştu. Öztürk, kendisini savunurken de Akar’ın 16 Temmuz günü kendisini Başbakanlığa çağırdığını ileri sürmüştü.
Öztürk, duruşmadaki ifadesinde şöyle demişti:
"Ben 1960 darbesini, 1971 muhtırasını, 1980 darbesini, 28 Şubat olaylarını yaşamış, milletin üzerindeki olumsuz etkilerini gören bir asker olarak, bu darbe girişimini haklı görecek veya destekleyecek bir kişiliğe, yapıya sahip değilim. Bu yaftayı üzerime çiviyle çaksalar da tutturamazlar."
Ortaya çıkan fotoğraflarla başlayan tartışmanın ardından Akın Öztürk’ün o geceki konumunu ve ilişkilerini araştırırken, dün ilginç bir detayla karşılaştım.
Biliyorsunuz, KHK’larla ihraç edilen ve mağdur olduklarına inananların başvurması için bir Komisyon oluşturulmuştu. Kısaca OHAL Komisyonu olarak adlandırılan bu komisyona, 100 binden fazla kişi başvurmuştu.
Söz konusu başvurulardan biri de Akın Öztürk’e ait çıktı. Öztürk, Komisyon’a başvurarak, TSK’dan ihraç edilme kararına itiraz etmiş ve kadrosuyla birlikte rütbesini, kılıcını geri istemiş.
Başvurular Kasım'dan itibaren sonuçlanıyor
Akın Öztürk gibi birçok darbeci subay da haklarındaki yargılamaların sonuçlanmasını beklemeden OHAL Komisyonu’na başvurmuş.
100 binden fazla başvuru alan ve işlerin hızlanmasını sağlayan yazılım ve barkod sistemiyle, somut kriterlerle sistematik bir şekilde çalışan Komisyonun, önündeki başvuruları Kasım ayından itibaren sonuçlandırılması bekleniyor. Komisyon’dan olumlu sonuç alan kamu görevlileri görevlerine iade edilebilecek. Olumsuz sonuçlar ise yargıya taşınabilecek.
Bu arada Avrupa Konseyi’nden bir heyetin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önündeki bazı dosyalar görüşülmeden önce Ankara’ya gelip OHAL Komisyonu’nda incelemeler yaptığını da öğrendim. Komisyonun arşivi dahi Avrupa Konseyi heyetine açılmış ve bu ziyaretin ardından AİHM, OHAL Komisyonu’nu bir iç yargı yolu olarak ilan edip başvuruları buraya yönlendirmiş.