Karar yazarı Akif Beki Suudi Arabistan Kabe'de video ve fotoğraf çekilmesinin yasaklanmasını değerlendirdi. Beki, "Çaktırarak umreye gitme modasının sonu geldi" dedi.
Beki'nin "Çaktırarak umreye gitme modasının sonu" başlığıyla (24 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Gösteri dünyasına kötü haber Suudi Dışişleri’nden geldi, Kabe’de video ve fotoğraf çekimi artık yasak.
Mekke’deki Mescid-i Haram’la sınırlı değil, Medine’deki Mescid-i Nebevi’yi de kapsıyor.
İbadet mekanlarının avluları da buna dahil ki, meraklı hayranlar için kapı önünde bir selfie pozu bile verilemeyecek.
Gerekçe; cemaatin rahatsız edilmemesi, maneviyatının bozulmaması ve ibadetlerin huşu içinde daha sağlıklı yapılabilmesi için kutsal mekanlardaki uhrevi havanın korunması.
Kısaca, ‘sadece Allah’a kulluk’ samimiyetinin yani ihlasın muhafazası için deyin.
İstismarın, dini dünyevi yararlara alet etmenin önüne geçmeyi de sağlayacak bir tedbir.
Bir nevi riya ya da gösteriş yasağı aynı zamanda ki...Hac ve umre ibadetlerinin şovu yapılamayacak bundan böyle.
İstanbul’da uçağa binmeden çekilmiş birkaç kare ihramlı artistlikle yetinilecek en fazla.
Özel albümü için hatıra biriktirenleri ayrı tutuyor ve temiz, riyasız niyetlerini tenzih ediyorum.
Ama işi tüccarlığa dökenler öyle abarttı ki tadı kaçmıştı, önü alınmazsa tamamen çığırından çıkacaktı.
‘Şöhretler umrede’ belgeselleri, Deniz Seki’yle final yapmış olacak bu durumda.
Yasaktan önceki son ‘kutsal topraklara davulla zurnayla yolculuk’ belgeseli olarak tarihteki yerini şimdiden aldı.
Darısı, çaktırarak namaz kılma modasının başına
Vaktiyle Ayşe Arman’dan ödünç almıştım ‘çaktırarak namaz kılma’ kavramını.
Murat Ülker’le yaptığı pazar söyleşisinde geçiyordu. 5 vakit çaktırmadan nasıl namaz kılabildiğini merak ediyordu.
Murat Bey ise “Çaktırarak da çaktırmadan da kılmıyorum, sadece namazımı kılıp geliyorum” diyordu.
Helin Avşar’ın namaza başladığını, magazinden takibe maruz kaldığımız günlerdi. Kim ehli namaz oldu, kim hâlâ beynamaz diye habersiz bırakılmadığımız günler.
Korkuyla, bir kehanette bulunmuştum o zaman.
Demiştim ki...
Sağlam ederi var; şöyle ihramlı mihramlı bir kare selfie, hangi göze girmek istiyorsanız ibadetinizi o göze sokmaya yetiyor da artıyor bile.
Devir epey değişti. Artık kimin bırak kıbleyi kestirmeyi, bırak üç kısa sure okuyabilmeyi, abdest almayı bile sökemeden namaza başladığını...Kimin takkesiyle seccadesini yanından ayırmadığını kovalıyor medya.
Ya da askere uğurlama şamatası gibi umreye uğurlama konvoylarıyla Ortaköy-Bebek sahilinde tura çıkmış şöhret haberlerini...
Açılmayan kapıları açan, ulaşılmayan yerlere ulaştıran gücü keşfedildi dindar görünmenin.
‘Salih amel’ dedikleri gösterişsiz ibadetin ecri öbür tarafa kalıyor. Ama göstere göstere yapmanın mükafatı bu dünyada.
Bir de toplumsal yozlaşmadan, bir de ahlaki aşınmadan, bir de çürümeden, kokuşmadan dert yanmaz mıyız?
Gerçi gece âlemi şöhretlerimizin namaz selfie’leri henüz çıkmadı. Fakat umre ziyareti fotoğrafları tüketilir tüketilmez sıra ona da gelecektir...
İşte o kehanetin gerçekleşmesine geldi sıra.
Diyanet, Kabe’de artık yapamadıklarını cuma vakti gözde camilerde yapmaya kalkışacaklara, bugünden tezi yok önlem almalı. Başlangıç için, bizde de fotoğraf ve video yasağı koymak hiç fena olmaz.