Sağlık

Akciğer kanserinden korunmanın yolu sigarayı bırakmaktan geçiyor

ANKARA, (DHA)- GÜVEN Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Prof

01 Kasım 2018 18:32

ANKARA, (DHA)- GÜVEN Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Bölümü\'nden Prof. Dr. İsmail Savaş, sigara tüketiminin tetiklediği kanser türlerinin başında akciğer kanserinin geldiğini söyleyerek, \"Akciğer kanserinden korunmanın yolu sigarayı bırakmaktan geçiyor\" dedi. Ailesinde akciğer kanseri olanların daha dikkatli olması gerektiğini belirten Prof. Savaş, kanserden korunmak için de yıllık kanser taramalarının da yapılması konusunda uyarılarda bulundu. 
2018 yılında dünyada 9.6 milyon kişinin hayatını kaybetme sebebinin kanser olacağı tahmin ediliyor. Bu hayat kayıplarının yüzde 22\'si sigara kullanımından kaynaklanıyor. Sigara tüketiminin tetiklediği kanser türlerinin başında akciğer kanseri geliyor. Yapılan araştırmalar, akciğer kanseri olanların yüzde 85\'inin sigara tükettiğini ortaya koyuyor. Bununla birlikte hiç sigara içmese bile pasif içiciliğe maruz kalarak akciğer kanserine yakalanan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor. Yapılacak küçük fakat etkili yaşam tarzı değişikleri, akciğer kanserinin görülme sıklığını azaltmada oldukça faydalı sonuçlar veriyor. Güven Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Bölümü\'nden Prof. Dr. İsmail Savaş, 1-30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında akciğer kanseri tanı, tedavi ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
\'EN ÖNEMLİ TETİKLEYİCİSİ SİGARA VE TÜTÜN KULLANIMI\'
Küresel çapta her altı ölümden birinin kanserden kaynaklandığını söyleyen Dr. Savaş, \"Kanserden ölümlerin yüzde 70\'i düşük ve orta gelirli ülkelerde görülmektedir. Erkeklerde akciğer kanseri görülme ve bu nedenle hayatını kaybetme sıklığı kadınlara oranla daha fazladır. Akciğer kanseri genellikle 55 yaş üzerinde görülmekle birlikte son yıllarda 30\'lu yaşlarındaki kişilerde de görülmeye başlamıştır. Akciğer kanserinin en önemli tetikleyicisi sigara ve tütün kullanımıdır. Yapılan araştırmalar, sigara tüketimi dışında bazı faktörlerin de akciğer kanseri gelişiminde etkisi olduğunu göstermektedir. Bunlar arasında; hava kirliliği, sulardaki arsenik, çeşitli iş dallarında kullanılan asbest maruziyeti olarak sıralanabilir. Son yıllarda taş ve toprakta bulunan uranyumun parçalanması sonucunda açığa çıkan radon gazının da akciğer kanserinde etken olabileceği ortaya konmuştur. Ev dışında önemi olmayan bu durum, ev içi radon miktarının artmasının kanıtlanmasıyla risk faktörü haline gelmiştir. Akciğer kanserinin ortaya çıkmasında çevresel faktörlerin yanı sıra genetik faktörler de etkili olmaktadır. Yakın akrabalarında akciğer kanseri hikayesi olanlarda akciğer kanseri gelişme riski daha fazladır. Genetik yatkınlığı olan kişiler sigara da tüketiyorsa bu risk daha da artmaktadır. Bu yıl yapılan yeni bir araştırma ise yakın akrabalarından birden fazla kişide kanser öyküsü olan kişilerin kansere yakalanma riskinin daha da yüksek olduğunu göstermektedir\" dedi.
\'ÖKSÜRÜK ŞEKLİNİZ DEĞİŞTİYSE DİKKAT\'
\"Genellikle belirti vermeden sinsi ilerleyen bir hastalık olan akciğer kanserini erken dönemde tespit etmek zor olabilmektedir\" vurgusu yapan Dr. Savaş, \"Akciğer kanserinin en sık görülen belirtileri; yeni ortaya çıkan öksürük veya öksürük şiddetindeki değişiklik, kanlı balgam, derin nefes alırken, gülerken, öksürürken ortaya çıkan göğüste ağrı, kilo kaybı, iştahsızlık, ses kısıklığı, halsizlik, yorgunluk olarak sıralanabilir. Bunlar haricinde düzelmeyen zatürre, bronşit gibi enfeksiyonlar, hırıltılı solunum sesi, kemik ağrıları, baş boyun bölgesinde şişlik, baş ağrısı, vücudun çeşitli bölgelerinde bezeye benzer şişliklerin oluşması da akciğer kanserine işaret ediyor olabilir. Bu şikayetlerden bir veya birkaçının var olması durumunda vakit kaybetmeden göğüs hastalıkları uzmanına başvurmak, hastalığın erken dönemde teşhis edilebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır\" diye konuştu.
\'YILLIK TARAMALAR ERKEN TEŞHİS AÇISINDAN OLDUKÇA ÖNEMLİ\'
Akciğer kanserinin tanısında ilk ve en önemli aşamanın bu hastalığı değerlendirmede tecrübeli bir hekimin hasta öyküsünü dinlemesi ve fiziki muayene yapması olduğunu söyleyen Dr. Savaş, şunları söyledi:
“Sonraki aşamada akciğer röntgen filmleri, kan tahlilleri, bilgisayarlı torakstomografisi, PET, Magnetik Rezonans görüntüleme yöntemlerine başvurulmaktadır. Ancak kesin tanı için mutlaka biyopsi yapmak yani tümörden örnek almak gerekmektedir. Tümör dokusu görünürde ve kolay ulaşılabilen bir yerdeyse oradan iğnelerle biyopsi alınmaktadır. Ancak akciğer kanseri tümörleri genellikle kolay ulaşılabilen yerlerde olmadıkları için Fiberoptik Bronkoskopi denilen bronş ve akciğer sistemini ışıklı bir cihazla inceleme yöntemine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yolla uzak yerlerdeki tümörlere ulaşılarak biyopsi alınabilmektedir. Bazı vakalarda tümörün neden olduğu lenf bezlerinden biyopsi alınarak, hem tanı hem de hastalığın tedavisine yönelik, kısaca EBUS denilen Endobronşiyal Ultrasonografikiğne biyopsilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bunların yanı sıra, bronşlarda ulaşılamayan ve \'daha periferde\' denilen tümörlerde Bilgisayarlı Tomografi eşliğinde biyopsi veya Bronşiyal yoldan bronkoskopla ulaşıp biyopsi alma yöntemleri de bulunmaktadır. Akciğer kanserinin erken teşhis edilebilmesi için özellikle ailesinde kanser hikayesi olan, sigara içen ve 50 yaş üzerindeki kişiler akciğer kanseri taramalarını ihmal etmemelidir. Akciğer kanseri açısından riskli grupta bulunan bireyler doktorlarının değerlendirmelerine göre çeşitli incelemeler yapılarak takipte tutulmalıdır. Oldukça sessiz ilerleyen akciğer kanserinin erken teşhisi ancak bu şartlar altında mümkündür.\"
\'GÜNCEL TEDAVİLERDEN BAŞARILI SONUÇLAR ELDE EDİLİYOR\'
Son yıllarda akciğer kanserinin görülme sıklığının artmasına ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak, tedavi yöntemlerinin de geliştiğini kaydeden Dr. Savaş, şöyle konuştu:
\"Özellikle cerrahi yöntemlerdeki gelişmeler, hastalığın daha erken dönemde ortadan kaldırılmasına fayda sağlamaktadır. Hastalığın tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemlerden çok başarılı sonuçlar elde edilse de her hasta ameliyat için uygun değildir. Örneğin; ileri yaştaki ve kalp ya da solunum yetmezliği gibi başka hastalıkları olan bireyler için ameliyat uygun bir tedavi seçeneği olmayabilir. Böyle hastalarda ilaç tedavisi ve radyoterapi yani ışın tedavisi uygulanması daha doğru bir seçenek olabilmektedir. Günümüzde hem ilaç hem de ışın tedavilerinde çok önemli gelişmeler meydana gelmiştir ve son teknoloji cihazlar kullanılmaktadır. Akciğer kanserinin tedavisinde ayrıca tümörün biyolojisinin daha iyi anlaşılmasıyla hedefe yönelik tedavi denilen ve direkt tümörü hedefleyen ilaç tedavileri de oldukça başarılı sonuçlar sağlamaktadır. Bunun yanı sıra cerrahi yapılamayan bazı vakalara uygulanan sterotaktikradyoterapi de erken dönemdeki akciğer kanseri tedavisinde başarılı sonuçlar vermektedir. Bahsedilen bu tedavilerin ayrı ya da bir arada uygulanmasına hastayı takip eden hekim karar vermektedir.\"
\'YILLIK AKCİĞER KANSERİ TARAMALARINI İHMAL ETMEYİN\'
\"Akciğer kanserinin yapılacak yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde önlenebilen bir hastalık olduğu unutulmamalıdır\" diyen Dr. Savaş, akciğer kanserinden korunmak isteyenlerin dikkat etmesi gerekenler şu şekilde sıraladı:
\"Akciğer kanserinin en önemli olan sigaradan uzak durulmalı, sigara içilen ortamlarda bulunulmamalıdır.  İdeal kiloyu korumak amacıyla sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları edinilmelidir. Hareketsiz yaşam tarzından kaçınılmalı, düzenli egzersiz yapılmalıdır. Özellikle ailesinde akciğer kanseri hikayesi olanlar, yıllık akciğer kanseri taramalarını ihmal etmemelidir. Ülkemizde çok iyi hazırlanmış, tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine ve kontrolüne dair bir kanun vardır. Bu kanunun uygulanması toplumsal farkındalık ve bilgilendirme ile mümkündür. Başta gençler olmak üzere tüm toplum bu konuda bilgilendirilmelidir.\"

FOTOĞRAFLI

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir