Gündem
BBC Türkçe

Akın Öztürk: Hulusi Akar'ın talebiyle sabaha kadar darbecileri ikna etmeye çalıştım

Aralarında 'Yurtta Sulh Konseyi' üyesi olduğu öne sürülen isimlerinin de bulunduğu, Genelkurmay Çatı Davası'nda ilk savunmayı eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk yaptı. Suçlamaları reddeden Öztürk, darbe gecesi sabaha kadar Akar'la birlikte olduğunu

29 Nisan 2018 20:30

15 Temmuz darbe girişiminin önde gelen isimlerinden biri olduğu öne sürülen eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve eski YAŞ (Yüksek Askeri Şura) üyesi Akın Öztürk, darbe girişiminde bulunan askerlerin Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemleriyle ilgili davanın ilk duruşmasında hâkim karşısına çıktı.

Aralarında 'Yurtta Sulh Konseyi' üyesi olduğu öne sürülen isimlerinin de bulunduğu 221 kişi hakkında davanın ilk duruşması Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirildi.

Duruşma salonuna jandarma nezaretinde, sanıklarla oluşturulan sıranın en önünde getirilen Öztürk, savunmasında hakkında suçlamaları reddetti ve 15 Temmuz gecesi, sabaha kadar darbecileri yaptıklarından vazgeçirmeye çalıştığını söyledi.

221 sanıklı 'Genelkurmay çatı davası' yoğun güvenlik önlemleriyle başladıAkıncı Üssü iddianamesi mahkemedeABD Büyükelçiliği: Öksüz'ü vize iptalini bildirmek için aradıkBaşsavcılık: 'Adil Öksüz, ABD Konsolosluğu'ndan arandı'

Anadolu Ajansı'nın haberine göre Akın Öztürk, '10 Temmuz ile 15 Temmuz arasında İzmir'd, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Özdere eğitim kampında kaldığını' söyledi.

15 Temmuz'da Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın Ankara'ya geleceği bilgisini alınca, Çolak'ın geldiği uçakla Ankara'ya geçmeye karar verdiğini, bu kararında eşinin rahatsızlığının da etkili olduğunu belirten Öztürk, 15 Temmuz öğle saatlerinde Ankara'ya gittiğini belirtti.

Öztürk, torunlarını görmek için Akıncı 4. Ana Jet Üssü lojmanlarında ikamet eden kızının evine geçtiğini, eşinin rahatsızlığı nedeniyle o geceyi orada geçirme kararı aldıklarını ve korumaları ile şoförünü Ankara'ya gönderdiğini anlattı.

Eski Hava Kuvvetleri Komutanı, "Darbeyle ilgim olsa, bilgim olsa eşim, kızım ve torunlarımı bu işe karıştırır mıyım? Ayrıca o gece bana lazım olmayacak mıydı aracım, korumam, şoförüm, bunları 50 kilometre öteye neden göndereyim?" diye konuştu.

Yaşananlardan ilk olarak koruma astsubayının kendisini aramasıyla haberdar olduğunu söyleyen Öztürk, evde olduğu sırada Orgeneral Abidin Ünal'ın kendisini arayarak, "Ağabey Ankara'da uçaklar uçuyormuş, havadaymış. Sen Ankara'dasın Üsse geçip bir bakar mısın? Bana bilgi verir misin?" dediğini belirtti.

Bunun üzerine Akıncı Üssü'nün Karargâh bölgesine gittiğini ve komutan odasına girdiğini anlatan Öztürk, burada Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın bulunduğunu söyledi:

"Komutan odasına girdiğinde misafir koltuğunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın oturduğunu gördüm. İçeride Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Ömer Faruk Harmancık ve Hakan Evrim vardı. Komutan bana Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Ömer Faruk Harmancık ve Hakan Evrim'i göstererek, 'Bunlar bu işi yaptılar. Bunlarla konuş, bunları ikna et' demesiyle konuya vakıf oldum.

"Abidin Paşa beni aradığı zaman ilk defa televizyonda 'Ankara üzerinden uçaklar uçuyor' yazısını gördüm. Akabinde Hulusi Akar bana 'Git şunlarla bir konuş, ikna et, bu iş burada bitirsinler, daha fazla uzatmasınlar.' dedi. Ben de bunun üzerine darbe yapanların yerinin 143. Filo olduğunu öğrendim. 143. Filo'ya gittim. Darbecileri engelleyebilmek, komutanın ifadeleriyle yaptıklarının yanlış olduğunu, bu işten vazgeçmeleri gerektiğini tekrarladım".

'Gittiği yerdeki personelin kendisini tanımaması ve davranışlarının uygun olmaması nedeniyle emir astsubayından, üs bölgesinden kendisine bir üniforma ayarlamasını istediğini' söyleyen Öztürk daha sonra yeniden Akar'ın yanına gittiğini ekledi:

"Daha sonra Hulusi Akar'ın yanına tekrar girdim, Komutana 'arkadaşların ikna olmadığını' söyledim. Sabah kadar 3-4 kez belki 5 defa üsse giderek, yaptıkları işten vazgeçirmeye çalıştım. Silahlı kişilerin tavırlarından dolayı çoğunlukla yatıştırıcı, yapıcı bir dille darbecileri ikna etmeye çalıştım. Gecenin ilerleyen saatlerinde onlar ikna olmaya başlayınca durumu komutana tekrar arz ettim."

Öztürk, Genelkurmay Başkanı Akar'ın Başbakan Binali Yıldırım ile telefonla görüştüğünü, ardından Mehmet Dişli ile helikopterle Başbakanlığa geçtiğini, kendisini de 'darbecileri iyice ikna etmesi için' üste bıraktığını iddia etti.

Bu sırada Mehmet Dişli'yi telefonla aradığını anlatan Öztürk, şöyle devam etti:

"Ben ona 'Hani beni buradan aldıracaktınız, helikopter gelmedi' dedim. Bana 'Komutana ilettim' dedi. Ancak beni almak için herhangi bir helikopter gelmeyince ben de orada bulunan helikopterle Başbakanlığa gitmek için bindim.

"Ancak havalanıp 4-5 metre yükseldikten sonra helikopterin vurulması sonucu, yaralandım, helikopter kalkamadı. Bu inişten sonra Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler'in Akıncı Üssü'nde rehin tutulduğunu öğrendim. Karargâha gidip, rehin tutulduğu odada elindeki ve ayağındaki bağları kestim ve kendisini kurtardım.

"Abidin Ünal'ı buldum ve birlikte diğer generalleri kurtarıp, diğerlerini askeri savcıya teslim edip Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na intikal ettim.

"Ben Karargâhta basın bildirisi hazırladıktan sonra Sayın Milli Savunma Bakanımız Fikri Işık ile görüşüp, yaşadıklarımı, akşamdan beri Sayın Genelkurmay Başkanı'nın yanında olduğumu arz ettim. Basında iddia edildiği gibi Mehmet Partigöç ile şahsen konuşmadım".

Akın Öztürk yaşananların Akar'a sorulabileceğini söyledi.

Bir sanık yakının, "Genelkurmay başkanı ile 7 saat geçirdiniz. Genelkurmay Başkanı'nın 'ben bu darbeyi canım pahasına da olsa önleyeceğim' şeklinde bir tavrı var mıydı? sorusunu Öztürk, "Hayır öyle bir tavrı yoktu, ancak çok üzgün ve tedirgin bir tavrı vardı" diye cevapladı.

Öztürk, bir başka avukatın, "Genelkurmay Başkanı'nın oradaki darbeci askerlere 'işgalci durumda oldukları yönünde bir ikazı oldu mu?" şeklindeki sorusuna ise "Hayır olmadı" cevabını verdi.

Davada, 200'ü tutuklu, 9'u tutuksuz, 12'si firari olan sanıkların arasında 1 orgeneral, 3 korgeneral, 4 tümgeneral, 16 tuğgeneral, 3 tuğamiral, 26 albay, 27 yarbay, 37 binbaşı, 21 yüzbaşı yargılanıyor. 12 sanık ise sivil.

Sanıklara yöneltilen suçlamalar içinde "anayasayı ihlal", "cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs", "silahlı terör örgütü yönetmek ve üyesi olmak", "Cumhurbaşkanına suikast", "250 vatandaşı öldürme", "2 bin 735 vatandaşı öldürmeye teşebbüs" ve "üst düzey komutan ve devlet yöneticilerinin hürriyetini sınırlama" gibi suçlar yer alıyor.

Davada sanıkların dinlenmesine devam edilecek.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir