18 Eylül 2019 10:55
Halkların Demokratik Partisi eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuyla ilgili dava, Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire'de görüldü. Avrupa Konseyi’nin de müdahil olduğu duruşmada, Türkiye’de adil yargılamanın olmadığı dile getirildi. Duruşmada hükümeti ve Demirtaş’ı temsil eden avukatları dinleyen mahkeme heyeti, dosyayla ilgili kararını daha sonra verecek
Mahkeme ayrıca davaya müdahil olarak katılan Avrupa İnsan Hakları Komiserliği gibi kurumların görüşünü de üçüncü taraf olarak alacak. Yargıçların kararını daha ileriki bir tarihte açıklaması bekleniyor.
Duruşmada, Demirtaş'ı; Prof. Dr. Başak Çalı, Dr. Kerem Altıparmak, Mahsuni Karaman, Benan Molu, Ramazan Demir ve Aygül Demirtaş temsil ediyor. Türkiye hükümetini ise Alman avukat Stefan Talmon temsil ediyor.
TIKLAYIN - Demirtaş'ın avukatlarından açıklama: Kanunlar açık, Demirtaş bekletilmeden tahliye edilmeli
Büyük Dairede görülen duruşmayı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş ile HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli de takip ediyor.
Duruşmada söz alan Demirtaş'ın avukatları, görülmekte olan davasının konusunun Türkiye'de yargı aracılığıyla muhalefetin susturulması ve cezalandırılması olduğunu kaydetti. Avukatlar sözlerine şu şekilde devam etti:
"Demirtaş, mesleği itibarıyla insan hakları avukatıdır. Ancak bugün kendisi hak ihlalleriyle karşı karşıya kalmıştır. Bu dava yalnızca Demirtaş'ın özgürlüğünden yoksun bırakılmasından ibaret değildir. Aynı zamanda Türkiye'de muhalefeti susturmak ve cezalandırmak için yargının kullanılmasının AİHM tarafından nasıl tespit edileceği ve yanıtlanacağı davasıdır. Bu davanın özünde, Demirtaş'ın siyasi amaçlarla özgürlüğünden yoksun bırakıldığı ve yargının da bu amaca hizmet ettiği gerçeği yer almaktadır.
Avrupa’nın en yüksek seçim barajı Türkiye’dedir. 2015 yılından önce Kürt sorununun demokratik çözümünü gündemine almış hiçbir parti bu barajı aşamamıştır. Demirtaş’ın da eş başkanı olduğu HDP ise bunu başarmıştır. Demirtaş ve partisinin yürüttüğü siyaset kapsayıcı, demokratik, hak temelli olmuş ve Kürt sorununun barışçıl çözümünü güçlü bir şekilde savunmuştur.
HDP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde oyların yüzde 13,1'ini alarak yüzde 10'luk seçim barajını aşmış ve TBMM'de 80 sandalye kazanarak ülkedeki en büyük ikinci muhalefet partisi olmuştur. HDP’nin 7 Haziran 2015 tarihindeki seçim başarısı başarısı sonucu AKP, iktidarda olduğu 13 yıldan sonra ilk kez Mecliste tek başına hükümet kurma sayısına ulaşamamıştır.
7 Haziran 2015 seçiminin ardından iki önemli olay gerçekleşmiştir. Türkiye'deki demokratik tartışma ortamını yükselten barış görüşmeleri çökmüş ve Erdoğan HDP’yi, özellikle de Demirtaş’ı doğrudan ve açıkça “terörist” olarak hedef göstermeye başlamıştır. Erdoğan’ın 28 Temmuz 2015 tarihindeki konuşmasının hemen ardından Demirtaş hakkında altı soruşturma başlatılmıştır. Burada dikkati çekici nokta, Demirtaş'ın konuşmaları ile soruşturma tarihleri arasındaki büyük tutarsızlıktır. 2 Ocak 2016 tarihli konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan bir talepte bulunmuştur. Bu talep üzerine, üç aydan kısa bir süre içinde Demirtaş hakkında 10 farklı şehirde fezlekeler hazırlanmıştır.
Cumhurbaşkanı'nın konuşmasının ardından gelen bu karar bile, Cumhurbaşkanının yargı üzerindeki etkisinin derecesini göstermek ve Türkiye'de 'bağımsız' bir yargıdan söz etmenin mümkün olmadığını doğrulamak için yeterlidir. 2 Eylül 2019 tarihinde duruşmayı gören mahkeme Demirtaş'ın tahliyesine karar vermiştir. Şüphesiz, hukuksuz olarak tutuklanmış olan herhangi bir kimsenin tahliyesine karar verilmesi elbette olumlu bir karardır. Bununla birlikte, bu noktada hiçbir tarafsız gözlemci, bu kararın neden AİHM Büyük Daire duruşmasından sadece 16 gün önce verildiğini açıklayamamaktadır Demirtaş’ın davası Türkiye'deki muhalefet üyelerinin ve insan hakları savunucularının haklarının sınırlandırılmasının bir parçasıdır. Cumhurbaşkanı, tüm kesimlerden siyasi muhalefeti hedef almaya, yargı ise bu çağrılara yanıt vermeye devam etmektedir.
İstanbul’un seçilmiş belediye başkanının, Hükümeti seçildiğine ikna etmesi gerçek bir demokratik mücadele oldu. Yalnızca bir ay önce, önceden onaylanmış ve demokratik olarak seçilmiş üç belediye başkanı terör suçlamaları nedeniyle görevlerinden alındı. Muhalifleri terörle suçlamak geçer akçe haline gelmiştir. Demirtaş’ın yaşadıkları, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da başına gelmiştir. CHP'nin İstanbul seçimlerini kazanmasından sonra, "terör propagandası" suçlamasıyla cezalandırılmıştır.
Yarın tahliye edilse bile, Demirtaş aleyhindeki devam eden siyasi davaların ve soruşturmaların hacmi, kendisini sürekli tutuklanma riski altında yaşamaya mahkûm etmektedir."
Avrupa Konseyi’nin de müdahil olduğu duruşmada, Türkiye’de adil yargılamanın olmadığı dile getirildi. Duruşmada hükümeti ve Demirtaş’ı temsil eden avukatları dinleyen mahkeme heyeti, dosyayla ilgili kararını daha sonra verecek.
© Tüm hakları saklıdır.