T24 - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, homofobik ve transfobik nefret söylemleri için verdiği kararda bu tür söylemlerin ifade özgürlüğü kapsamına alınamayacağını belirtti.
9 Şubat’ta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Vejdeland and Others v. Sweden davasında oybirliğiyle karara vardı. İsveç yasası altındaki bir grup olarak eşcinsellere yönelik saldırgan ifadeler içeren el ilanları dağıtan bireylere yönelik cezai hükmün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olmadığını ve bu tür edimlerin Sözleşme’nin 10. Madde’sinde garanti altına alınan ifade özgürlüğü ile korunmayacağını belirtti.
Eşcinsellere yönelik nefret söylemiyle ilgili bu ilk önemli kararı ILGA-Avrupa olumlu karşılıyor. Davada bahsi geçen el ilanları eşcinselliği “sapkın bir cinsel eğilim” olarak tanımlıyor ve “toplumun temeli için ahlaki yıkıcı etkileri olduğunu” savunuyor. El ilanlarında geçen iddialar arasında eşcinselliğin HIV ve AIDS’in yaygınlaşmasından sorumlu olduğu ve “eşcinsel lobi”nin pedofiliyi hafife almaya çalıştığı da var.
Mahkeme bu cümlelerin doğrudan bir nefret suçuna çağrıda bulunmasa da ciddi ve önyargılı iddialar ortaya attığını onayladı. Mahkeme cinsel yönelim temelli ayrımcılığın “ırk, köken ya da renk” temelli ayrımcılık kadar ciddi olduğunu vurguladı.
Uluslararası Lezbiyen ve Gey Birliği (ILGA) Avrupa Yönetim Kurulu Eşbaşkanı, Martin K.I. Christensen:
“Bu gerçekten çok önemli ve tarihi bir karar. Onlarca yıl boyunca lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks bireyler saldırgan, temelsiz, ayrımcı ve onur kırıcı bir söylem heyelanının altında ezildiler. Uzun bir süre boyunca bu tür ifadeler kullananlar düşünce ve ifade özgürlüğünü kullandıklarını söylediler. Bugün mahkeme açıkça kabul etmiştir ki bu tür ifadeler tüm topluluğa saldırıyor ve benzer görüşleri ifade eden, yayınlayan ve yaygınlaştıran birey ve kurumlar Sözleşme ile temin edilen ifade özgürlüğünü kullanarak kendilerini haklı gösteremeyecek. Bu Avrupa’da LGBTI bireyler hakkında küçültücü ve saldırgan ifadeler kullanmaya devam eden birey ve kurumlar için ciddi bir uyarı, nefretin ifadesi kabul edilemez demek bu ve Sözleşme’de ifade özgürlüğünün korunmasının cezadan kaçmak için bahane olarak kullanılamayacağını gösteriyor.” diye konuştu.