Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Suriye politikasındaki başarısızlığın faturasının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından azledilen eski başbakan Ahmet Davutoğlu’na, çözüm sürecindeki başarısızlığın faturasının ise yeni hükümette kabine dışı kalan Yalçın Akdoğan’a kesilebileceğini ileri sürerek, “Aman ha aman! Yalçın Bey... Ahmet Bey… Kendinize mukayyet olun lütfen” dedi.
Ahmet Hakan’ın bugün (25 Mayıs 2016) yayımlanan “Yeni kabineden çizgiler” başlıklı yazısı şöyle:
Gidenler, gelenler ve değişenlere dair notlar
NABİ AVCI
Camianın en entelektüel ismi olan Nabi Avcı, neden ta en başta Kültür ve Turizm Bakanı değil de Milli Eğitim Bakanı yapıldı, anlamış değilim. Nabi Avcı, bu bakanlıkta fark yaratacaktır.
YALÇIN AKDOĞAN
Ahmet Davutoğlu’na yakın olduğu için gittiyse... Ahmet Davutoğlu’na asıl yakın olan Lütfi Elvan nasıl oldu da kabinede kaldı? Gidişinin Davutoğlu ile alakası yoksa... Akdoğan niye gitti? Hey Abdülkadir Selvi! Bir izah lütfen?
RECEP AKDAĞ
Ulaştırma alanında Binali Yıldırım neyse... Sağlık alanında Recep Akdağ odur. AK Parti iktidarının başarılı olduğu iki alandan birinin başındaki isimdi. Bakalım, sağlık alanında yine fark yaratabilecek mi?
ÖMER ÇELİK
Gönlünde yatan aslanın Dışişleri Bakanlığı olduğunu herkes biliyor. Avrupa Bakanı oldu. Böylece Dışişleri Bakanı olmaya bir adım daha yaklaşmış oldu.
TUĞRUL TÜRKEŞ
AK Parti’nin MHP’ye en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde... Koltuğu en sağlam isimdir kendisi... Devlet Bahçeli’nin AK Parti’ye daha da yaklaşmasıyla kendisine duyulan ihtiyaç sona erebilir. Aman dikkat Tuğrul Bey!
MAHİR ÜNAL
Kültür ve turizm alanında atılımlar yapabilecek bir isimdi. Kapsayıcı mesajlar veriyordu. Ama olmadı. Neyse... Artık bir dahaki sefere...
SEMA RAMAZANOĞLU
Ensar Vakfı tartışmalarında bütün AK Parti, kendisine tam destek vermişti ama öyle anlaşılıyor ki aslında AK Parti de kendisinin performansından pek memnun değilmiş... Gitmesini başka nasıl açıklayabiliriz ki?
VOLKAN BOZKIR
Avrupa ile ilişkilerin minimuma ineceği bir süreçte... “Avrupa Bakanı” olmamak, “Avrupa Bakanı” olmaktan daha iyidir. Kendisini böyle teselli edebilir.
İSMET YILMAZ
Milli Savunma’dan Milli Eğitim’e kaydırıldı. Acaba “Yahu ikisi de milli, ha eğitim ha savunma, ne fark eder ki” falan mı denildi?
BERAT ALBAYRAK
Son ana kadar “ekonominin başına getirebilir” deniliyordu... Tahminler doğru çıkmadı. Kendisini başarılı bulduğu Enerji Bakanlığı’nda kaldı.
MEHMET ÖZHASEKİ
“Abdullah Gül’e yakın olduğu için önü kesilecek” deniyordu. Sağduyunun bu denli ortadan kalktığı söyleniyordu... Demek ki bu denli ortadan kalkmamış sağduyu... Ki kendisi Çevre ve Şehircilik Bakanı oldu.
MEHMET ŞİMŞEK
“Düşmana da güven veren” yapısıyla kabinenin en önemli ismiydi... “Düşmana güven vermeye önem veren bir anlayış yok artık” deniliyor, bu yüzden gitmesine kesin gözüyle bakılıyordu. “Düşmana güven vermek”, o kadar da önemsiz değilmiş ki... Gitmedi.
FATMA BETÜL SAYAN KAYA
Umalım da Sema Ramazanoğlu gibi çıkmasın... Umalım da önceliğini Ensar Vakfı’na değil de çocuklara versin... Umalım da “başörtülü bakan” algısını yüceltip yukarılara çıkarsın.
AHMET ARSLAN
Kendisini tanımıyorum. Adını ilk kez duydum. Şundan eminim: Kendisini en yakından tanıyan isim Binali Yıldırım’dır. Çünkü kendisi Binali Yıldırım’ın bürokratı imiş... Durum şu: Binali Bey, iş yapma kapasitesini iyi bildiği eski çalışma arkadaşını Ulaştırma Bakanı yaptı.
FİKRİ IŞIK
Bilim Bakanı idi... Bilim alanında biraz fazla yukarıdan yukarıdan konuşuyordu. Bilim alanı bu tür gerekçesiz böbürlenmeyi kaldırmıyordu. Şimdi Milli Savunma Bakanı oldu. Bu alanda biraz fazla yukarıdan yukarıdan konuşabilir. Savunma, bu tür yaklaşımları fazlasıyla kaldırır.
LÜTFİ ELVAN
Başbakan Yardımcısı idi, Kalkınma Bakanı oldu. Böylece Davutoğlu’na yakın bir isim tırpanlanmamış oldu.
NURETTİN CANİKLİ
“Yeni kabinede kimler olacak” sorusuna cevap verenler, önce onun ismini veriyorlardı. Yani “bakan” olacağı en belli isimdi. Öyle de oldu. Başbakan Yardımcısı olarak kabineye girdi.
NUMAN KURTULMUŞ
MKYK’dan çıktı ama kabineden çıkmadı. Yeni kabinede de “Başbakan Yardımcısı” oldu. “Hükümet Sözcüsü” sıfatı devam edecek mi? Pek sanmıyorum.
EFKAN ALA
Değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez İçişleri Bakanı olma yolunda... Tıpkı Bekir Bozdağ’ın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez Adalet Bakanı olması gibi...
BÜLENT TÜFENKCİ
Gümrük Bakanı oldu. AK Parti Malatya İl Başkanlığı yapmış. Malatya milletvekili... Gümrükle pek bir alakası yok. Daha çok yerel siyasetten yükselmenin bir numunesi gibi...
FARUK ÖZLÜ
Müktesebatıyla görev alanı arasında mükemmel bir uyum var. Özgeçmişine şöyle bir göz atarsanız, “Tam da Bilim ve Teknoloji Bakanı olacak zat” dersiniz.
NİHAT ZEYBEKCİ
Davutoğlu varken yoktu... Davutoğlu gidince geldi... Bu durumda Davutoğlu ile Zeybekci arasında nasıl bir ilişki olduğunu varın siz tahmin edin.
VEYSEL KAYNAK
“Eski Refah Partililerden kim kaldı” diye soracak olursanız “Veysel Kaynak kaldı” derim. Maraşlı’dır kendisi. İmam hatipli. Hukukçu. Yaşı genç ama Refah’ta yerel siyaset yaptı. 1999’da Maraş Belediye Başkanı oldu. Şimdi Başbakan Yardımcısı... Geleneği temsil ediyor yani.
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU
Yeni dönemin Dışişleri Bakanı’nda aradığı niteliklere sahip olmalı ki... Dışişleri Bakanlığı koltuğunu korumayı başardı.
NACİ AĞBAL
Sessiz ve derinden gidiyordu... Sessiz ve derinden gitmenin mükâfatını aldı. Değiştirilmedi... Maliye Bakanı olarak göreve devam... Yine sessiz ve derinden gidecektir. Bundan eminim.
VEYSEL EROĞLU
“İcracı” dendiğinde akla ilk gelen isim Binali Yıldırım ise... İkinci gelen isim Veysel Eroğlu’dur. “İcracı” olacağı en başta ilan edilen kabinede onun olmaması mümkün değildi. Yine Orman ve Su İşleri Bakanı oldu.
BURHAN KUZU
Hocam! Hocam! Görüyor musunuz? Yine sizi bakan yapmadılar! Kimler oturdu o koltuklara görüyorsunuz. Kimler hiç kalkmadı, yine görüyorsunuz. Ve sıra size bir türlü gelmedi, bunu da görüyorsunuz. Üzülmeyin Hocam! Bu dünya böyledir. Ne diyor Sezen bacımız: “Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz / Dünya ne sana ne de bana kalmaz / Sultan Süleyman’a kalmadı / Böyle hiçbir kitap yazmaz.”
Binali Yıldırım nasıl iyi bir konuşmacı olabilir?
Sayın Binali Yıldırım.
Hitabet alanında...
Belki bir Cicero, belki bir Tayyip Erdoğan olamayabilirsiniz.
Ama bugünkünden çok daha iyi olmak elinizde...
Sayın Binali Yıldırım.
İyi bir hitabetin önceliği ne ses yükseltmek ne ses indirmek, ne hızlı konuşmak ne yavaş konuşmaktır.
İyi bir hitabet için öncelikle nefesinizi doğru ayarlamanız gerekiyor.
Bunun için de eğitim almanız şart.
Nefes terapistleri var...
Onlarla çalışın...
Göreceksiniz hitabetiniz bugünkünden çok daha iyi olacak ve bundan da önemlisi Sare Hanım’ın hazırladığı türden karışımlara ihtiyacınız kalmayacak.
Çünkü nefesinizi iyi ayarlarsanız sesiniz de kısılmaz.
Aman dikkat!
Çözüm Süreci fiyaskosu Yalçın Akdoğan’a...
Suriye politikası fiyaskosu Ahmet Davutoğlu’na...
Yıkılacak gibi...
Aman ha aman!
Yalçın Bey... Ahmet Bey...
Kendinize mukayyet olun lütfen.
Yazının tamamını okumak için tıklayın