Yeni Şafak'taki yazılarında "Yeni Türkiye" söylemini benimseyen bazı kesimlerin düzeyini eleştiren İsmail Kılıçarslan, AKP yönetimindeki Bursa Belediyesi'ni eleştirirken, "Ahmet Davutoğlu'nun o kendisine mahsus kederli yüzüne bakıp üzülüyorum. Bu adamlarla kurulabilecek bir 'yeni Türkiye'miz olacak mı, olabilecek mi? İstemekle yapabilmek arasındaki o kritik farkı kapatmaya 'Hoca' ve onun gibi bir avuç insan yetecek mi" diye sordu.
Kılıçarslan, yazar Servet Hocaoğulları'nın bir televizyon programına çıktıktan sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü'ndeki Genel Koordinatörlük görevine son verilmesini eleştirdi. "Alın size tam tertip bir yeni Türkiye manzarası" diyen Kılıçarslan'ın Yeni Şafak'ta "Servet abi paralelci mi?" başlığıyla yayımlanan (13 Eylül 2014) başlıklı yazısı şöyle:
Servet abi paralelci mi?
Aslında bugünkü yazımın başlığı 'Saraybosna'yı görüp Bursa'ya üzülmek' olacaktı. İşgal, yoksulluk, savaş görmüş Saraybosna'nın 'şehir olma' hüviyetini nasıl olup da koruduğunu; Bursa'nın nasıl da bir şehir olmaktan uzaklaştığını anlatacaktım. Şehrin tam kalbindeki TOKİ binalarından, 'tarihi kültürel miras vizyonu' denilen nevzuhur yave ile Bursa'da restorasyonu yapılan hemen her tarihi eserin nasıl da restorana dönüştürüldüğünden söz edecektim. Bununla da yetinmeyip restorasyonu yapılmış heybetli bir hamamdaki ahşap pencereyi açmaya çalışırken nasıl elimde kaldığını aktaracaktım. Hatta 'Bursa'da restore edilen binaların uzmanlara falan ihtiyacı yok. Ortalama bir Karadenizli müteahhitte verilse sizin uzmanlarınızdan daha sağlam ve daha güzel yapar' diyecektim.
Nasip değilmiş...
Nasip değilmiş, zira ben Bosna'da bir belgesel çekerken Bursa'daki kadim dostum, sevgili ağabeyim Servet Hocaoğulları'ndan bir telefon aldım. Şöyle söyledi: 'Sevgili İsmail. Bir televizyon programına katıldığım için Bursa Büyükşehir Belediyesi'ndeki işime son verildiğini öğrendim. Haberin olsun.'
Alın size tam tertip bir yeni Türkiye manzarası. Detayları anlatacağım. Ancak izninizle size Servet abiyi anlatmak istiyorum önce.
'Yitik Çocuklar', 'Evlilikte İdeal Duruşlar', 'Kara Şahin Düştü', 'Kül ve Aşk: Şehrin Gördüğü Rüya Bursa' gibi son derece önemli kitaplara imza atmış bir yazar o. Özellikle Kül ve Aşk, son derece önemli bir Bursa kitabı...
Haber Ajanda Dergisi'nin pek çok kapağında da onun imzası var. Yazdığı her şey her zaman ilgimi çekmiştir. Yaşadığımız ülkeyi anlamak isteyen, yerliliğe, milliliğe, Müslümanlığa son derece önem veren birinci sınıf bir entelektüel profilinden söz ediyoruz Servet Hocaoğulları'ndan söz ederken...
Servet abi, uzun yıllardır Bursa Büyükşehir Belediyesi'nde çalışıyor. Son olarak görevi Kültür ve Turizm Daire Başkanlığı'na bağlı Kültür Müdürlüğü'nde Genel Koordinatörlük idi.
Üç kuruş maaşla ve 'sözleşmeli personel' olarak çalıştığı dairede yaptığı işleri saymakla bitiremem. Sadece 55.000 lira harcayarak 500 öğrenciye 4 ay boyunca sinema dersleri verdirdiği, sonunda da o öğrencilere Bursa odaklı 16 kısa film / mini belgesel ürettirdiği bir projesi var ki, okullarda 'örnek proje' diye okutturulur. Onca işimin gücümün arasında Servet abiyi kıramayıp eğitmenlerinden biri olduğum bu projeyi hala iftiharla yad ediyorum.
30 Mart yerel seçimleri öncesi 'etkin şehir Bursa' ismiyle geliştirdiği 'yerel yönetimlerde kültürel etkinlik modeli' ise bir başka ve uzun bahistir. Esnaf odalarından insani yardım kuruluşlarına, okullardan hemşeri derneklerine değin şehirde yerleşik tüm oluşumları 'kültürel etkinlik partneri' haline getiren bu projeyi nerede bir belediye görevlisi görsem anlatıyorum.
İşte bu Servet abiyi işten atmışlar. Neden mi? TRT Haber'de yayınlanan 'Sözün Özü' isimli bir programa katıldığı için. Ne anlatmış Servet abi o programda? 'Yeni Türkiye Yeni Vizyon: Zamanı Geldi - Recep Tayyip Erdoğan' isimli son kitabındaki fikirlerini. Demiş ki 'yeni Türkiye vizyonunun motor gücü Recep Tayyip Erdoğan'dır. Yeni Türkiye vizyonu, sadece ülkemiz için değil, tüm bölgemiz için son derece önemli bir vizyondur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu bu vizyonu kısa zamanda hayata geçireceklerdir. Bu süreçte paralel yapılanmayla mücadele hayati önem arz etmektedir.'
Yanlış anlaşılmasın. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, CHP'den değil AK Parti'den kazandı seçimi. Ve yine yanlış anlaşılmasın. Aynı Recep Altepe, yerel seçimlerden önce Recep Tayyip Erdoğan'a 'paralel yapılanmayla mücadele sözü' verdi, 'paralel yapılanmayla mücadele edenlerle mücadele sözü' değil.
Bursa tek örnek değil; ama muazzam bir örnek. Belediye başkanı kim olursa olsun başdanışmanının bilmem kaç yıldır değişmediği, aslında iyi bir insan olan başkanın etrafını saran lacivert heriflerin gemilerini hep yürüttüğü, kripto bir genel sekreter ve paralel yapılanmanın has adamlarıyla dolu tipik bir 'yerel yönetim modeli' var Bursa'nın. Ve bu yerel yönetim modelinde Servet abinin değil, şehir galerisi bile denemeyecek bir yeri şehir müzesi diye yutturma başarısını gösteren adamların, mimarlık fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin bile yapmayacağı restorasyon projelerini büyük iş olarak yutturan adamların dediği oluyor.
Ahmet Davutoğlu'nun o kendisine mahsus kederli yüzüne bakıp üzülüyorum. Bu adamlarla kurulabilecek bir 'yeni Türkiye'miz olacak mı, olabilecek mi? İstemekle yapabilmek arasındaki o kritik farkı kapatmaya 'Hoca' ve onun gibi bir avuç insan yetecek mi?
'İyi olmuş Servet abi' diyorum telefonda, 'zaten sen o adamlara birkaç beden büyüktün.'
Ne diyordu Lacan: 'Yok abi yok. Yeni Türkiye meselesini doğru anlayacak bir tane adam bulsam psikanalizi bırakıp Alaçatı'ya yerleşeceğim. Vallaha bak.'