-AKDAĞ: KİMSE 'JET PROFESÖR' OLAMAZ TBMM (A.A) - 06.04.2011 - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hiç kimsenin Türkiye'de ''jet profesör'' olamayacağını belirterek, bu tür ifadelerin hem Türk akademik camiası hem de böyle nitelendirilen kişilere büyük haksızlık olduğunu söyledi. ''Temel yasa'' olarak TBMM Genel Kurulunda görüşülen ve ''sağlık hizmetlerinin hızlandırılmasını'' amaçlayan tasarının birinci bölümü üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Akdağ, ''jet profesörler'' tanımlamasının haksızlık olduğunu ifade etti. Doçent olduktan sonra profesörlük için 5 yıl bekleme süresi gerektirdiğini anımsatan Akdağ, boş kadro olması durumunda 5 yıl içindeki yayınlarla kadroya başvurulduğunu dile getirdi. Dosyanın uygun olması durumunda profesörlük unvanı verildiğini kaydeden Akdağ, ''Dolayısıyla hiç kimse 'jet profesör' falan olamaz Türkiye'de. Bu ifadeler hem Türk akademik camiasına hem de bu arkadaşlarımıza haksızlıktır'' dedi. Akdağ, eğitime yeni başlayan tıp fakültelerinde benzeri uygulamaların olageldiğini, olması da gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Çünkü, bu tıp fakültelerine öğretim üyesi gerekiyor. Aksi takdirde bu tıp fakülteleri kurulamıyor. Yetişmiş, değerli öğretim üyelerini bu fakültelere öğretim üyesi yapmak Türkiye'nin geleceği açısından çok doğru bir harekettir. Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim hastaneleri ile üniversitelerin birlikte çalışma olanağı doğdu. Bu değerli arkadaşlarımız ilgili üniversitelerin kadrosundayken eğitim hastanelerinde hem eğitim verecekler hem de köklü bir eğitim hastanesi yeni kurulan tıp fakültesine destek vermiş olacak. Bu, Türkiye'nin geleceği açısından çok makul bir şeydir. Basın organlarının yaptığı gibi 'jet profesör' dediğimiz zaman sanki hiç layık olmayan bir insan profesör yapılmış gibi lanse ediliyor. Son derece yanlış bir tariftir. Kara çalmadır. Bu arkadaşlarımız adına kesinlikle reddediyorum. Yapılan yanlış bir iş değildir. Türkiye'nin geleceği için yararlı bir iştir.'' Akdağ, 2002 yılından bu yana uzman tabip sayısının 20 binden 30 bine, pratisyen tabip açısından 24 binden 30 bine, hemşire-ebe sayısının 86 binden 118 bine çıktığını kaydetti. Akdağ, 2002 yılında 11 bin olan şirket elemanı sayısının 118 bine çıktığını da bildirdi. Sağlık Bakanlığı personel sayısının artışıyla vatandaşa verilen hizmette ciddi bir artış olduğunu belirten Akdağ, şöyle devam etti: ''Kamu hizmetlerinin özel sektör eliyle gördürülmesi son derece çağdaş bir yöntemdir. Hizmet alımı yoluyla istihdam edilen çalışanların hukukunu en iyi şekilde korumak lazım. Sağlık Bakanlığında çalışanların maaşlarının banka kanalıyla ödenmesi, maaşların ayın il iki iş günü içinde ödenmesi, sigorta primlerinin kontrol edilmesi zorunludur. Yol ve yemek yardımı gibi sosyal yardımlar ödenmeye başlandı. Bütün bunlarla Türkiye'de 120 bin kişinin istihdamı sağlandı ve aynı zamanda bu insanlar insanımıza hizmet ediyorlar. Bu çalışanların çoğu asgari ücretle çalışmıyor. Daha yüksek ücret alıyorlar. Burada yanlış bir şey yok.'' Bakan Akdağ, şeker ölçüm çubukları sorununun SGK tarafından çözüldüğünü, ancak sahada hala bazı sorunlar olabildiğini söyledi. Vatandaşın fazla ücret talep edilen ölçüm cihazını satın almamasını isteyen Akdağ, piyasadaki ölçüm çubuklarının güvenilir olduğunu söyledi.