T24 - Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Aziz Nesin'in vasiyeti üzerine mezar yeri belli olmayacak bir şekilde toprağa verilmesinden 16 yıl sonra oğlu Ahmet Nesin, öldükten sonra yakılmak istediğini açıkladı. Nesin blogunda, yakılmak isteyenler için ateist mezarlığı açılması gerektiğini yazdı.
Ahmet Nesin'in, ahmetnesin.wordpress.com'da kaleme aldığı, "Meclis yemini ve ateist mezarlığı" başlıklı yazısı şöyle:
ABD yada Avrupa’da meclis yemini nasıldır tam olarak bilmiyorum, iki nedenden de bilmek zorunda değilim, hem oralardan alınan örnekler beni her zaman kızdırmıştır, hem de başkalarından örnek alarak ülke olunmayacağına inananlardanım. Ama bu ülkelerdeki meclis yada milletvekili yeminlerinde o ülkeyi kuranların adının geçmediğinden eminim. Fransa’yı kuran olmasa da tarihinde çok önemli bir yeri olan De Gaulle’ün adının yeminde geçtiğini düşünüyorum da bırakın Fransız Komünist, Sosyalist, Liberal, sağcı yada ırkçı milletvekillerini bana bile komik geliyor. Böyle bir öneri götürsem onlara bana “Neden?” diye sorarlar. Onlara nedenini tek bir tümceyle açıklayabilirim, “Çünkü bizde var!..” Fransa için De Gaulle, İngiltere için Churchill önemli değil mi, kesin önemli ama aradaki fark bu kişilerin seçim bile kaybettiği birer ülke buralar.
Düşünüyorum da Atatürk 30 yıl daha yaşasaydı ne olurdu, belki bazı emelleri vardı onları uygulardı, belki çok partili döneme onun zamanında geçerdik. Çok partili döneme onun zamanında geçseydik İsmet İnönü CHP’de kalır mıydı, varsayımlar üzerine siyaset yapılmaz ve yazılmaz ama bence kalmazdı, hatta Demokrat Parti’nin başında Celal Bayar yerine İnönü bile olabilirdi… Ama bütün bu olasılıkları düşünürken aklımdan hiç çıkmayan bir gerçek daha var, Atatürk yaşadığı sürece Cumhurbaşkanı kalırdı. Sanırım o ülkelerle aramızdaki demokrasi farkı a buradan kaynaklanıyor. O yüzden onlar kendi önemli asker ve siyasetçileri adına yemin etmiyorlar.
Meclisteki yemin “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim…” diye bitiyor.
Ben Atatürkçü olsam kimilerinin bu yemini etmesinden rahatsız olurum, zamanında Necmettin Erbakan’ın, Şevket Kazan’ın ettikleri yeminden rahatsız olurum, aynen şu zamandaki Erdoğan ve Arınç’ın yemininden rahatsız olacağım gibi. Meclise giren parti ve görüşler belli. Hepsinin kendine göre siyasi çizgisi ve parti programı var. Atatürkçülüğün de var. O zaman kendi görüşü ve çizgisi varken niye yalan yerine başka görüş adına yemin etsin ki. Marksist bir Ertuğrul Kürkçü “Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma” diye yemin etse ne kadar inandırıcı olur. Bişey daha var,Atatürk ilke ve inkılapları CHP’yle bütünleşmiş, niye başka partiler CHP adına yemin etsinler ki!..
Buna benzer bir konu da ateistlerin konusu. Ateistlerin ölümleri ve camiye götürülmeleri, imamlar tarafından gömülmeleri. Diyelim ki öldüm, ben sonrasına inanmadığım halde cenazemin camiye gitmesini istemiyorum, imamın dua etmesini kabullenemiyorum. Bu kabullenememem daha çok imamlar için. Neden inanan bir insan inanmayan birisi için dua etsin ki!.. Benim için dua etmek ona bir zül, hatta belki de günah. Yasalarımız böyle diye imam mecburen günah işliyor.
Ben öldükten sonra yakılmak istiyorum. Cansız bedenimin yer kaplaması istemiyorum. Benim inanmadığım bir din adına, inanmadığım bir imam neden inanmadığı bir adam için dua etsin. Bu yasanın çıkması o kadar zor değil, İstanbul’da daha önce yapılmış krematoryum (Ölü yakılan fırın) var. Osmanlı’nın son döneminde yapılmış Anadolu Kavağı’nda. Sonra yıkılmış ve yerine otopark yapıldığı söyleniyor. Hatta bunun yanına yakılmak istemeyenler için bir de “Ateist Mezarlığı” yapılmalı…
Birbirine inanmayanların yemin etmesiyle birbirlerine dua etmesi arasında bir fark görmüyorum ben. Birisi emirle günah işliyor, diğeri yalan yere yemin ediyor. Yalancılıktan dava açsam hepsini kazanırım sanırım. Şaka bir yana bu meclis bu iki sorunu hemen görüşmeli…