Medya

Akif Beki: Ankara, PYD'ye alışmaktansa Esad'a ısınmaya razı

"Bir sabah Esad’ı PYD’ye tercih ederken yakalamayalım mı kendimizi"

09 Mart 2017 11:09

Hürriyet yazarı Akif Beki, "Türkiye'nin Suriye'yi Esad'dan kurtarmak için yola çıktığını" ifade ederek "Ayrımsız tüm muhaliflerini destekliyor, hepsini bir araya toplamaya çalışıyordu. Fakat PYD’yi, PKK güdümünden çıkaramayıp yol ayrımına geldiğinde Suriye’de iki kötüden birini seçmeyi reddetmişti. Derken bir sabah Esad’ı PYD’ye tercih ederken yakalamayalım mı kendimizi! Menbiç’te PYD bayrağı dalgalanacağına, Esad bayrağı görmeyi memnuniyetle karşılamaya başlamayalım mı" dedi. 

Akif Beki'nin "Esad mı daha az kötü, PYD mi" başlığıyla yayımlanan (9 Mart 2017) yazısı şöyle:

Genelkurmay başkanlarının üçlü fotoğrafı, aramızdaki PYD çatlağını kapatan bir makyajdan ibaret.

Zaten Pentagon, ‘komutanların Antalya hatırası’ kabilinden paylaşıp geçiştirdi.

Bizim Genelkurmay da altına kısa bir not düştü. ABD ve Rusya komutanlarıyla zirvede, ‘Suriye’deki bütün terör örgütleriyle mücadelenin önemi’nin vurgulandığına dair bir ifade geçiriliyor satır arasında.

Oysa aynı gün Başbakan Yıldırım gerçeği ifşa etti; “Müttefiklerimizin terörle mücadelede PYD’yi ortak seçmeleri büyük bir talihsizliktir” dedi.

Fotoğraf partnerliğine fit miyiz?

Yani Hulusi Paşa’nın sağındaki müttefiki Gerasimov ile solundaki Dunford, seçimlerini çoktan yapmışlardı.

O fotoğraf için ayağımıza kadar gelmeleri avutmacadan, gönül almacadan başka bir şey değil şu haliyle.

PYD’yi terör örgütünden bile saymıyorlar ki ‘bütün terör örgütleriyle mücadele’ kapsamına alsınlar.

Onun yerine yanlarına ortak alıyorlar, bize tercih etme pahasına üstelik.

Menbiç testinde çakılan ittifak

Menbiç sınavını geçseydi büyük sükse yapabilirdi o fotoğraf. Üstüne çok anlamlar yüklenebilir, Türkiye’nin oynadığı tarihi rol üzerine pek çok nutuklar atılabilirdi.

Ama biri yanına Esad’ın ordusunu, öbürü de PYD’yi aldı ve Menbiç’te bize karşı birleştiler. 

Bizimle fotoğrafta girdikleri ittifak arazide dağıldı.

Öyle görünüyor ki Rakka’da da Ruslar Esad’ı, ABD’lilerse PYD’yi kollarına takıp IŞİD’in üstüne sürecek.

Bizi de idareten yoklayıp ‘buyurmaz mısınız’ diye aralarına katılmaya çağırıyorlar. Teklif var ısrar yok, öne şart sürülmesine gelmiyorlar.

Suriye için tasarladıkları gelecek planları, PYD’yle Esad’ı da Rakka’nın fethine yani IŞİD’le savaşın büyük zaferine ortak etmelerini gerektiriyor çünkü.

Biz oyalanırken onlar tercihlerini yaptı

Elleri rahat, senaryoları hazır. Bizi tavlamaya ne mecbur ne mahkûm hissediyorlar.

Önceliklerini belirlemiş, kendilerince iki kötü arasında temel tercihlerini yapmış durumdalar.

PYD’yi himayesine alan ABD, yeri geldiğinde ‘Esad mı, IŞİD mi’ sorusuyla da yüzleşmeyi ertelemedi.

Tereddütsüz Esad’ı seçti. Çünkü IŞİD’i daha tehlikeli ve daha düşman görüyordu.

Rusya deseniz; sırası geldiğinde hamiliğini yaptığı Esad’ı, IŞİD’e karşı PYD’yle anlaşmaya ikna etti. Çünkü IŞİD korkunçtu...

Neticede düşmanı teke indirdiler, o da ortak kötü bildikleri IŞİD.

Ankara PYD'ye alışmaktansa Esad'a ısınmaya razı

Türkiye ise Suriye’yi Esad’dan kurtarmak için çıkmıştı yola.

Ayrımsız tüm muhaliflerini destekliyor, hepsini bir araya toplamaya çalışıyordu.

Fakat PYD’yi, PKK güdümünden çıkaramayıp yol ayrımına geldiğinde... Suriye’de iki kötüden birini seçmeyi reddetmişti.

Derken bir sabah Esad’ı PYD’ye tercih ederken yakalamayalım mı kendimizi!

Menbiç’te PYD bayrağı dalgalanacağına, Esad bayrağı görmeyi memnuniyetle karşılamaya başlamayalım mı!

Esad'ın yanında PYD'yi PYD'nin yanında Esad'ı da dayatıyorlar

Ankara ‘PYD gitsin de yerine Esad gelirse gelsin, razıyız’ noktasına geldi...

‘Esad’ın egemenliğini koruması PYD’nin özerklik kurmasından iyidir’ anlayışına evrildi...

PYD’ye zırnık koparttırmaktansa Esad’ın toprak bütünlüğünü savunmayı üstlenecek kıvama erişti...

‘Esad gitsin de kim gelirse gelsin’den, ‘PYD olmasın da kim hâkim olursa olsun’ ayarına ulaştı...

Ama geç kaldı. ABD ve Rusya için artık geçerli tek denklem var sahada; o da PYD ve Esad giderse IŞİD’in geleceği.

Birini alana öbürünü de zoraki veriyorlar bu yüzden.

Vaktiyle tehditlerden tehdit beğenmediği için Türkiye şimdi en tehlikelisiyle karşı karşıya; korktuğu tehditlerin ikisi yani Esad’la PYD birden başa gelebilir.

Rakka fırsatı da kaçarsa haybeye Esad’ın toprak muhafızlığını yapmış bulabilir kendini.

Öngörüp tedbirli olamaz mıydı?

Dünkü yazının sonunda sormuştum bunu.

Cevabı, AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu’ndan cep telefonuma kısa mesaj olarak geldi.

Diyor ki “Hayır öngöremezdik, çünkü Türkiye Ortadoğu’da bir stratejiyle değil, yüzyıllık ‘Kürt korkularıyla’ hareket ediyor. Ve bu korkular, bizim elimizi kolumuzu bağlamaktan başka bir işe yaramıyor...”

Haksız mı?