Gündem

AİHM Yargıcı Işıl Karakaş: Türkiye, ifade özgürlüğü ihlalinde birinci

"Akademisyenler hakkında soruşturma açılması ifade özgürlüğüne aykırı"

20 Şubat 2016 13:06

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Prof. Dr. Işıl Karakaş, Türkiye’nin, ifade özgürlüğü ihlalinde 300'e yakın dava ile AİHM'de birinci olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanına hakaretin suç olmaması gerektiğini savunan Karakaş, imzaladıkları bildirinin ardından akademisyenler hakkında soruşturma açılmasının da ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu söyledi.

Zaman'dan Selma Tatlı, Ömer Keskin ve Murat Yılmaz'ın haberine göre; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Prof. Dr. Işıl Karakaş, İstanbul Barosu ve Basın Konseyi'nin Galatasaray Üniversitesi'nde ortak düzenlediği “AİHM kararları ışığında basın ve ifade özgürlüğü” konulu konferansta  konuştu. Türkiye'deki ifade özgürlüğü ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Karakaş, “Türkiye, ifade özgürlüğü ihlalinde 300'e yakın dava ile AİHM'de birinci. Çözümü AİHM içtihatlarını uygulamaktan geçiyor. Bunu da yapacak olan yargıdır” dedi.

AİHM Yargıcı Işıl Karakaş

Prof. Karakaş, gazetecilerin tutuklanması ve cumhurbaşkanına hakaret yargılamalarına da tepki gösterdi. Karakaş'ın AİHM kararlarından örnekler verdiği konferansa, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Basın Konseyi üyesi ve AKP kurucularından Nevzat Yalçıntaş, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar, gazeteci Altan Öymen ve Doğan Satmış katıldı. Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ve gazeteci Tuncay Özkan da toplantıya mesaj göndererek destek verdi.

 

“300’ün üzerinde dava ile Türkiye birinci”

 

İfade özgürlüğünde 300'ün üzerinde dava ile Türkiye'nin birinci sırada yer aldığını belirten Karakaş, Cumhurbaşkanı’na hakaret davalarına da değindi. Karakaş, pek çok ülkede devlet liderlerine hakaret konusunun suç sayılmadığını hatırlattı ve “Halkın gözü önünde olduklarından, siyasiler sıradan vatandaşlara göre eleştiriye daha fazla açık olmalı. Siyasilerin böyle bir ayrıcalığı olmamalı” dedi.

AİHM’nin bu tür suçların suç sayılmamasını tavsiye ettiğini de söyleyen Karakaş, Fransa’da Sarkozy’nin kendisine hakaret edildiği iddiasıyla açılan davasını kaybettiğini de anlattı, Türkiye’nin bu konudaki yasaları değiştirmesini önerdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın görev süresinde açılan ‘cumhurbaşkanına hakaret' davalarının sessizleştirme ve sindirme politikası olduğunu kaydeden Karakaş, “O maddeler baştan beri var. TCK 2005'te yürürlüğe girdi ama ondan önce 158. madde vardı. Bu konu her zaman ceza yasasında vardı. Ama bu şekilde kullanılmaya başlaması bence ifade özgürlüğü üzerinde yeni bir baskı oluşturmak için araç olarak görülüyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok” şeklinde konuştu.

İmzaladıkları bildirinin ardından akademisyenler hakkında soruşturma açılmasının da ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu söyleyen Karakaş, Can Dündar ve Erdem Gül'ün devlet sırrını ifşa etmekten dolayı yargılanmalarının AİHM'de bir karşılığı olup olmadığı yönünde bir soru üzerine, kamuya mal olmuş bir konunun devlet sırrı olmaktan çıkacağını kaydetti.  

 

Karakaş katıldığı konferansa şu bilgileri verdi:

* AİHM’ye en çok başvuru sıralaması şöyle: Birinci Ukrayna (13 bin 850 dava), ikinci Rusya (9200 dava), üçüncü Türkiye (8450 dosya). Ancak Rusya daha çok tek yargıçlı kararlar nedeniyle başvuruluyor, oysa Türkiye çok yargıçlı kararlarla. Dolayısıyla Türkiye’yi birinci sayabiliriz.

* 1959-2015 yılları arasında AİHM’ye 619 ifade özgürlüğü davası açıldı. Bunların neredeyse yarısı kadar 258 dava Türkiye’den geldi ve çoğu da ihlal sayıldı.

* AİHM, Hrant Dink’le ilgili Taner Akçam kararında Türkiye’nin 301’ici maddeyi kaldırmasını istedi, ancak bu yerine getirilmedi.

* AİHM’nin 1976 tarihli ifade özgürlüğü kararında, “eleştiriler rahatsız edici ve şoke edici bile olabilir” deniyor, buna bu açıdan bakılmalı.

* Yargıçlar, kanunu değil hukuku uygulamalıdır. Aksi halde, kanunları uygulayan tapu memurundan farkları kalmaz. Ancak bazı kararları görünce utanç duyuyorum, üzülüyorum.

* Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a hakaret davaları suç sayılıyor. Ancak eleştiri ile hakaret arasındaki fark konusu belirsiz.

* İfade özgürlüğünde sadece iki istisnai durumda ceza verilebilir. Bunlar da nefret söylemi ve şiddet çağrısıdır.

İlgili Haberler