Eski Başbakanlık Danışmanı ve Hürriyet yazarı Akif Beki, Kuzey Suriye'de Türkiye'ye rağmen bir oluşumun eli kulağında olduğunu savunarak "Reuters’in nitelemesiyle Kuzey Suriye’de Kandil güdümlü bir ‘PYD ordusu’ teşekkül ediyor... Yarısına ABD diğer yarısına da Rusya askeri eğitim veriyor ve taraflar durumu saklama gereği dahi duymuyor. Aynı anda ikisine de kara gücü olan bir yapı söz konusu" dedi.
Akif Beki'nin "TR Diplomacy’yi uyandırın, Kuzey Suriye PYD’ye gidiyor" başlığıyla yayımlanan (25 Mart 2017) yazısı şöyle:
Takdim etmiştim, TR Diplomacy adıyla bir Twitter hesabı var. Allah’ın her günü 5 dilde... PKK/PYD terör örgütüne Avrupa ülkelerinin verdiği desteği, açtığı kucağı, sunduğu sığınağı deşifre etmekten başını alamıyor.
O başı bir kaldırsa Suriye’de PKK/PYD’ye hangi desteklerin verildiğini, hangi kucakların açıldığını, hangi imkânların sunulduğunu da görecek. Ama kaldıramıyor...
Hâlâ Rus komutanları Halep’te YPG flamaları altında Nevruz kutlamamış, generalleri koluna YPG arması takmamış, Menbiç’ten sonra Afrin’de de Ruslar PYD’yi korumaya almamış gibi yapıyor.
PYD’nin Nevruz Bayramı’nı Twitter’dan kutlayan ABD komutanlığının, Rakka’ya havadan YPG armalı milisler indirdiği görüntüleri de yok sayıyor hâlâ.
Gizlemek için değildir
Varsa yoksa Avrupa...
Sözcülerinin ağzından bangır bangır duyuruyor Reuters, YPG sözde savaşçı sayısını 2017 ortasına kadar 100 bine çıkaracak diye.
Ruslar ve Amerikalılar, YPG’nin IŞİD’le savaşta gösterdiği güya yararlılıkları yere göğe sığdıramıyor.
Bizim TR Diplomacy, o tarafa dönüp bakmıyor bile.
Niyetlerini bilmeyen de kötüye yoracak, kasten görmezden geldiklerini, hatta dikkatleri Avrupa’ya çekerek kamuoyunu oyalamak istediklerini sanacak.
Değil halbuki...
Erdoğan önünü açtı
Halktan gizlenmek istense... Dışişleri Bakanlığı, Rus maslahatgüzarı çağırıp rahatsızlığımızı sonunda yüksek sesle bildirmezdi. Moskova’daki PYD ofisinin kapatılmasını beklediğimizi nihayet açıktan hatırlatmazdı.
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile Rusya’yı PYD’yle işbirliği yaparken görmenin bizi üzdüğünü söylemezdi.
Zaten ortaklıkları ayyuka çıktı; PYD’yi silah arkadaşı seçtiklerini duymayan, görmeyen kalmadı.
IŞİD’e karşı piyade hizmetini PYD’den almaya karar verdikleri, artık tartışma götürmez halde.
Her şeyin farkındadır ama
Bilmez olur mu TR Diplomacy, biliyordur bilmesine de...
Ya olayın önemini henüz tam olarak kavrayamadı... Almanya’daki Öcalan posterli gösteriyi, Rusların Halep’teki YPG flamalı güç gösterisinden, Amerikalıların Rakka’ya YPG armalarıyla girmesinden daha büyük hadise zannediyor...
Veya iktidarı kızdırmaktan korkuyor, Suriye’de olup bitene gözümüzü açmanın yasak olduğunu düşünüyor.
Birileri TR Diplomacy’ye söylesin, ikisinde de yanılıyor.
YPG ordulaşıyor, gözünü açıyor
Reuters’in nitelemesiyle Kuzey Suriye’de Kandil güdümlü bir ‘PYD ordusu’ teşekkül ediyor... Yarısına ABD diğer yarısına da Rusya askeri eğitim veriyor ve taraflar durumu saklama gereği dahi duymuyor... Aynı anda ikisine de kara gücü olan bir yapı söz konusu...
Yani atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere. Türkiye’ye rağmen bir oluşumun eli kulağında...
Ayrıca Dışişleri, alenen konuya el atmaya başladığına...
Ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğanda rahatsızlık izharından geri durmadığına göre...
İşaret fişeği atıldı.
Kuzey Suriye bahsine girmek serbesttir.
Gidişatı saklamak, gözden kaçırmak filan da zaten imkânsızdır.
Avrupa'yı bırak, Suriye'ye bak
TR Diplomacy’nin, geç olmadan bir tehdit sıralaması yapıp önceliği Avrupa’dan Suriye’ye kaydırmasında fayda görünüyor. Turpun büyüğü o heybede, fiili ve yakın tehlikeyi orası arz ediyor.
Kamuoyu uyanışa mı çağrılacak, tepkiye mi sevk edilecek... Yönlendirileceği doğru adres ortada.
Hükümeti sıkıştırmaktan, zorda bırakmaktan çekiniyorsa, o da başka bir yanılgı.
Bilakis...
Oluşacak kamuoyu baskısı, iktidarın elini ABD ve Rusya nezdinde güçlendirecek, ‘halkı tutamıyorum bak’ deme kozu verecektir.
Sarıkamış bozgunu zafer diye alkışlatıldı da ne oldu?
Son olarak, TR Diplomacy kardeşime şunu hatırlatmak isterim.
100 yıldır ağıt yakarız ama, halk Sarıkamış faciasından ancak yıllar sonra haberdar olmuştu.
On binlerce askerimizin donarak şehit düştüğü, binlercesinin tifüsten kırıldığı, ağır bozgun yediğimiz, hüsranla sonuçlandığı hep sansür edilmişti.
Sarıkamış bozgunu ile ilgili tek satır haber de fotoğraf da çıkmamıştı.
Hezimet saklanmış, ‘kesinkes yenilgiye uğratılmasa da Rusları geriletmenin başarıldığı’ söylenmiş, basında zafer havasına bile sokulmuştu.
Halk, korkunç gerçeği ancak 8 yıl sonra basılacak bir hatıra kitabından öğrenecekti.
Ama öğrenecekti.