Gündem

Gezi parkı davası | Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verildi

Duruşmada, reddi hâkim talepleri reddedilen avukatlar salonu terk etti

28 Ocak 2020 09:05

Gezi Parkı eylemleri hakkında 819 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala ve tutuksuz 15 sanığın yargılandığı davanın 5. duruşması bugün Silivri'de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sanık avukatları, Murat Pabuç'un tanık olarak dinlenmesinden elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu ve Osman Kavala'nın, AİHM kararına rağmen tahliye edilmemesi, Ali İsmail'in katilinin davaya katılma talebinin kabul edilmesi gerekçeleriyle reddi hâkim talebinde bulundular.

Mahkemenin, reddi hâkim taleplerini ayrı ayrı reddetmesi üzerine avukatlar salonu terk etti. Mahkeme Başkanı, alkışlayan izleyicilerin de salondan çıkarılmasına karar verdi. Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 18 Şubat'a bıraktı. Aralarında Ali İsmail Korkmaz'ın katili Mevlüt Saldoğan'ın da bulunduğu polislerin katılma talebinin kaldırılması talepleri de reddedildi.

24 Aralık'ta görülen dördüncü duruşmada AİHM'nin Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması yönündeki kararına rağmen Kavala hakkında tutukluluğa devam kararı verilmişti. Ayrıca Ali İsmail Korkmaz cinayetinde ölümcül tekmeleri attığı gerekçesiyle 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan polis Mevlüt Saldoğan'ın 'zarar gördüğü' iddiasıyla yaptığı katılma talebi kabul edilmişti. Duruşmada dinlenen tanık polisler, protestolar sırasında sanıkları şiddet içerikli olaylarda ve yardım alırken görmediklerini belirtmişlerdi.

Dördündü duruşmada Kavala hakkında tutukluluğa devam kararının verilmesinin ardından Osman Kavala'nın avukatları karara itiraz ederek reddi hâkim talebinde bulundu.

Ali İsmail Korkmaz'ın ailesi de Korkmaz'ın katillerinden Saldoğan'ın katılma talebini kabul eden İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini, görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle Hâkimler Savcılar kurulu'na şikâyet etti. Hâkimlerin görevden uzaklaştırılması ve katılma kararının kaldırılması talep edildi.

TIKLAYIN - Ali İsmail'in annesinden, Gezi davasına bakan Mahkeme Başkanı'na tepki: Siz benim acımı anlayamazsınız

Gezi parkı davasında sanıklar, "hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet istemiyle toplamda 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapis cezası ile yargılanıyor. İddianamede 746 müşteki yer alıyor. Müştekilerin başını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 61. hükûmetin bakanları çekiyor. 

Mahkeme Başkanı: AİHM kararı henüz kesinleşmemiş

Duruşmanın başlamasıyla mahkeme başkanı dosyaya giren belgeleri okudu. Bakanlığın, AİHM kararı hakkındaki cevabı gönderdiği ama kararın henüz kesinleşmediğinin belirtildiği ifade edildi.

Kavala'nın avukatı Bayraktar'dan reddi hâkim açıklaması

Osman Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar söz alarak, heyetin reddine ilişkin konuşacağını belirtti. Bayraktar şunları söyledi:
 
"Usul Kanunu (CMK), Murat Pabuç'un dinlenmesiyle tam 7 yönden ihlal edilmiştir. CMK'nın 58/3 gereğine dayandırıyorsunuz kararınızı ama bu bir gerekçe değil. Bu kanun maddesinin tıpa tıp nakledilmesi. Böyle gerekçe olmaz. Maddeye bakıyoruz, tanığın dinlenmesi sırasında ise ses ve görüntü ile aktarma yapıp soru sorma hakkı saklıdır. Dinlemelerinizde hiçbir şekilde sesli aktarmada bulunmadınız bu birinci hata. İkinci hata; görüntülü aktarma yapın. Biz başka bir yerde bulunacağız. O ekrandan bize aktarma yapılacak. Üçüncüsü, soru sorma hakkı hazır bulunma hakkı olan kişilere kullandırılmamıştır.
 
Siz, 'sorularınızı yazılı verin' diyorsunuz. Hayır. CMK soru sorma hakkı saklıdır diyorsa, savunmanın bir hakkı olarak söylüyorum, soru sorma hakkı bir çeşit çapraz sorgunun uzantısı olarak buraya konmuştur. Soruların yazılı olarak söylenmesi kanunun esasına aykırıdır. Biz nasıl hazır bulunma hakkına sahipsek ve bundan vazgeçmiyorsak, Cumhuriyet Savcısı da hazır bulunma hakkına sahip. Nasıl o hazır bulunduruluyor da biz bulundurulmuyoruz ya da ses ya da görüntü aktarımıyla dinlendirilmiyoruz? Ceza yargılaması uyarınca savcı ile savunma makamı eşittir. Bu silahların eşitliğine ve Anayasa'daki eşitlik kuralına aykırıdır.

Avukat Bayraktar: Kanuna aykırı elde ettiğiniz delilleri kabul etmiyoruz

Diyorsunuz ki, 'burada hayati tehlike vardır.' Hangi hayati tehlike? Bunu neden açıklamıyorsunuz? Pabuç ile bizim aramızda geçmişte nasıl bir olay gelişti de tehlike arz ediyoruz? Bunu açıklamanız lazım. Dolayısıyla 25 Aralık ve 20 Ocak tarihli dinlemelerinizle, CMK'da belirtilen kanuna aykırı delili elde ettiniz. Bunu kabul etmiyoruz. Bunu biz kabul edersek o zaman yargılama yapmaya gerek yok. Dolayısıyla heyetin gerçekten reddi gerekmektedir. Bu söylediklerim Türkiye'nin en büyük 12 Barosu tarafından da ortaya konmuştur.
 
Tanık bizden gizli dinleniyor. İfadeleri bir kısım avukatlara gönderilirken bir kısmına gönderilmiyor. Yani kanuna aykırı delil aynı zamanda kaçırılmak isteniyor. Bu nedenle yargı görevini yapan avukatlar olarak CMK 24-25 uyarınca reddediyoruz ve sizin bu davaya devam etmemenizi savunma hakkımızın bir parçası olarak talep ediyoruz."
 
Çizim: Tarık Tolunay

Avukat Kazan : Murat Papuç, mahkemeyi yanıltmıştır

Söz alan avukat Turgut Kazan da, şunları söyledi: "Biz o dilekçede size Murat Pabuç'un Linkedin'den müdafiilere davet gönderdiğini açıkladık Bunu bilirkişiye de bildirdik. Sanık müdafiilerine davet gönderen ve o koşullarda dinlenen tanığın durumunun ne olduğuna bakmanız gerekmez mi? O davetin sadece sanık müdafiilerinden Aslı Kazan'a değil başka müdafiilere de gönderildiğini bilgilerinize sunmak istiyoruz. LinkedIn sitesinden Murat Pabuç, Aslı Kazan'a davetiye gönderiyor ve "bağlantı kurmak" istiyor. Hayati tehlike var diye dinlediğiniz Murat Pabuç. LinkedIn'de kişilere bağlantı kurma başlığı altında -uzman (Bilirkişi) sistemin kendi uyarısını aktarıyor. Bağlantı kurmak istediğiniz kişiye davet yollayarak profesyonel ağınıza katılmanızı isteyebilirsiniz. Davetinizi kabul eden kullanıcılar birinci derece bağlantı olur. Sayın Başkan, sayın üyeler hayati tehlikeden bahsettiğiniz kişi için bu uyarılar yapılıyor. 'Sizin bilgilerinize ulaşabileceği için yalnızca tanıdığınız kişilere davet gönderin' uyarısı yapıyor. Ama hazır bulunma hakkına sahip Av. Aslı Kazan, o dinlemede hazır bulunursa hayati tehlike yaratacağını düşündüğünüz bu olayda Aslı Kazan'ı tanıyormuş. Ona davet yolluyor ancak Aslı Kazan kabul etmiyor. İkinci bir örnek var. Sadece Aslı Kazan'la yetinmiyor. Av. Evren İşler'e de davet yolluyor. Sunduğumuz bu iki davet, can güvenliği nedeniyle yoklukta alınan ifadenin ne kadar yanlış olduğunu apaçık gösteriyor. Murat Papuç Mahkemeyi yanıltmıştır, mahkeme yanılmıştır Sizin can güvenliği nedeniyle verdiğiniz karar, avukatlara tehlike yarattı. Murat Papuç'la ilgili suç duyurusunda bulunulmalıdır."
 

İstanbul Barosu Başkanı: Hukuka aykırı deliller dosyadan çıkarılmazsa reddi hâkim talebi yerine getirilsin

Can Atalay'ın avukatı İstanbul barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da şunları söyledi: "Önceki celse verilen kararda akıl sağlığı tartışmalı olan kişiyi savunmadan kaçırarak ifade aldınız. Biz İstanbul Barosu tarihine böyle bir utancı yazmak istemiyoruz. Burası yüksek güvenlikli bir yer bunu geçiyorum ama avukatlar hiçbir biçimde olayın, sanığın, tanığın kendisiyle özdeşleştirilebileceği kişiler değildir. Bu konunun zabıtlara geçmesinin savunma tarihi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Heyetinizin vaktiyle özel olarak kurulmuş olması, uygulamaların da bizim açımızdan çok özel
anlamlar teşkil etmesi dolayısıyla bugün itibariyle tahammül noktasını geçtiğinizi özellikle vurgulamak istiyorum. Bu karardan dönülmesini ve bu hukuka aykırı delilin dosyadan çıkarılmasını aksi halde meslektaşlarım tarafından dile getirilen reddi hakim talebinin yerine getirilmesini talep ediyorum.

Avukat İlkiz: Murat Papuç'la ilgili tavrınız nedeniyle heyetinizi reddediyorum

Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın avukatı Fikret İlkiz de şunları ifade etti: "28 Haziran 2016 Pazartesi günü, 31 Mart 2016 Perşembe, iddianameye baktığımızda Arap Baharı ile başlar. Murat Papuç, ifadesinden yola çıkarak pek çok soru sormuşsunuz. Murat Pabuç da, '15 yıldır bütün dünyayı etkileyen işte Arap Baharıdır' diyor. Siz bu ifadenin tamamının gelmesini istediniz. Dosyaya ne şekilde girdiğiniz bilmiyoruz ama 17 Aralık 2019 tarihli, 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan savcılık yazısında ifadenin tamamının olmadığı söyleniyor. Kim yolladı bilmiyoruz. Özellikle ifadenin belli bir yerine gelindiğinde, 28 Mart 2016'da (ifadeye) ara verilmiş. Ara verildikten sonra, 31 Mart 2016'da devam etmiş. Arada kalan günlerde ne oldu? Siz sormadınız. Biz olsaydık sorardık. Bunu nasıl sormazsınız diye size sorma gereği duymuyorum. Bunlara rağmen Murat Pabuç sizin için bulunmaz bir tanık haline geldi. Size hiç güvenimiz yok. Biz Gezi'yle ilgili olarak 'yapmadım, etmedim, bilmiyoruz' demiyoruz. Herhangi birini bizim yüzümüzden tutuklu tutmayın. Heyetinizin reddi ile ilgili olan ve Murat Papuç'la ilgili tavrınız nedeniyle heyetinizi reddediyorum."
 
Çizim: Tarık Tolunay

Avukat Demir: Siz bir katili, katil olduğu için dosyaya katılma talebinin kabul ettiniz

Yiğit Ali Ekmekçi'nin avukatı Hasan Fehmi Demir, mahkeme heyetinin hukuka aykırı davrandığını belirterek şunları söyledi: "CMK md.58 gereği "tanıklar, karar alınması halinde taraflar olmadan da dinlenir, bu halde sesli görüntülü kayıt yapılır." Heyetiniz buna göre kanuna aykırı davranmıştır. İlk celseden itibaren dava dosyasına gelen belgelerin okunması konusunda da usule uymadığınızı görüyoruz. Bu nedenle de reddediyoruz. Yunus Fındık, 'şikayetçi değilim' diyor, siz katılmasına karar veriyorunuz. Ahmet Güçlü, Emre Polat, Erdoğan Akyüz, "katılmak istemiyorum" diyor. Siz katılmasına karar veriyorsunuz. Bu açıkça kanuna aykırıdır. Mevlüt Saldoğan, Ali İsmail Korkmaz'ın katili. 13 yıl hapis cezası almış eyleminden ötürü. Saldoğan, 'Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın ölümü nedeniyle beni suçladılar, ceza aldım, KHK ile çıktım' bu sebeple 'aile birliği bozulmuş, işsiz kalmış.' Siz bir katili, katil olduğu için dosyaya katılma talebinin kabul ettiniz"

Mahkeme Başkanı: Polise taş attıkları için katılma talebi kabul edildi

Avukat Demir'in sözlerinin üzerine Mahkeme Başkanı, iddianameye göre polise taş attıkları için katılma talebinin kabul edildiğini ifade etti. Salonda bulunan Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz Mahkeme Başkanı'nın sözlerine itiraz etti. Mahkeme Başkanı'nı 'Acınızı anlıyorum' demesi üzerine Emel Korkmaz da mahkeme Başkanı'na 'Siz benim acımı anlayamazsınız' yanıtını verdi. Salondan Mahkeme Başkanı'na tepkiler yükseldi. (Soldaki çizim: Murat Başol)

Avukat Demir: Sahte bir kişiyi dinlediniz, heyetinizin reddinin gerektirir

Tepkilerin ardından Avukat Demir, Murat Papuç'un isminin Murat Eren olarak değiştirdiğinin hatırlatarak şunları söyledi: "Ya sahte kimlikle ifade verdi, ya siz dosyaya gelen bilgileri bilmiyordunuz, okumadınız ama sanmıyorum, ya da Murat Eren olduğunu biliyorsunuz ama Murat Pabuç olarak tutanağa geçtiniz. Bu suçtur. Bu suçu bilerek işlemediğinizi düşünüyorum. Ama sahte bir kişiyi dinlediniz. Mahkemenizin reddini gerektiren başka bir unsur, üç celse önce Kavala'nın tahliye talebini reddederken AİHM'in kararlarına uygun olduğunu söylüyor, saygılı olduğunu söylüyorsunuz. Ama bu normlara uygun olmadığı, gerekçenizin uygun olmadığı ortaya çıkıyor. Bu sefer 'kesinleşmediğine' sığınıyorsunuz. Sadece sizin Murat Pabuç ya da Murat Eren ya da Murat Pabuç sahte kişi mi diyelim, hayali tanık mı diyelim... Bu kişinin dinlenmesinden ibaret değil, heyetiniz başından beri kanuna aykırı tutum almaktadır. Sizi ve iki üyenizi ayrı ayrı reddediyorum.

Avukat Koyuncu: Bakanlık, 'karar kesinleşmedi' demedi; bu nedenle sizi reddediyorum

Osman Kavala'nın avukatı İlkan Koyuncu, mahkemenin, Adalet Bakanlığı ile olan yazışmayı zapta geçirdiğinin belirtti. Bakanlığın cevabında bir karar olduğunu, Türkiye'ye tebellüğ edildiğini ve tercümesinin  bulunduğunu ifade eden avukat Koyuncu, "Adalet Bakanlığı, karar kesinleşmedi demedi. Bu nedenle sizi reddediyorum" dedi.

Avukat Erdoğan: Gezi sürecinde suç işlemiş kamu görevlilerini de savunmuş oluyorsunuz

Can Atalay ve Tayfun Kahraman'ın avukatı Ayhan Erdoğan söz aldı. Meslektaşlarına katıldığını ancak ek beyanda bulunacağını belirten Erdoğan şunları söyledi:
 
"Ali İsmail Korkmaz davasında ailenin avukatıydım. Size kesinleşen karar ve mahkemenin gerekçeli kararını sunuyorum. Biraz evvel iddianamede "taş ya da sopayla ilişkili" dediniz. Mevlüt Saldoğan'a soruşturma aşamasında denk gelmedim. Gezi süreci denen toplumsal muhalefetin, en büyük muhalefet hareketi içindeki süreçte, kurumlarda çalışan kendisine rapor almış kişilerin savcılıklara bildirmesi sonucu elde edilmiş Mevlüt Saldoğan'ın bir raporu var doğru. Raporu ayak başparmağıyla ilişkili. Ayak parmağının zedelenmesidir. O yaralanma cinayet sebebidir. Ali İsmail'i öldüren tekme o kadar şiddetliydi ki ayak başparmakları hasar görmüştür ve o nedenle hastaneye gitmiştir. Yani o ayak, o tekme cinayet silahıdır. Siz o rapora dayanarak ifade ettiniz. Taş ve sopa diye ifade yok. Tek bir şikâyeti var. Ali İsmail Kormaz'ı öldürmekten dolayı mahkum edilmesinden dolayı meslekten atılması, hapis yatmasından ötürü mağduriyet bildiriyor. Biz Ali İsmail Korkmaz ailesi olarak heyetiniz hakkında HSK'ya şikayette bulunduk. Öncelikle bu katılma kararının kaldırılmasını, ayrıca red sebepleri arasında bunun da bir red sebebi olduğunu belirtiyoruz. Çünkü o zaman bu siyasi bir süreç olduğunu gösteriyor, katılma durumunu sürdürürseniz, Gezi sürecinde suç işlemiş kamu görevlilerini de savunmuş oluyorsunuz."
 
Çizim: Zeynep Özatalay

Avukat Karaduman'dan Mahkeme Başkanı'na: Siz de sanıklar gibi sosyal medya kurbanısınız

Can Atalay ve Tayfun Kahraman'ın avukatı Özgür Karaduman şunları söyledi: "Burada bir önceki heyete iddianamenin neden mesnetsiz olduğunu anlattık. Ancak tanık dinleme usulünde yaşanan ve heyetinizin birçok konuda usul ve yasaya aykırı tutumununu arkasında bu iddianame olduğunu söylemek isterim. Murat pabuç'un tanık olarak dinlenmesinde CMK 58 diyor ki; adı, soyadı, yerleşim yeri sorulur diyor. Hem Papuç hem Eren soyadı olan bu kişiye kimliğini sordunuz mu? Bizzat kendisi tarafından TSK'de çalışırken akıl sağlığının bozulduğu beyanından haberdar değilsiniz belli ki. Bugün basına yansıyan bir haber var. Gezi Parkı eylemleriyle ilgili tavrınızın ne olduğuyla ilgili bazı haberler çıktı."

Avukat Karaduman: Heyetinizi reddediyoruz

Mahkeme Başkanı bunun üzerine Twitter hesabının olmadığını söyledi. Avukat Karaduman da, Mahkeme başkanı'na "O zaman siz de buradaki sanıklar gibi sosyal medya kurbanısınız" diyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
 
"Tanığın ifadelerinin maddi gerçeğin açığa çıkarılması için akıl sağlığının yerinde olup olmadığıyla ilgili bir araştırma yapıldı mı? savcılığın eksik bıraktığı sanıkların lehine olan hususları iddianameye geçirmeksizin bu iddianameyi dayanak yaptığınız için bizde oluşan kanı, delil yaratmaya çalışıyor olduğunuzdur. Aksi takdirde neden can güvenliği gerekçesi oluşsun ki? Adil yargılanma hakkı neden ihlal edilmek istensin? Kıymetlendirilmiş bir iddianame ve akıl sağlığı yerinde olup olmadığı bile belli olmayan ve kıymetlendirilmiş bir tanıkla hızla cezalandırma yoluna gidilmek istenmektedir. Bizim de yargılama adı altında oynanan tangoya ortak olmamız beklenemez. Talebimiz Murat Pabuç'un huzurda dinlenmesi, kararınızdan geri dönülmesi, akıl sağlığının sizin tarafınızdan araştırılması ve Murat Pabuç'un soyadının yanlış olması sebebiyle delil kaleminden çıkarılması nedeniyle sizi ve heyetinizi reddediyoruz."
 

Yiğit Ali Ekmekçi'nin avukatı Emel Ataktürk Sevimli, meslektaşlarının beyanlarına eklemek istediği şeyler olduğunu belirterek şunları söyledi: "Bugüne kadar yargılama boyunca toplam 6 duruşma gerçekleştirildi. Bunların ikisi tanık Murat Pabuç'un savunmasının bulunmadığı bir kapalı oturumda dinlenmesine ilişkindi. Öyle anlaşılıyor ki bu tanık aracılığıyla sanıkların cezalandırılması için zemin hazırlanıyor. Hakkında koruma kararı olmayan ve kendisinin de böyle bir talebi olmayan tanığın neden tehlike olduğunun ve sadece sanık müdafilerinin tehlike arz ettiğini değerlendirildiğini anlayabilmiş değiliz. Savunma bakımından bu onur kırıcıdır ve kabul edilemez. Mahkemeniz ses ve görüntü aktarımı yapmadı. Yazılı soru bildirmemiz istendi. Ama bu usul, CMK 58/3 ve AİHS 63'e açıkça aykırı olduğu için soru bildirmedik.

Avukat Sevimli: Savunmadan kaçırılarak dinlendiğine göre kovuşturma için önemli bir tanık

"Açıkça duruşmada soru sormak istediğimiz dilekçemiz sayın mahkeme tarafından dikkate alınmadı. Tanık tehlikede bulunduğu için savunma olmaksızın ifadesinin alındığını, sayın mahkemenin nasıl aldığını anlamış değiliz çünkü gerekçe yok. Sanığın borderline ve paranoid kişilik bozukluğu olduğunu sanık kendi kitabında kendisi anlatıyor. Savunmadan kaçırılarak dinlendiğine göre biz bu tanığın soruşturma ve kovuşturma makamları için son derece önemli bir tanık olduğu kanısındayız ama bu önemin nereden geldiğini anlayabilmiş değiliz. İfadeleri çelişkilerle ve komplo teorileriyle dolu. Bu tespiti biz değil, AİHM kararında yapıyor. İfadenin içeriğinde sanıkların atılı suç ve eylemlerle ilgili bir ilişki yok. Sadece teşhis ile bitiyor, orada bir takım isimler sıralanmış. 4 gün boyunca ifade alınmış görünüyor. Bu nasıl bir ifade alma biçimi anlamış değiliz. Belli ki tanık emniyet tarafından alıkonulmuş. Sanık daha sonra savcılığa bir dilekçe veriyor ama bu yargılama dosyasında yok, bu dilekçe tanık tarafından yalanlanmadı da.

Avukat Sevimli: Heyetin reddi talebine katılıyoruz

"Bu dilekçede tanık Murat Pabuç diyor ki; 'Gezi soruşturması kapsamında adıma ihbar bulunduğunu ihbar aldım. Gezi Olayları'nı, haklı meşru tepkiler olarak görüyorum, bu ifadeler manipülasyon ürünü. Bu kişileri dış kaynaklı görmem söz konusu olamaz. Emniyet ifadem tarafıma talebime rağmen verilmedi. TSK'daki görevi psikiyatrik sebeplerle son verilmiş bir subayım. Gezi olaylarını dış güçlerle kaynaklı görmüyorum 2018'in sonunda kimseyi ihbar etmedim' diyen bu tanık 4 ay sonra emniyete gidip gaz maskesi teslim ediyor ve Gezi'de öncü rolü olduğu için Kavala'ya ait olan iki yerden aldıklarını söyleyen başka kişiler tarafından kendisine verildiğinini söylüyor. İfadesindeki bu muazzam çelişki kendisine hiç sorulmuyor. Hepitopu 11 sayfalık ifade nasıl 4 günde alınmış? Tanığın o sırada baskı altında olup olmadığı sorgulanmamış. Ve biz savunma olarak tanığın psikolojik sorunları olduğu ve ifadeleri nedeniyle, delil yaratmak amacıyla baskı altında ve yönlendirilmesi suretiyle alındığı konusunda ciddi kuşkular duyuyoruz. Bu nedenle kendisine sorularımız yüz yüze sormak istiyoruz. Yüzyüzeliğin anlamı budur. Savcılının katılıp bizim katılmadığımız bir savunma düzeni kabul edilemez. Kapalı görülmesi kararına karşı açık görülmesi gerektiğini söyledik. Ayrıca ifade çözümleri tarafımıza verilmedi. Bunlar nedeniyle heyetin reddi talebine katılıyoruz.

"Ayrıca Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülmesinden hükümlü Mevlüt Saldoğan'ın katılma talebini kabulü kararının geri alınmasını talep ediyoruz. Bu bağlamda insan hakları ihlallerine karışan kamu görevlilerinin desteklenmesi ve korunması anlamına gelecek bu katılma kararının geri alınmasını talep ediyoruz."

Çizim: Murat Başol

Avukat Köksal: Karşılanmayan taleplerimiz nedeniyle hâkimlerin reddini talep ediyoruz

Mine Özerden'in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, Murat Pabuç'un dinlendiği 20 Ocak 2020 tarihli duruşmanın, reddi hâkim talebinin hâla derdest olduğu sırada yapıldığını belirtti. 24 Aralık 2019'daki duruşmada, hayati tehlikesi olduğu iddia edilen bir kişinin ifadesinin bu şekilde alınamayacağını belirttiklerini hatırlatan Köksal şunları söyledi:

"Ara karardan dönülmesini istemiştik. Ama bu karar görmezden gelinerek, 25 Aralık 2019'da Murat Pabuç, savcı huzurunda dinlendi. 13 Ocak 2020'de talepte bulunduk. "Tanığın duruşmaya getirilmesini, soru sorma hakkımızı kullanmak istediğimizi, sorularımızın istenmesinin Yargıtay'ın içtihatlarına aykırı olduğunu, sesli ve görüntülü kayıt yapılmasını istediğimizi söyledik. Bu kişi kitabında, borderline olduğunu ve TSK'den malulen emekli olduğunu anlıyoruz. Bir tanık ki kendiliğinden dile gelerek 28 Mart 2016'da TEM'e geliyor ve beyanlarda bulunmak istiyor. Kendiliğinden dile gelen, kişilik bozukluğu heyet tarafından tespit edilen bu kişi 28 Kasım 2019'da basına yine kendiliğinden dile gelerek, açık kimliğiyle savcılığa dilekçe verdiğini, savcılığa dilekçe vererek kişilik bozukluğu olduğunu belirtiğini basına açıklamıştır. Savcılığa sunduğu bu dilekçenin kopyasını (dosyada) göremiyoruz. Mahkemeden talep ettik ancak yanıt alamadık. Bu tanık, 4 Mart 2019'da, yani iddianame kabul edildikten bir gün sonra TEM'e gidiyor ve kendi rızasıyla bir gaz maskesi teslim ediyor. Aralık 2019'a kadar bunları dosyada göremiyoruz. Emniyet'ten gönderilen teslim tesellüm ön yazısında artık Murat Eren yazıyor ismi. Bir delilmiş gibi mahkeme de bilirkişi incelemesi yaptırıyor, bu şartlar altında sesli kayıt yapılmış ki bunun dökümü çıkarılmış. Bu tanığın burada video kayıtlarının bizlere izletilmesini talep ediyoruz. Karşılanmayan taleplerimiz nedeniyle hâkimlerin reddini talep ediyoruz."

Avukat Sönmez: Tanık Pabuç kendi kitabında teşhis aldığını söylüyor

Çiğdem Mater'in avukatı Hürrem Sönmez, meslektaşlarının, mahkemenin tarafsızlığına yitirdiğine dair tüm taleplerine katıldığını belirtti. Sanıkların ve avukatların yokluğunda Murat pabuç'un dinlenmesiyle AİHS'nin ihlal edildiğini ifade eden Sönmez şunları söyledi:

"Tanık Murat Pabuç kendi yazdığı kitapta borderline ve paranoid kişilik bozukluğu sebebiyle Haydarpaşa Askeri Hastanesi'nde teşhis konduğunu ve tedavi gördüğünü açıkça anlatıyor. Mahkemenizin uzman kişiden görüş alması mümkündür. Paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler ellerinde yeterince sebep olmaksızın başkalarına karşı kuşku beslerler. En ayırt edici özellikle güvensizliktir, başkalarını tehdit olarak algılarlar. Gerçeğe uygun olmayan düşüncelere sahiptirler ve bunları empoze etmeye çalışırlar. Bu görüşleri, çevrelerinde de kabul görebilir. Biz bunu sizin mahkemenizde yaşadık. MP'nin ifadeleri kabul gördü, iddiaları bizim huzurumuzda tartışılmaksızın kabul edildi, her tür usuli kural yok sayılara kendisi dinlendi.

Avukat Sönmez: Tanığın hezeyanları mahkemeniz tarafından ciddiye alınmıştır

"Tanığın hiçbir zaman ifade edemeyeceği uluslararası gizli operasyonlarda yer aldığı, askeri olan ama tasfiyeyle sonuçlanan, lakin kendi kitabında söylediğine göre malulen emekli edilen, üstlerine açtığı dava, girdiği sınavda 90-100 alması gerekirken 17 aldığı gerekçesiyle açtığı davada, tanığa daha önce koyulan teşhisi doğrular durumdadır. Tanığın sağlık probleminden kaynaklı bir takım hezeyanları sayın mahkemeniz tarafından ciddiye alınmıştır. Öyle ki bizim göremediğimiz ve tanığın teslim ettiği gaz maskesi adeta formülü gizli kimyasal silah gibi bilirkişi raporu alınmış ve rapora göre Karaköy'e gidilse alınabilecek türden bir gaz maskesi olduğudur. Sayın mahkemeniz bu psikolojik rahatsızlıkları olduğu anlaşılan tanığın ifadelerinden yola çıkılarak kıymetlendirilen deliller vesilesiyle savcılığın iddianamede yer verdiği uluslararası bağlantılar, finansal ilişkiler iddialarına dayanak bulma gayretindedir.

Avukat Sönmez: Mahkemenizi reddediyoruz

"Haziran 2013'te her şey çok açıktır. Müvekkilimin de arasında olduğu 3,5 milyon insan Gezi parkının park olarak kalması ve yurttaş olarak haklarının tanınması için protesto hakkını kullanmıştır. Tanık ifadesinde ortaya dökülmeye çalışılan gizli ilişkilere hiç gerek yok çünkü ne yaşandığı açıktır. Ama bu mahkemeniz tarafından katlma taleplerinin değerlendirilmesi sırasında kurulan ilişki bizim için anlaşılmazdır. Ali İsmail Korkmaz'ı öldürdüğü için mahkum edilen eski polis Mevlüt Saldoğan'ın bu davaya müdahil olarak kabul edilmesi bizim için anlaşılmazdır. AİHM kararına rağmen Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verilmesi adil yargılama ilkesinin çiğnendiğinin göstergesidir. Biz de Murat Pabuç'un huzurda dinlenmesi talebinde bulunuyoruz, aksi takdirde biz de tarafsızlık ilkenizi kaybettiğiniz gerekçesiyle mahkemenizi reddediyoruz."

Can Atalay: Red gerekçesinden önce dosyadan el çekmeniz gerekir.

Söz alan davanın sanıklarından avukat Can Atalay, avukat İlkan Koyuncu'nun red meselesinin öncelikli çözülmesi gerektiğine dair sözlerinin hatırlatarak şunları söyledi:

"Sorun şu; redde ilişkin karar yetmez, ara karardan rücu meselesini çözmeniz gerekir. İkincisi, red gerekçesinden önce dosyadan el çekmeniz gerekir. Üçüncüsü katılma kararlarından rücu etmenizle ilgili karar vermeniz gerekir. Dördüncü burada biri tutuklu. Haksız, hukuksuz bir şekilde tutuklu bırakmaya devam ediyorsunuz. Gezi'yle ilgli bir şeyi saklamayız, gizlemeyiz, onurla taşırız. Ben heyetiniz ketenpereye mi geliyor diye kaygılanıyorum. 17 Aralık 2019'da savcılığa yazı yazıp Murat Pabuç'un ifadesinin tamamını istediniz. Savcılık da, 'Bende mahkemedeki evrakın dışında bir şey yok, tam hali odur' dedi. Soru 1: Siz bu belgeleri geçen duruşmada neden okumadanız? Yasanın açık hükmüne rağmen okumadınız. Bu belgeyi okumayarak açıkça kanunu ihlal ettiniz"

Mahkeme, reddi hâkim taleplerini reddetti

Red taleplerine dair ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, talepleri CMK 23-24'e dayanmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı reddetti. Mahkeme Başkanı'nın söz isteyen avukatlara söz vermediği belirtildi.

Avukatlar salonu terk etti, izleyiciler dışarı çıkarıldı

Avukatlar red taleplerinin reddedilmesinin ardından salonu terk etti. Mahkeme Başkanı alkışlayan izleyicilerin de salondan çıkarılmasına karar verdi. Duruşma bir süre avukatlar ve izleyiciler olmadan devam etti. Heyet daha sonra duruşmaya ara verdi.

Duruşmaya devam edilirken salonda sadece basın mensupları ve gözlemciler kaldı.

Mahkeme başkanı Osman Kavala'ya söz hakkı verdi ve Murat Papuç'un ifadesinin çözümünün kendisine tebliğ edilip edilmediğini sordu. Kavala edilmediğini söyledi. Mahkeme başkanı okuyup okumadığını sorunca Kavala, "Beyan yasaya uygun alınmadığı için cevap veremeyeceğim" dedi.

CHP'li Kadıgil'den Mahkeme Başkanı'na: Müsamereye çevirdiniz

Bunun üzerine mahkeme başkanı Murat Papuç'un ifadesini okudu. Bu sırada CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Avukat olmadan sanık dinlenemez. Duruşmaya devam edemezsiniz" diyerek itiraz etti. 
Mahkeme başkanı Tanrıkulu'nu salondan çıkartmaya çalışınca CHP Milletvekili Sera Kadıgil ve HDP Milletvekili Garo Paylan da itiraz etti. Kadıgil, "Tanıkları alacak Çağlayan'da dinleyeceksiniz. Meslektaşlarımızı çıkaracaksınız.Sonra buna karar mı diyeceksiniz? Müsamereye çevirdiniz" diye tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme heyeti salonu tekrar terk etti.
 

Kavala: Tutukluluğumda ısrar etme davranışınızın davanın sonucunu da etkilemesinden büyük endişe duyuyorum

Heyetin salona dönmesiyle Osman Kavala söz aldı. Avukatları olmadığı için beyanda bulunmak istemediğini belirten Kavala, "Ayrıca müdafiilerimin ve diğer yargılananların müdafiilerinin dediği gibi tanık dinlemesi yasaya uygun olmamıştır. Kendisine soru sorma imkanım olmadı. Tanık dinlemesi yasaya uygun yapıldığı halde kendisine sorular sormak istiyorum. Değerlendirmemi de ondan sonra yaparım" ifadelerini kullandı. Tahliyesine ilişkin beyanda bulunacağını belirten kavala şunları söyledi:
 
"Hükûmete karşı ayaklanma, bir ayaklanmayı finanse ettiğime dair tek bir kanıt yok. Faaliyetlerim yasal haklarım çerçevesindedir. İddianamede yer alan gizlilik içeren, gizleme kaygısı ima edilmiş hiçbir unsur yok. Bu nedenle gizlenmiş bir bilginin mevcut olduğunu düşünmek hukuki akıl yürütmek değildir. AİHM kararında da belirtildiği gibi delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi ciddi bir hak ihlalidir. İlk tutuklamadan sonra tutukluluğun uzatılması ihlali ve mahkemenin sorumluluğunu artırmaktadır. Benim durumumda AİHM'in derhal bırakılmama ilişkin karardan sonra "kesinleşmediği" gerekçesiyle bu ihlale devam ediliyor. Tutuklama kararının hak ihlali olduğu hükmünün oybirliği ile alınmış olması kararın hukuki gerekçelerinin göstergesi. Bu kararla birlikte AYM'nin aynı konuda almış olduğu kararın artık geçersiz hale gelmiş olması, bu nedenle de mahkemenizin son tutuklama gerekçeleri arasında AYM kararından söz edilmemesi AİHM kararının ağırlığının ve işlerliğinin somut göstergesidir. Buna rağmen mahkemenizin AİHM'in kesin hak ihlali olduğuna dair kararını görmezden gelmesi anlaşılabilir değildir. AİHM kararı geçerli bir karardır ve değişmediği sürece mahkemeniz AİHS'i ihlal eden bir merci olarak görülecektir. AİHM kararına rağmen tutukluluğumda ısrar etme davranışınızın davanın sonucunu da etkilemesinden büyük endişe duyuyorum. Bu davranış mahkemenizin adil karar verme yetisini bozan fiili bir durum yaratmakta, hakkımda ağır bir karar verme yönünde bir baskı yaratmaktadır. Tutukluluğumun kaldırılması sadece 3 yıl süren hukuksuzluğa son vermiş olmayacak, mahkemenin bundan sonraki süreçte AİHM içtihatlarına uygun şekilde yürütülmesine imkan sağlayacaktır."
 
Osman Kavala'dan sonra Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ekmekçi'ye söz hakkı verildi. Avukatlarının yokluğunda beyanda bulunmayı uygun görmediklerini, bunun hukuka aykırı olacağını söylediler.

Mahkemeden, tutukluluğa devam kararı

Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütaalayı hazırlamak için süre verilmesini ve Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamını talep etti. Karar için ara verildi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, AİHM kararının kesinleşmediğinin bildirilmiş olması gerekçesiyle Kavala'nın tutukluluğunun devamına hükmederek, bir sonraki duruşmayı 18 Şubat'a bıraktı.
 
Mahkeme ayrıca, dosyanın esas hakkında mütalaanın hazırlanması için savcılığa tebliğine, soruşturmanın genişletilmesi talebinin reddedilmesine karar verdi. Mahkeme, katılan polislerin katılma kararının kaldırılması talebinin de reddetti.

Avukat Bayraktar: Red talebimiz reddedilmedi geri çevrildi; bu şekilde usulü işlemleri yapabildiler

Duruşmanın ardından Osman Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar açıklama yaptı. Duruşma süresince çeşitli sebeplerde hâkimin reddi sebeplerinin ortaya konduğunu belirten Bayraktar, şunları söyledi:
 
"Konu şuradan doğuyor. Mahkeme heyeti ve mahkeme başkanı, 24 Aralık tarihli celsede bir tanığın dinlenmesine karar verdi. Bu tanığın olduğu durumda hazır bulunma hakkında sahip olan kimseler olmaksızın dinlenmesine karar verdi. Yani bir çeşit gizli tanık uygulaması. Ceza usul kanunun 58. Maddesine göre hâkimin kanunun açık hükmü gereği sesli ve görüntülü iletişim kurması lazımdı avukatlara. İçeride tanığı dinlerken dışlardaki avukatlara tanığın sesini ve görüntüsünü aktarmak zorundaydı. Bununda dışında mutlaka soru sordurma imkanını da sağlaması lazımdı. Bu olmadı. Ve tanık maalesef geçmişinde çeşitli şüpheler bulunan bir kimse konumundaydı. Bu nedenle tanığın verdiği beyanlar kabul edilebilecek nitelikte değildi. Biz bunları ileri sürdük 15 kadar avukat. İnsan hak ve özgürlüğüne aykırı yönlerin bulunduğunu belirttik ve hâkimi reddettik. Hâkim bu reddi şu şekilde karşıladı. Red talebimizi geri çevirdi. Gerekçesi de ilginç. Hâkim diyor ki; Red sebepleri ceza usul kanunun 25 ve 26 maddelerine dayanmadığı buna karşılık 58. maddeye dayandığı için reddin reddi kararı da değil de değil gerçi çevirme kararı verdi. Geri çevirince ne oluyor? Yargıç usuli işlemler yapabiliyor. Oysa red hakkında bekleseydi, müspet ya da menfi bir karar verme yoluna gitseydi bugünkü işlemleri yapamayacaktı. Maalesef hâkim bu yola başvurdu. Şimdi tabi biz buna 31. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edeceğiz. Maalesef bu gibi uygulamalara rastlanıyor. Aslında adil yargılanma hakkı, AİHM kararlarıyla daha da önemlisi anayasamızda bizlere tanınmış bir haktır. Ama maalesef bütün bunlar adil yargılanma hakkının ihlalini meydan getiriyor.
 
 

TIKLAYIN - 10 soruda Kavala dosyası: AİHM kararı bu kez uygulanacak mı?

TIKLAYIN - Mahkeme, AİHM kararına rağmen Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi

TIKLAYIN - Ali İsmail Korkmaz'ın katilini Gezi davasına 'şikâyetçi' olarak kabul eden mahkeme heyeti hakkında HSK'ya şikâyet

TIKLAYIN - Ali İsmail'in avukat kardeşi Gürkan Korkmaz: Polis Saldoğan'ın Gezi davasına dahil edilmesi itibarsızlaştırma hamlesi

TIKLAYIN - Tüm ayrıntılarıyla Gezi Parkı ve Kavala iddianamesi

TIKLAYIN - AİHM’den Türkiye’ye ağır Kavala mahkûmiyeti: Siyasi nedenlerle tutukluluk tespiti ve derhal tahliye