Medya

Ahmet Taşgetiren: Siyaset hesabı iktidar açısından bazen Perinçek, bazen İmralı, bazen kardeş Öcalan'ın durduğu yer daha "sevimli" hale gelir

"Gül, Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu…. Bunlar dışarda olmalarına rağmen hala "içerden" konuşuyorlar"

Haziran 2019'da tekrarlanan yerel seçimler öncesinde kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan, TRT'ye çıkartılmış ve Abdullah Öcalan'ın mektubu okutulmuştu.

12 Ekim 2021 08:21

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, AKP'nin Fazilet Partisi'nin içinden çıktığını belirterek, "“Yenilikçiler” diye isimlendirildiler. İçerde çalıştılar, yönetime aday oldular ama olmadı, sonunda ayrılıp Ak Parti’yi kurdular. Ak Parti başarılı oldu, halktan oy aldı, iktidara geldi, Erbakan’ın yapmak isteyip yapamadığı pek çok şeyi yaptı.

İçerde kalsalar sonunda Ak Parti’nin elde ettiği başarıya ulaşabilirler miydi? Belli ki ulaşamayacaklarına inandılar ve ayrı parti olmaya yöneldiler.

Ak Parti’nin kurucu kadrosunda yer alan ya da hükümet içinde önemli görevler üstlenen birçok isim bugün dışarda. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı yapan isimler… dışarda." diye yazdı.

AKP'de bakanlık ve başbakanlık yapmış, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun ayrı parti kurduklarını, Abdullah Gül'ün "ortak aday" olarak isminin geçtiğine işaret eden Taşgetiren, "Gül, Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu…. Bunlar dışarda olmalarına rağmen hala “içerden” konuşuyorlar. Ağırlıklı olarak içeriye konuşuyorlar. Ak Parti yönetimi ise ısrarla onları “Dışlama”ya çalışıyor.

Bu meseleye “parti çıkarı” açısından bakıldığında anlaşılabilir bir şey. Türkiye’de particiliğin raconunun böyle işlediği de bir gerçek. Siyaset hesabı, iktidar açısından Davutoğlu’nun da, Babacan’ın da, Saadet’in de mesela CHP, hatta HDP ile aynı çuvala doldurulmasını tercih eder. Yine bu açıdan bazen Perinçek, bazen İmralı, bazen kardeş Öcalan’ın durduğu yer daha “sevimli” hale gelir. Bahçeli ile farklılıklar yok mesabesine iner...

Ak Parti’nin medyada kendisine yönelik “içerden” eleştiriler karşısında da “savaşçı” mantıkla ya da “trol cepheleşmesi” ile değil, daha yapıcı bir tavır sergilemesi kendisi için sağlıklı olur. Çünkü bu uyarılar artıyor, her gün onlardan birisini “Şundan şundan sonra sen de mi, sıra sana mı geldi?” gibisinden aforoz mekanizmasına hedef gösterip işin içinden çıkılmaz.

Kendinizi yenileyemezseniz, hayatın akışı sizi yeniler." ifadelerini kullandı.

Yazının tamamı için tıklayın...