Medya

Akif Beki: Ertuğrul Özkök'e bir sağduyu geldi ki, tutabilene aşk olsun!

"Hızını alamayıp beni iktidarı gaza getirmekle suçluyor"

18 Şubat 2017 14:13

Hürriyet yazarı ve eski Başbakanlık Danışmanı Akif Beki, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik'e yönelik olarak Putin toleransımızı daha da zorlamasın"  dediği için kendisine "Sen bari dolduruş ordusuna katılma. Şimdi bir gaz da sen verip, Rusya ile yeniden papaz ettirme bizi. Unutma düveli muazzama ile ilk savaşta bir Atatürk’ümüz vardı. Şimdi o da yok"  diyen köşe komşusu Ertuğrul Özkök için "Komşum Özkök’e bir sağduyu geldi, bir sağduyu geldi ki tutabilene aşkolsun" ifadesini kullandı.

Akif Beki'nin "Aman da tutmayın Özkök’ün sağduyusunu" başlığıyla yayımlanan (18 Şubat 2017) yazısı şöyle:

PYD’yi terör örgütü kabul etmedikleri için AB ile ABD’ye demediğimizi bırakmadık.

PKK’yı bile terör örgütü görmeyen Rusya’ya bir çift lafımız da mı olmasın? ‘Ayıp oluyor ama birader’ de mi demeyelim?

Sınırımızı geçen bir Rus uçağını istemeden düşürdük diye Putin ne dertler açtı başımıza, hepsini çektik.

Rus jetleri El Bab’da yanlışlıkla askerlerimizi vurdu, iki gün asık suratımızı da mı çekmesin, bir özür de mi dilemesin?

Hepi topu buydu söylediğim...

Ne dedim de darıldın komşu

Kolbaşının küheylanı gibi yine de şahlanalım, gününü gösterelim, kabadayılık taslayalım da hele bir Türkiye’nin gücü neymiş görsün Ruslar filana vardırmadım.

Kulaklarını değil ama az dikkatlerini çekelim... Had bildirmeyelim ama kendimizi de hiçe saydırmayalım... Karizmalarını çizmeyelim ama façamızı bozmalarına da müsaade etmeyelim... Boy ölçüşmeyelim ama Suriye’de kırmızı çizgilerimizi paspasa da çevirtmeyelim demekle kaldım.

Öyle ya; meydanı tümden boşaltırsak kim tepemize çıkmamazlık eder ki?

Yüz verdiler bari astar istemeyeyim diye duracak, ileri gittim diye mahcubiyet yaşayacak, trajik bir kazaya yol açtım diye karşımızda ezilip büzülecek süper güç nerede?

‘Rusya meydanı o kadar da boş bulmasın’a getirdim.

‘Papucun o kadar da ucuz olmadığını hissettirelim’e bağladım.

Çiğnemeyelim ama çiğnetmeyelim de... Ezmeye kalkışmayalım ama kendimizi ezdirtmeyelim de... Diklenmeden dik duralım dedim velhasıl.

Bir de ne göreyim, külahları değişmişiz

Sanki bunca senedir reelpolitik’ten şaşmayalım, düşman çoğaltmayalım, yedi düvele birden meydan okumayalım, hamaset şehvetine kapılmayalım, gücümüzün üstünde dış politika kovalamayalım, maceradan uzak duralım diyen ben değilmişim gibi...

“Merkel’e bastık kalayı, Obama’nın aldık tozunu, çektik ayar üstüne ayarı, ‘Ey ey’ nidalarıyla inlettik meydanları, sonuç ortada, bak ne geçti elimize” diyor komşum.

Sanki Putin’i yakasından tutup silkeleyelim, fırsat bu fırsat atalım kafayı da şu Rus ordusuyla bir savaşa girelim, şamar oğlanına çevirelim diye olmadık dolduruşlara getiriyormuşum gibi...

“Bağır çağır fırçalayarak, sabah akşam azarlayarak Rusya’yla da mı bozuşalım, bırak en azından Putin’le dost kalalım” diyor komşum.

Sanki Rusya’yla aramızı iyi tutalım, dost geçinelim diyen... Bu amaçla kurulmuş Türk-Rus Toplumsal Forumu Medya Komitesi’nin eşbaşkanlığını üstlenen ben değilmişim gibi...

“Doldur babam doldur, kaşıma bırak, vurdularsa kazayla vurdular, ne gidiyorsun üstüne” diye bana karşı hükümeti savunuyor, Rusları tutuyor güya.

O sıyrılıp üstümden arayı düzeltsin ben çırak çıkayım, ona Moskova’nın yolları ben uzaktan bakayım istiyor.

Yine açıkta kalan ben oldum

Komşum Özkök’e bir sağduyu geldi, bir sağduyu geldi ki tutabilene aşkolsun.

Hızını alamayıp beni iktidarı gaza getirmekle suçluyor.

Ankara’yı hem de referandum üzeri, ucuz popülizm dolmuşuna bindirmeye, rüzgâr yaptırmaya çalışıyormuşum... Ha bire gaz veriyor, her fırsatta kışkırtıyormuşum gibi gösteriyor beni.

Sanki bunca senedir dış politika üzerinden iç siyaset yapmayalım, sonra pahalıya patlıyor diye uyarmaktan dilinde tüy biten ben değilim.

Ortası yok mu komşu bunun; taşkın seller gibi coşup celallenmemenin alternatifi, muhatap ne yaparsa yapsın suspus alttan almak mıdır?

Eşit ilişki, eşitler arası bir diyalog kurulamaz mı Rusya’yla? Papaz olmadan da hakkımızı aramak, sesimizi yükseltmeden de hukukumuzu korumak mümkün olamaz mı?