31 Mayıs 2022 16:14
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, cumhurbaşkanı adayıyla ilgili “Ortak aday kim olursa olsun Türkiye’yi 6 genel başkanın ortak iradesi yönetecektir, bunun için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün partisinin genel merkezindeki İl Başkanları toplantısında konuştu. Ülkenin tarihi bir eşikte olduğunu, seçime daha bir yıl olmasına rağmen erken seçim de yapılabileceğini söyleyen Davutoğlu, “Bu bizim için son yaz. Seçim bir sene sonra da olsa faaliyet göstereceğimiz başka bir yıl olmayacak” dedi.
Ziyaret ettiği yerlerde hem büyük bir umutla karşılandıklarını hem de insanların çektikleri geçim sıkıntıları ile yüz yüze geldiklerini belirten Davutoğlu, Anadolu’dan “açız” feryatları yükseldiğini ifade etti. Davutoğlu, “Anadolu’dan yükselen bu feryada Ankara’da duyarsız bir ses, kendi yakınları, aileleri dışında hiçbir vatan evladına kulak vermeyen bir ses bu tabloyu reddetti. Sayın Cumhurbaşkanı’na ben buradan sesleniyorum; vicdanlı ol. Sizi iktidara getiren bu milletin vicdanıydı, siz o vicdandan koptuğunuz için bugün ülkeyi de partinizi de kendinizi de uçuruma götürüyorsunuz” diye konuştu.
Davutoğlu, şunları söyledi:
“Domates 30 lira bir asgari ücretle ne kadar domates, karpuza alınır. Dilimle karpuz, taneyle domates satılan şartlara geldik. Cumhurbaşkanının elinin altındaki sarayda, villalarda ve onlarda yaşayan topluluklarda bir açlık problemi yok ama halkın bir açlık problemi var. Vicdan dediği şeyi aynaya bakıp söylesin. Bu iktidarı yerinden edecek olan milletin vicdanından kopmuş olması.
Bir tarafta 3-4 ay içinde kur korumalı mevduat adı altında ortaya atılan, akıl, İslam dışı, faiz yasağını çiğneyen uygulamayı ortaya atacaksınız ve milletten topladığınız kuruşları 3-5 haramzadeye, faizciye aktaracaksınız sonra da İslam’dan söz edeceksiniz, utanın. 4 aylık hazineye maliyeti 120 milyar Türk lirası, milyonlarca çiftçiye verecekleri destek de 29 milyar Türk lirası utanmaları lazım. Bu parayı cebine koyan zümre ne yaptı, bir mal mı üretti, ıstırap mı çekti? Gelir adaletinin bu kadar bozulduğu başka dönem görülmemiştir.
Dün Sayıştay’ın kuruluş yıldönümünde Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşma nereden baksan rezalet. Dünkü konuşma Sayıştay’ın kayıtlarına geçse Sayıştay’ın ölüm fermanı olur. Cumhurbaşkanı ne diyor; açık aramayın diyor, Sayıştay’ın işi zaten açık aramak, biliyorlar her yerleri açık. Cumhurbaşkanı görevinizi yapmayın diyor, bu suçtur ama dokunulmazlık zırhına bürünmüş. Madem siyasi olarak yetki sahibisiniz o zaman cumhurbaşkanının dokunulmazlık zırhını kaldırın. Bizim alnımız açık, sizin bütçeleriniz açık.
Bu son yazdır; ya bu yazı sonraki yazlara gebe yapacaksınız ya da bundan sonra bu ülkenin her yazı kara kış gibi geçecek. Onun için teşkilatların ayağa kalkmasını istiyorum. Başkalarının gördüğü desteğe sahip olmadığınızı biliyorum ama biz başkalarının desteği ile değil, rabbimizin desteği milletimizin teveccühü ile yola çıkmaya karar verdik.
6’lı iş birliği sürecinin en önemli aşmalarından birine bu ay geçtik. Türkiye’de iktidardan ümit kesilince, dertlere derman olmayacağını görünce önce kendi partimizi kurduk sonra da diğer partilerle siyasi zemin oluşturduk. Bu süreci birileri yalan yanlış, iftira dolu sözlerle küçük göstermeye çalışabilir. Türkiye’nin ötekileştirmeye, ayrıştırmaya değil birleştirmeye ihtiyacı var. Bu masa Tanzimat boyunca süren bütün modern akımları temsil eden bir masa, iş birliğinin önemi burada. Gün bir araya gelme açık yüreklilikle farklılıklarımızı bir araya getirme günüdür.
Gücünün zirvesinde olan Erdoğan tarafından bile araçsallaştırılamayan bizleri başka hiçbir güç araçsallaştıramaz. Kimse bizi irademiz dışında bir şeye, milletin iradesi dışında bir yere götüremez ama biz herkesle konuşuruz, özgüveni olan siyasiler konuşur. Cumhurbaşkanı, 6 siyasi parti liderinin bir araya gelmesini alaycı bir şekilde ifade ediyor çünkü kendisinin o yüreği yok, gözümüzün içine baka baka siz haklısınız biz haksızız demeye niyeti yok. Bu genel merkez gelmek isteyen herkese açık, burayı öfke ve kin üzerine kurmadık kim isterse bize katılabilir.
Bu iş birliğine en baştan beri bakışımız açıktı. Eğer bir yola çıkacaksak belli ilkeler etrafında deklarasyonumuzu açıklamamız lazım, temel ilkelerimizi açıklamamız lazım ki kimse niyetimiz konusunda şüpheye düşmesin. Dün ilan ettiğimiz ilkeler 3-4 ay önceden ilk toplantıda dile getirdiğimiz bir ihtiyaçtı. Bu iş birliği süreci başarıya ulaşacaksa 3 şartla ulaşır. Birincisi, psikolojik ortam hazır olacak, hazır da oldu 6 lider arasındaki karşılıklı anlayış takdire şayan. İkincisi, bu sürecin temel ilkeleri, hedefi, vizyonu. Üçüncüsü, yapısal bir nitelik kazanması, sadece ayda bir araya gelinip yapılan bir süreç değil ekiplerimizin birlikte çalışacağı bir yapısal süreç kazanması.
6 siyasi partinin genel başkanlarının ve partililerinin imzasının olduğu temel ilkelerimiz bildirisi bir manifestodur. Bir ay içinde genel merkezimizde, Geçiş Süreci Koordinasyonu Komisyonu, Anayasal ve Yasal Mevzuat Komisyonu, Seçim Güvenliği Komisyonu, Ekonomik Kurumların Reformu Komisyonu düzenlendi. Seçim güvenliği ile ilgili metin de hazır, 6 Haziran’da 6 parti, seçim güvenliği konusunda ne tedbirler alacağımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Kim Türkiye’de seçim sandığına şaibe düşürmeye kalkarsa ona karşı mücadele etmeye hazırız, seçime şaibe düşeceği endişesi ile sandığa gitmeye tereddüt edenler olursa hiç korkmasın. Sizin sandığınız bizim namusumuzdur, oyunuzu korumak namus borcumuzdur.
13 Haziran’da da Ekonomik Kurumların Reformu Komisyonu, açıklamasını yapacak. Bu da halkın tabanda çektiği sorunların tümü, Ankara’daki ekonomik kurumların cahil, liyakatsiz bir ekip tarafında istismar edilmesinde kaynaklanıyor. Başta Merkez Bankası olmak üzere para politikasını yok eden Türk lirasındaki ay yıldızın ışıltısını yok edip benim gözümdeki ışıltıya bakın diyen cahil zihniyete karşı mücadele etmeye hazırız. Senin gözündeki ışıltı mazot, gübre, yem parasını ödüyor mu? Onu ödeyecek olan ay yıldızın ışıltısı. Türk lirasını pul, değeri olamayan bir para durumuna düşürdünüz.
Nedir bu temel ilkeler, neden buna ihtiyaç hissettik? Birincisi, bu halkımıza bir taahhüttür; artık bizlerin ağzından çıkan sözler değil, bu halkımızı bağlar. Buna uyup uymamak bizi bağlar. Bu 6’lı sürecin anayasasıdır, biz millete bu anayasa ile kendimizi bağladık, bu temel ilkelere uyulduğu ölçüde 6’lı iş birliği başarıya ulaşır. Yoksulluğu yok edecek de bu reçetedir. İkincisi, bunlar liderlerin de birbirine taahhüdüdür bunlara sadık kaldıkça bağlılığımız bir siyasi anlam ifade eder.
Hala temel soru cumhurbaşkanı kim olacak sorusu. Tek adam rejiminden şikayet ettikten sonra, özellikle muhalefet cenahının bu tek adam gidecek başka bir tek adam gelecek mantığı ile başka bir cumhurbaşkanının ismini konuşması büyük bir zaaf. Biz problemin zihniyetten geldiğini ve bunun değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Anket kampanyaları ile birtakım isimler üzerinde yürütülen tartışmalarla ülkenin kaderini tek adamdan alıp başka adama devretmek isteyen çıkarsa bugünkü tek adama nasıl karşı çıktıysak ona da karşı çıkar mücadelemizi veririz.
İlkeler yerine şahıslar öne çıkarmak ülkeye ihanet etmektir. Biz birbirimize bu taahhütle bağlıyız. Biz sitem kuracağız yeni cumhurbaşkanı ya 6 liderden biri olur ya dışarıdan biri olur, bu ilkeler üzerinde onun taahhüdünü isteriz ve cumhurbaşkanı ilkeler üzerinden bir garantör olur. Aday ilan edildikten sonra o aday tek başına hareket edecekse ortak bir aday çıkarmanın ne anlamı var? Biz o masadayken sadece bir aday belirlenmeyecek önümüzdeki dönem Türkiye’nin kaderi belirlenecekse o kaderde söz sahibi oluruz. Bunun önündeki hiçbir kısıtlamayı kabul etmeyiz. Ortak aday kim olursa olsun Türkiye’yi 6 genel başkanın ortak iradesi yönetecektir bunun için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Bu cumhurbaşkanının nasıl denetleneceği, parlamenter sisteme geçene kadar 6 siyasi partinin nasıl etkin olacağının mekanizmasını kurarız, ondan sonra ismi tespit ederiz. Mekanizma kurulmadan isim belirlenmesine izin vermeyiz. Olacak olan önceden isim tartışmak değil, bundan sonra seçilecek cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu ilkelere sadık kalacağını temin edecek bir mekanizma kuracağız
Biz kendi şahsi hesaplarımız, siyasi geleceğimiz için bu partiyi kurmadık. Gün gelir buna ihtiyaç hissedilirse, güçlü olduğu dönemde bu iktidara meydan okumaktan çekinmediysem ihtiyaç olursa böyle bir amaç için meydana çıkmak için de çekinmem, kimseden de ruhsat istemem, her senaryoya açık olacaksınız. Bu ülkeyi anket manipülasyonlarına, trol çetelerine, geçmişte terk etmedik, bugün de gelecekte de terk etmeyeceğiz.
Üçüncü mesaj, iktidar tabanından kopmayı arzu edenler bir taahhüt görmek istiyorlar. 28 Şubat geri gelecek diye korkutulanlara o masa orada olduğu sürece asla 28 Şubat geri gelemeyecek diyeceksiniz. Acaba bu metnin altına Beştepe’de oturan 28 Şubatçılar imza atabilir miydi? Cumhurbaşkanı Ethem Sancak üzerinden beslediği Doğu Perinçek’e bu imzayı attırabilir miydi? Yanlış bir işe bulaşmadıysanız sizi Erdoğan artık koruyamaz ama size zulmedilmesine biz izin vermeyiz. AKP’li kardeşlerime sesleniyorum; asla korkmayın, kamu kaynakların el uzatmamış, hak, hukuk çiğnemeyip adaletsizliklere alet olmamışsanız size haksızlık yapılmasına asla izin vermeyiz.
Biz gidersek sosyal yardımlar biter diye insanları korkutuyorlar. Sanki Erdoğan bunu kendi cebinden veriyormuş gibi, hazineden verilen şeyi insan kendi lütfu gibi gösteremez. Hiçbir sosyal yardım kesilmeyecek. Biz bu masadayız ilk yapacağımız iş gelir adaletsizliğini bitirmek garibin yanında olmak. Kararsız kitlelerin iktidar propagandasına karşı da bir taahhüdüdür, bu metin.
Bunun son yaz olduğunu bilerek 6 Kasım’da seçim olacakmış gibi çalışacaksınız. Türkiye’de seçimlere Erdoğan değil Bahçeli karar verir 2018’de olduğu gibi. Seçim kampanyamız fiilen başlamıştır; 6 Kasım’da seçim olacakmış gibi alanlarda olacağız.” (ANKA)
© Tüm hakları saklıdır.