Medya

Ahmet Kekeç'ten Etyen Mahçupyan'a: Başdanışmandan bozma, seviyesiz, çirkin, fırıldak...

Mahçupyan, "AK Partili biri olarak tek bir duygum var, utanç" demişti

13 Şubat 2017 13:24

Star yazarı Ahmet Kekeç, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bir süre başdanışmanlığını yapan Karar yazarı Etyen Mahçupyan'ı kast ederek "seviyesiz", "çirkin", "fırıldak" ifadelerini kullandı.

Kekeç, "Bir gazetede köşe yazarlığı yapıyor. Bu gazete 'seviye' düsturuyla yayın hayatına başlamıştı. İşbu seviyeli gazetenin 'seviyesizliği' ve 'çirkinliği' temellük etmiş Başdanışmandan bozma yazarı şöyle diyordu: 'Başbakan değişmeseydi 15 Temmuz yaşanmazdı', 'Başbakan değişmeseydi kredi notumuz düşmezdi', 'Başbakan değişmeseydi dolar bu kadar yükselmezdi'" diye yazdı.

Mahçupyan, dün (12 Şubat 2017) yayımlanan yazısında kanun hükmünde kararname (KHK) ile yüzlerce akademisyenin görevine son verilmesiyle ilgili olarak "Her KHK ile bir sürü insan sorumsuzca işinden ediliyor; Bu çılgınlığa baktığımda hâlâ ‘AK Partili’ biri olarak tek bir duygum var. Utanç" demişti.

Ahmet Kekeç'in "Meral’cileri anladık da, bu fırıldaklara ne oluyor?" başlığıyla yayımlanan (13 Şubat 2017) yazısı şöyle:

Devlet Bahçeli’ye karşı en şedit muhalefeti MHP’ye yakın olduğu düşünülen çevreler; yani Yeniçağ gazetesinin keskin sirkeleri, Meral Akşener’ciler, Beyaz Türkler, FETÖ’cüler, FETÖ’yle dirsek temasında olan “yerini bulamamış” ülkücüler yapıyor.

Muhalefet gerekçeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerdiği sisteme destek vermiş olması.

Olabilir...

Daha doğrusu, anlaşılabilir...

Fakat yeni bir “muhalefet cephesi” türedi:

Bunlar, Bahçeli’nin desteğinden memnun olması gereken AK Partililer... Salih Tuna’nın ifadesiyle, “AKP’li fırıldaklar...”

Memnun değiller.

Bir açığını ya da zaafını yakaladıklarında vuruyorlar.

Ne vurması, ölümüne saldırıyorlar... “En çok kimden nefret ediyorsunuz?” diye sorulsa, hiçbir arayışa girmeden, ittifakla Devlet Bahçeli’yi işaret edecekler.

Öyle bir nefret ki, adamcağızın izlediği dizileri bile “saldırı malzemesi” yapıyorlar. Böyle düşük ruhlu adamlar.

Detaya girmeyeceğim. Şu kadarını söylersem kimlerden bahsettiğim anlaşılacaktır.

Bahçeli, 7 Haziran seçiminden sonra herhangi bir koalisyonun ortağı yahut “destekçisi” olsaydı, hele AK Parti’yle hükümet kursaydı onu çok seveceklerdi.

Mayıs ayında Başbakan değişmemiş olsaydı da onu çok seveceklerdi.

Sevmeseler bile, “ölümüne” nefret etmeyeceklerdi.

Her şey o talihsiz “Başbakan değişikliğiyle” başladı.

Ne diyordu Başdanışman?

Hani, yazdığı “kavramsal” yazılarla aklımızı başımızdan alan; bize hep “olgun”, “naif”, “bilge” yüzünü gösteren; ama sıkıştığında eski dostları hakkında “eşcinsel iması” yapacak kadar kendini düşüren adam...

Bir gazetede köşe yazarlığı yapıyor.

Bu gazete “seviye” düsturuyla yayın hayatına başlamıştı.

İşbu seviyeli gazetenin “seviyesizliği” ve “çirkinliği” temellük etmiş Başdanışmandan bozma yazarı şöyle diyordu: “Başbakan değişmeseydi 15 Temmuz yaşanmazdı... Başbakan değişmeseydi kredi notumuz düşmezdi... Başbakan değişmeseydi dolar bu kadar yükselmezdi...”

Bu cümleden olarak, Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi, Bahçeli’nin izlediği diziler “itibarsızlaştırma kampanyalarına” malzeme yapılmazdı.

Bu kadar net!

 

 

 

Devlet Bahçeli’ye karşı en şedit muhalefeti MHP’ye yakın olduğu düşünülen çevreler; yani Yeniçağ gazetesinin keskin sirkeleri, Meral Akşener’ciler, Beyaz Türkler, FETÖ’cüler, FETÖ’yle dirsek temasında olan “yerini bulamamış” ülkücüler yapıyor.

Muhalefet gerekçeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerdiği sisteme destek vermiş olması.

Olabilir...

Daha doğrusu, anlaşılabilir...

Fakat yeni bir “muhalefet cephesi” türedi:

Bunlar, Bahçeli’nin desteğinden memnun olması gereken AK Partililer... Salih Tuna’nın ifadesiyle, “AKP’li fırıldaklar...”

Memnun değiller.

Bir açığını ya da zaafını yakaladıklarında vuruyorlar.

Ne vurması, ölümüne saldırıyorlar... “En çok kimden nefret ediyorsunuz?” diye sorulsa, hiçbir arayışa girmeden, ittifakla Devlet Bahçeli’yi işaret edecekler.

Öyle bir nefret ki, adamcağızın izlediği dizileri bile “saldırı malzemesi” yapıyorlar. Böyle düşük ruhlu adamlar.

Detaya girmeyeceğim. Şu kadarını söylersem kimlerden bahsettiğim anlaşılacaktır.

Bahçeli, 7 Haziran seçiminden sonra herhangi bir koalisyonun ortağı yahut “destekçisi” olsaydı, hele AK Parti’yle hükümet kursaydı onu çok seveceklerdi.

Mayıs ayında Başbakan değişmemiş olsaydı da onu çok seveceklerdi.

Sevmeseler bile, “ölümüne” nefret etmeyeceklerdi.

Her şey o talihsiz “Başbakan değişikliğiyle” başladı.

Ne diyordu Başdanışman?

Hani, yazdığı “kavramsal” yazılarla aklımızı başımızdan alan; bize hep “olgun”, “naif”, “bilge” yüzünü gösteren; ama sıkıştığında eski dostları hakkında “eşcinsel iması” yapacak kadar kendini düşüren adam...

Bir gazetede köşe yazarlığı yapıyor.

Bu gazete “seviye” düsturuyla yayın hayatına başlamıştı.

İşbu seviyeli gazetenin “seviyesizliği” ve “çirkinliği” temellük etmiş Başdanışmandan bozma yazarı şöyle diyordu: “Başbakan değişmeseydi 15 Temmuz yaşanmazdı... Başbakan değişmeseydi kredi notumuz düşmezdi... Başbakan değişmeseydi dolar bu kadar yükselmezdi...”

Bu cümleden olarak, Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi, Bahçeli’nin izlediği diziler “itibarsızlaştırma kampanyalarına” malzeme yapılmazdı.

Bu kadar net!