Gündem

AKP'li İbrahim Halil Yıldız’dan "Şenyaşar Ailesi cinayeti" açıklaması: Bir şey olmuşsa, olmuştur, “Olmadı” diyemem, kim yaptı bilemem

05 Kasım 2022 14:50

Ailesi, Suruç’ta 2018’de genel seçimden önce Şenyaşar ailesinden bir kişiyi çarşıda, ikisini de hastanede öldürmekle suçlanan AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, olayın yaşandığı güne ilişkin bazı iddialar için, “Şahitler varsa, bir şey olmuşsa, olmuştur. 'Olmadı' diyemem” dedi.

AKP’li yıldız, hastaneni basılmasıyla ilgili olarak, “Akrabalarım demeyelim. Orada vatandaşlar bunu yapmıştır. Sırf akrabam değil ki. Bütün Suruç geldi. Belki Esvet’ten nefret eden, çocuğunu dağa götürdüğü bir adam geldi, yaptı, ne bileyim! Suruç’taki çocukların yüzde 70’i Esvet’in evinden gitti kamplara. Belki o çocuklardan birisinin babası yaptı” iddiasında bulundu.

Yargılamanın HDP’nin baskı altında olduğunu ileri süren AKP’li Yıldız, “Mahkeme örgütün baskısı altında. Bir kamuoyu oluşturulmuş aileye karşı. Ailemden 19 kişiye dava açılmış. Olayın içinde olan yok. Ağabeyim de akrabalarım da, hepsi öyle” dedi.

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, bugünkü yazısında AKP’li İbrahim Halil Yıldız ile gerçekleştirdiği görüşmeyi aktardı. O dönemin Suruç Emniyet Müdürü Hüseyin Özen başta olmak üzere tanık ifadelerinde, saldırganların ailesinden olduğunu söylemesine, 19 akrabasının tutuklanmasına rağmen Yıldız’ın failleri belirsizleştirerek, “Arbede yaşanıyor. Oradaki vatandaşlar partili mi, partisiz mi, eş mi, dost mu; bilmiyorum” dediğini aktaran Saymaz, şu görüşünü aktardı:

“Bir noktaya kadar Yıldız’ın tutuklu ağabeyini ve akrabalarını savunmasını anlayabiliyorum. Bu durumda susması, hiç konuşmaması daha yeğdi. Ne var ki Yıldız, suçluları masum gösterirken, kurbanları suçladı. Doktorların linç edildiği yönündeki ifadelerine rağmen Esvet Şenyaşar’ı, çocuklarını dağa çıkardığı için ona öfkelenen bir babanın öldürmüş olabileceğini ileri sürdü. Yazık, çok yazık.”

AKP’li Yıldız’ın açıklamaları şöyle:

O gün Suruç’ta neler yaşandı?

-24 Haziran'dan önce HDP’li köyler bile ‘AK Parti’ye oyumuzu vereceğiz’ diyordu. Bu, HDP’yi rahatsız etti. Ayrıca 2017’de Meclis'te HDP’lilerle kavga ettik. Pervin Buldan, Suruç’a geldi. “İbrahim Halil Yıldız’dan hesap soracağız” dedi. Sonra olay başımıza geliyor. O gün bayram arefesiydi. Herkesle bayramlaşıyordum. Bu dükkâna geldiğimde…

Tanıyor musunuz Şenyaşarları?

-Hayır, tanımıyorum. Tanısam belki dükkâna girmezdim. Zaten kapıdakiler beni çok hoş karşılamadı. “Bayramınız mübarek olsun” dedim. Hakaret ettiler.

Ne dediler?

-“AK Parti’nin elinden nereye gidelim” dedi. “Memleketi pislik götürüyor” dedi. Hoş olmayan şeyler… Kavga için bahane arıyorlardı. Ben çıktıktan sonra kavga olmuş. Aklıma gelmiyor, silah sıkacaklar. Dükkânda ağabeyim öldü, bizden 7-8 kişi yaralandı. Mehmet (Mehmet Şah Yıldız) ağabeyim vurulunca Enver ağabeyim Celal’i (Şenyaşar) vuruyor.

Sonra?

-Hastaneye gittim. Ağabeyim ölmüş. Oturdum, ağladım. Duyan akın ediyor. 10 dakikada hastanenin içerisi yürünmez hal alıyor. Dediler ki “Yaralıları Şanlıurfa’ya götürüyoruz.” Beni zırhlı arabaya bindirdiler, Urfa’ya gittik. Benden sonra vali gelmiş, (Ahmet Eşref) Fakıbaba gelmiş; ana bana günü.

Karşı taraftan da Esvet Şenyaşar ve hanımı geliyor. Emine’nin eteğinin altında silah var. Silahını düşürüyor. Kadınlar anlatıyor. Esvet de silahlı. Onu silahlı görünce 3-5 kişi kavga etmiş, şey yapmaya başlamışlar.

Esvet Şenyaşar dövülerek öldürüldü.

-İşte, elinde silah görünce saldırıyorlar. Hastanede olanlar kimin öldüğünü bilmiyor. Diyorlar ki “Vekilin ağabeyi ölmüş, kardeşleri ağır yaralı.” Onu orada görünce… Olay olmuş yani, anlayacağınız.

Linç ederek…

-Yapmışlar, olmaması gereken bir şey. Ben oradan ayrılmasaydım engel olmaya çalışırdım.

Oksijen tüpleriyle dövülüyor.

-Şahitler varsa, bir şey olmuşsa, bir şey diyemem ama, olmuşsa olmuştur yani. “Olmadı” diyemem.

Ambulansların engellendiği, gitmelerine izin verilmediği…

-Biliyorum, doğrudur. Arbede yaşanıyor. Oradaki vatandaşlar partili mi, partisiz mi, eş mi, dost mu; kim olduğunu bilmiyorum.

Akrabalarınız kameraların server’larını alıyor. Profesyonel müdahalede bulunuyor.

-Ailemde profesyonel kimse yok. Kimse kameradan anlamaz.

Akrabanız İbrahim Halil Şimşek ve Müslüm Yıldız bu yüzden tutuklu.

-Onlarla ilgili somut bir şey yok. Kamuoyunu rahatlatmak için. Bakın, Celal (Yıldız) ağabeyim olay günü Suruç’ta değil, Urfa’da…

Sizinkiler yapmadı mı?

-Celal yapmadı.

Ailenizden birileri yapmadı mı?

-Yapmış, yapmamış, bilmiyorum ama sadece ailemi suçlamak doğru değil ki.

Olayın iki çehresi var. Birincisi, ağabeyinizin de vefat ettiği ilk olay. İkincisi de, yakınlarınız hastanede yaralıları öldürmesi. Başka hastaneye gitmeleri engellendi.

-“Akrabalarım” demeyelim. Orada vatandaşlar bunu yapmıştır. Sırf akrabam değil ki. Bütün Suruç geldi. Belki Esvet’ten nefret eden, çocuğunu dağa götürdüğü bir adam geldi, yaptı, ne bileyim! Suruç’taki çocukların yüzde 70’i Esvet’in evinden gitti kamplara. Belki o çocuklardan birisinin babası yaptı.

Az önce dediniz ki “Silahlı görüp saldırmışlar.”

-Kimin yaptığını bilmiyorum ki. Linç edilmiş. Ama kim yaptı? Ailemden insanlar da orada. Başka köylerden de var.

Tutuklanan sizin yakınlarınız.

-Celal ağabeyimin tutuklanması bir komplo. Adam buluyorlar, HDP’li. Ona ifade verdiriyorlar dört sene sonra.

Tutuklanan sizin akrabalarınız. Bunu savcılık söylüyor.

-Tutuklananlar köylülerim, doğru.

Soyadları sizinle aynı.

-Tutuklandı diye suçlu mu? Çoğu beraat edecek. Niye? Çünkü iftira ve yalan… Hastaneyi kimse basmadı. İnsanlar olay olacak diye gelmiyor. Kimse karşı taraftan yaralı olduğunu bilmiyor. Saldırma düşüncesi yok ki kimsenin.

Sonuç?

-Sonuç, bir olay yaşanmış.

İki kişi öldürülmüş.

-Arbede yaşanmış. Orası basılmadı.

Basmak, öldürmekten ağır bir eylem değil.

-Adam silahlı gelmiş, onu öldürecek. Adamı linç etmişler. Bunu kim yaptı, niçin yaptı…

Esvet Şenyaşar’ın silahlı olduğuna dair bulgu yok.

-Karısında silah var. Emine Şenyaşar eteğinin altında silahı düşürüyor.

Savcılığın böyle bir bulgusu da yok.

-Ben bu dosyanın açılması için üç yıldır uğraşıyorum. Üç yıldır açılmıyor. Niye? Kimi suçlayacaklarını bilmiyorlar. Somut bir şey yok.

“Delil yok” diyorsunuz da zaten yakınlarınız delili ortadan kaldırmakla suçlanıyor.

-Dava sonucunda her şey ortaya çıkacak. Olaydan sonra Emine Şenyaşar ifade veriyor. Diyor ki, “Vekilin amcası Celal’i, Akif’i ve Metin’i gördüm, kimseyi tanımıyorum” diyor. HDP geliyor, ailemde kim ön planda ise kadının önüne resimlerini koyuyor, eline liste veriyor. Gördüysen sıcağı sıcağına görmüşsündür. Dört yıl sonra diyor ki “gördüm.”

Savcılığı HDP belirlese belki tespitinizde haklı olabilirsiniz.

-Yargılama HDP’nin baskısı altında.

Mahkeme?

-Tabii, örgütün baskısı altında. Bir kamuoyu oluşturulmuş aileye karşı. Ailemden 19 kişiye dava açılmış. Olayın içinde olan yok. Ağabeyim de akrabalarım da, hepsi öyle.

İbrahim Bey, siz ülkeyi yöneten partinin MKYK üyesisiniz. Başsavcı da hakimler de AK Parti karşıtı değildir. Aleyhinizde bir kararı özellikle alacak yaklaşımları yoktur.

-Fakıbaba’nın dosyada büyük baskısı vardı. Fakıbaba, aileye cephe oluşturmuş. Bana olan kininden dolayı.

Sebebi ne olabilir?

-Bana dedi ki “Faruk Çelik’i seviyorsun, beni sevmiyorsun.” Bundan ötürü benden nefret etti.

Sizden nefret ettiği için dosyayı ısıttı öyle mi?

-Fakıbaba diyor ya “bana saldırdılar.” Olay şu: Şanlıurfa’da 7-8 ay önce TV programına çıkıyor. Partiye sallıyor. Aradım, dedim ki, “Biz aynı partideyiz, aramızda konuşalım.” Ağzını bozunca ben de konuştum. Celal ağabeyim de Fakıbaba’yı aramış. Demiş ki, “Keşke aranızda konuşsaydınız.” Fakıbaba, “Erkeksen buraya gel” demiş. Ağabeyim de çorbacıda. Yanında altı yedi amca çocuğu var. Öyle deyince ağabeyim kalkmış, bizimkiler de beraber… "Fakıbaba ben geldim” deyince ortalığı karıştırıyor. “Beni vurmaya geldi” diyor. Ya sen çağırıyorsun. Kahraman olmak için yapıyor. Ağabeyim saflığından gidiyor.

Fakıbaba, AK Parti’de adam öldürenlerin olduğunu iddia ediyor. Sizi mi kastediyor?

-Varsa bugüne kadar niye söylemiyordu? Gününde söyleseydi. İyi Parti’ye geçmiş, sırf HDP’ye yaranmak için olmadık yalanlar söylüyor. Belediye başkanı olmak, HDP’nin oylarını almak için.

Suruç’a dönmek istiyorum. Sonuçta milletvekili olduğunuz şehirde hastanede yaralıların öldürülmesi…

-İsmail bey, ben de kabullenemiyorum. Yapılan şey çok yanlış, kim olursa olsun. Ha kim getirdi onları? Doğuda iki kişi birbirini tokatlasa aynı hastaneye gitmiyor ya. Benim ailem gidiyor. Yarım saat sonra onları getirip milletin kucağına koyuyorlar. Bu bir organizasyonudur.

Kim yapmış olabilir?

-Kendiliğinden gelişmiş değil.

Vali, emniyet müdürü, bakan gelmiş. Devlet namına kim varsa orada. Devletin gözü önünde meydana geliyor.

-Ne olursa olsun engellenmesi gerekiyordu.

Engellemesi gerekenler engellememiş zaten.

-Yanlış, çok yanlış.

Şöyle düşünenler var: Saldırının önlenmemesi, kameralara müdahale edilmesi Yıldız’ın AK Parti’deki gücü sayesinde.

-Bu iftiradır. Ben orada değilim. Nasıl bir etkim olabilir ki?

Siyasi ağırlığınızı kastettim. Şüpheliler ancak dört yıl sonra gözaltına alındı.

-Göreceksiniz bak, insanlar masum çıkacak. Şu an yargılananlar günah keçisidir. Sanki sadece karşı taraf mağdur. Benim ağabeyim öldü, beş çocuğu yetim. O anne de benimki değil mi? Emine Şenyaşar bana ve aileme hakaret ediyor. Benim ailem düşündüğünüz gibi bir aile olsaydı o kadın orada oturamazdı. O hakaretleri yapamazdı.

Vali ve emniyet müdürü dahil şehirde tüm kamu görevlileri koltuklarında oturmaya devam etti.

-Fakıbaba korudu.

Olaydan sonra ailenize koruculuk verildi mi?

-Suruç’a verildi. Ailemden de 50 kişi aldı. Örgüt sürekli tehdit ediyor. Beni vurmak için yedi sekiz terörist ekip yakalandı. Esvet Şenyaşar, olaydan bir yıl önce gözaltına alınıyor. Sebebi, terör örgütüne üye olmak, eylemlerde bulunmak ve propaganda yapmak. İçeriği var: AK Partililere karşı eylem. En etkili isim benim. Olaydan sonra örgüt Suruç’ta başka aileyi ayarlıyor. “Yıldız ve ailesinden birkaç kişiyi öldürmekle görevlendirildik” diye itiraf ediyorlar.

Cumhurbaşkanı size hiç bu olayı sordu mu?

-Cumhurbaşkanımız her zaman yanımızda durdu. Ama bu olaya müdahale etmedi. Ben partimi işe karıştırmadım. Eğer milletvekili adayı olmasaydım, bu iş başıma gelmezdi. AK Partili olduğum için başıma geldi.