Karar yazarı Akif Beki, isim vermeden medyada yer alan bazı haberleri eleştirdi. "Yok oylarına ihanet edilip edilmediğini sorgulamak seçmene, sadakatini ispat ise başta iktidar olmak üzere partilere düşermiş de... Yok normal demokrasilerde vatandaş amir, devlet memur rolünde olurmuş da" diyerek medyada yer bulan farklı haberlerden örnekler veren Beki, "Ne anlatsanız boş bu kafaya" dedi.
Akif Beki'nin, "Saadet Partisi de emperyalizmin bir oyunuymuş" başlığıyla (15 Mart 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
İsmi lazım değil, medyamızın güncelleme kaçkınlarından bir arkadaş son bombasını patlattı.
Ülkemiz üstüne oynanan büyük oyunu yine görmüş, ‘kimse kızmasın’ notuyla kapımızdaki tehlikeyi yazdı.
40 yıllık Milli Görüş partisi Saadet var ya, işte onun alet olduğu son gizli planı deşifre ediyor.
Erdoğan’ı devirip Türkiye’nin tarihi yürüyüşünü durdurmaya dönük bir operasyon çekiliyormuş. Önce ‘muhafazakar muhalefet’ kurulacak, sonra ‘muhafazakar müdahale’ başlayacakmış.
ABD ile Körfez emirlikleri, Suudiler, İsrail ve İngiliz ortak yapımıymış operasyon.
Yenilgiye doymayan Siyonist Haçlı İttifakı’nın İslam dünyası ve içimizdeki işbirlikçileriyle giriştikleri çılgın kumpaslardan biri, son komplosu yani.
Ne ara devşirdikleri meçhul olmakla birlikte kahrolası emperyalistler yeni bir ajan bulmuş kendilerine, o da ‘muhafazakar cephe’ymiş.
Nasılı bilinmiyor ama Saadet’i tabanı tepesiyle her nasılsa kafalamışlar, ‘uyuyan hücre’yi uyandırmışlar demek.
Oyunu bozmak, tezgaha gelmemek için ne yapılacağı belli. Paranoya kaşımanın bu kadarı demeyecek, öküzün altında buzağı mı aranır diye ‘la havle’ çekmeyecek, aklınıza mukayyet olmayı bırakacak, havlu atarak sağduyu ve mantıktan istifa edecek, muvazenesizliği çoğaltıp yaymaya gönüllü yazılacak ve komple tozutarak 40 yıllık Milli Görüş siyasetinin yerli ve milliliğinden bile şüphe edeceksiniz.
***
Yok normal demokrasilerde vatandaş amir, devlet memur rolünde olurmuş da...
Yok siyaset vatandaşa güvenilirlik notu vermez, vatandaştan güven notu almaya bakarmış da...
Yok oylarına ihanet edilip edilmediğini sorgulamak seçmene, sadakatini ispat ise başta iktidar olmak üzere partilere düşermiş de...
Yok vatandaşla milletin vatana millete bağlılığını tartışmak abesmiş, vatana millete bağlılığını göstermek asıl seçilmiş ve atanmışlardan yani sorumluluk üstlenenlerden beklenirmiş de...
Yok casus, ajan filan aranacaksa satma imkanı sınırlı muhalefet saflarından önce devlet görevi yüklenenlerin, yetki kullananların saflarına bir sızma olup olmadığına bakılmalıymış da...
Ne anlatsanız boş bu kafaya.
***
Ha babam seçmenin partiye sadakatini, ha babam vatandaşın devlete bağlılığını, ha babam milletin millete ihanet edip etmediğini tartışan bir zihniyet demansı bu.
Her nereden aldıysa, başkalarının vatan sevgisini denetleme, ölçme ve puanlama hakkını da, yetkisini de kendinde görüyor.
Kah kerameti kendinden menkul bir umumi vatanseverlik müfettişi olarak çıkıyor karşımıza.
Kah yerlilik ve milliliğin genel sicil amiri, kah fahri Ayetullah...
Kah vatanı vatan şairi Namık Kemal’in, kah bağımsızlığı istiklal şairi Mehmet Akif’in muhalif çizgisindeki ‘ihanet projeleri’nden kurtarıyor.
Hani vesvese şeytanına uysanız, AK Parti-MHP İttifakı’nı muhalefetten koruyarak savunmak adına antipatik gösteren bir ihanet mi var diye kuşkuya düşersiniz.
Tövbe tövbe, emperyalist şeytanlar zihinlerimizi istila ederek ele geçirmeyegörsün, neler üşüştürür akla.