CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, aile hekimlerinin sorunlarını Meclis gündemine taşıdı. “2005 yılında başlayan aile hekimliği uygulamasının geçen süre içinde tam olarak oturtulamadığına” dikkat çeken Taşcıer, sistemin ciddi sorunları olduğunu ve hem sağlık çalışanlarının hem de hastaların mağdur edildiğini söyledi.
“Yeterince sağlık çalışanı bulunamıyor”
“26 bin aile hekimi var. 1800 aile hekimliği, aile sağlık çalışanı olmadan hizmet vermeye çalışıyor.” diyen Gamze Taşcıer, “Bu rakamlar bakanlıkların elinde mevcut elbette. Buradaki sorun, sağlık çalışanları neden aile hekimliklerini tercih etmiyor? Buna bakmak gerek. Sağlık çalışanlarına aile hekimliklerinde ayrılan bütçe az ve çalışma koşulları zor. Bu yüzden sağlık çalışanları başka alanlarda çalışmayı tercih ediyor. Bu da sitemin aksamasına neden oluyor.” ifadelerini kullandı.
“Verilen sözler tutulmuyor”
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu ile iletişim halinde olduklarını ifade eden Taşcıer, “Federasyondan aldığımız bilgiler çok vahim maalesef. Aile hekimi başına düşen kayıtlı kişi sayısı çok fazla. Bu sayı düşürülmeye çalışılıyor fakat yeni açılan birimler nedeni ile çalışanların ücretleri de düşürülüyor. Anlayacağınız pasta aynı dilimleri çoğaltıyorlar. Bu konuda verilen “ücret kaybı olmayacağı” sözünün yerine getirilmediğini de yine federasyondan öğrendik. Kayıtlı nüfuslar, özlük hakkı, ücret kaybı olmadan koruyucu uygulamalara imkân verebilecek sınırlara çekilmeli. Gelir kaybı nedeni ile aile hekimleri ile görev yapan aile sağlığı çalışanları görevlerinden istifa ediyor ve aile hekimliklerinde çalışacak personel bulanamıyor. Bu söylediklerimin tümü birbirine bağlantılı. Sorunu temelde çözmek gerekiyor. Hep söylüyoruz, sağlık topyekun değerlendirilmeli” ifadelerini kullandı.
“Cari ödenekler maliyetleri karşılamıyor”
“Son 3 yıldır özellikle kira artışı, elektrik-doğalgaz gibi diğer giderlerdeki artışlar nedeniyle maliyetleri karşılayamayacak duruma gelindiği için sistemin de alarm verdiğini söyleyen Taşcıer, “Hekimler ve sağlık çalışanlarımızın mağdur edilmesi demek, onların sağlık hizmeti verdiği vatandaşı da mağdur etmektir. 14 yıl geçmiş olmasına rağmen rayına oturmayan bir sistem bu.” dedi.
“İller arası farklı uygulamalar ve mevzuat birlikteliği halen sağlanamadı”
Taşcıer aile hekimliği uygulamasında, her ilde farklı uygulama, farklı mevzuat olduğunu söyleyerek şunları ifade etti: “Her ilde farklı uygulama olması hem vatandaşı zor durumda bırakıyor hem de karmaşa yaşatıyor. Bu konuyla ilgili daha önce defalarca uyarıda bulunuldu. Başta Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) olmak üzere sivil toplum kuruluşlarınca dile getirilen uygulamanın geliştirilmesine yönelik çözüm önerileri dikkate alınmadı. Bu konu derhal görüşülmeli ve çözüme ulaşmalı. Bir gecede yasa çıkarıp kendi işlerini halledenler bu akıl almaz sorunu da bir an evvel çözmek zahmetini göstermelidir” dedi.
“Koruyucu hekimlik temel amaç olmalı”
“Aile Hekimleri üzerindeki iş yükü azaltılmalı. Amaç daha çok koruyucu hekimlik, danışmanlık, kronik hastalık yönetimi ve periyodik sağlık taramaları gibi alanlarda çalışmanın sağlanması olmalıdır.” diyen Taşcıer, “Toplum Sağlığı Merkezleri hantallıktan ve idari bir yapı olmaktan kurtarılarak sağlık sistemi işleyişine katılması sağlanmalıdır. Ekonomik unsurlar, özlük hakları, performans uygulamaları, cezalandırmalar sağlık çalışanları üzerinde bir baskı ve mobbing aracı olarak kullanılıyor, bunun derhal önüne geçilmelidir.” ifadelerini kullandı.
“Mevzuatsız sağlık raporları sağlık hizmetini engelliyor”
Sağlık raporları konusunda aile hekimlerinin zor durumda olduğunu ifade eden Taşcıer; “Aile hekiminden rapor alacak sektör sayısı sürekli artıyor. Bu sorun aile hekimlerini iyice zor durumda bırakan bir hale geldi. Raporların hangi kıstaslara göre verileceği mevzuatla düzenlenmediği için, çok önemli ve hayati bir belge sadece imzaya indirgenerek göstermelik bir kağıt parçası haline getiriliyor. Ayrıca, aile hekimlerinin günlük mesailerinin yüzde 25-30’unun bu taleplere karşılık vermekle geçtiği ve bu durumda hekimlerin asıl işlerinin aksadığı da ortada. Bu da sağlık raporlarına ayrılan zamanın vatandaşın sağlığı için ayrılan zamandan alındığının göstergesidir” dedi.
“Satranç oynayacaklardan neden sağlık raporu istenir?”
Rapor sorununun trajikomik bir hal aldığını hekimler ile yaptığı görüşmelerinden örnek vererek açıklayan Taşcıer, “Hekimler haklı olarak soruyor “Mesela Satranç oynayacaklardan, Anahtarcılık-Çilingirlik Kursuna katılmak isteyenlerden neden sağlık raporu istenir? Hangi hastalığın satranç oynamaya ya da çilingirlik kursuna katılmaya engel teşkil ettiği konusunda kimsenin bir fikri yok. Ayrıca hekimler, sürücü raporları ile ilgili yönetmelikte istenen muayenelerin yapılmasını sağlayacak teknik imkânın ya da detaylı uzmanlığın aile sağlığı merkezlerinde bulunmadığını söylüyor.” şeklinde konuştu.
“Aile hekimleri tükendi, acilen çözüm şart”
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. H. Şenol Atakan da açıklamalarda bulunarak, “Ülkemizde görev yapan 26 bin Aile Hekimi, bebeğinden yaşlısına Türkiye’de 81 milyona dokunan meslek erbapları. Son bir yılda bin aile hekimi mesleği bıraktı. Kiralar zamlanıyor, alınması gereken sağlık ürünlerine %100’e varan oranlarda zamlar geliyor, bizimle birlikte çalışan sağlık personeline yapmamız gereken asgari ücret zammı bize ödenmiyor, yani Aile Hekimleri tükeniyor. Acilen aile hekimlerinin ek iş yükleri azaltılmalı, cari ödemelerine en az bahsedilen oranlarda zam yapılmalı, verilen sözler tutulmalı ve tüm hekimler için caydırıcı nitelikte bir sağlıkta şiddet yasası çıkmalıdır.” dedi.