İran asıllı, İran-İsveç çifte vatandaşı Ahmedreza Celali, Acil Tıp konusunda uzman bir doktor. Yıllarca uzmanlık alanında dersler vermek, seminerlere katılmak için düzenli olarak İsveç'ten İran'a gidip gelmiş. Ta ki 2016 yılında tutuklanıncaya kadar.
Eşi Vida Mehran-nia hala eşine doğru dürüst veda edemediğine yanıyor. Onunla Stockholm'de bir kafede buluştuk çünkü küçük oğluna henüz babasının tutuklu olduğunu anlatamamış.
"İki hafta ayrılık bile uzun geliyordu" diyor ama eşini İran istihbarat örgütü tarafından tutuklandığı son Tahran yolculuğuna uğurlayalı dört yıl olmuş.
İran tarafından İsrail haber alma örgütü Mossad'a gizli bilgiler sızdırmakla suçlanan 45 yaşındaki Celali daha sonra ölüm cezasına çarptırılmış.
Avukatı, doktora işkence ile bir itirafname imzalatıldığını söylüyor.
24 Ekim tarihinde Celali, Tahran'da siyasi tutuklu ve hükümlülerin tutulduğu en büyük cezaevi olan Evin'in 209. bölümündeki tecrit hücresine alınmış.
1 Aralık günü ailesiyle yaptığı kısa telefon görüşmesinde artık idam mahkumlarının konduğu bölüme alındığını söylediğinden eşi Vida yetkililerin artık Celali'nin cezasını infaza hazırlandığını düşünüyor.
"Büyük bir çaresizlik içindeydi. Benden idamı durdurmak, hayatını kurtarmak için yardım istedi" diyor.
"Hiçbir şey yapamadığını, kendisini kurtarmak için elinden hiç bir şey gelmediğini, bir hücrede kapalı kaldığını düşündüğü için çok çaresiz hissediyor" diye ekliyor.
Celali bu son telefon teması sırasında 18 yaşındaki kızıyla da konuşmuş.
Vida kızının bir çok politikacıyı ve insan hakları kuruluşunu arayarak babasının hayatını kurtarmaları için yalvardığını anlatıyor.
Yaşadıklarının bir işkenceye dönüştüğünü söyleyen Vida, "En küzük oğlum Ahmedreza Tahran'a gittiğinde daha 4 yaşındaydı. Babasını sorup duruyor. Onu omuzlarında gezdirdiğini ve çok eğlendiklerini hatırlıyor" diyor.
İsveç'e gidiş öyküsü
Ahmedreza Celali 2009 yılında eğitim görmek üzere İsveç'e gitmişti.
Stockholm'deki Karolinska Enstitüsü onu doktora programına kabul edince bir yıl sonra ailesi de onun yanına gitti.
Sonra hep birlikte bir süre doktora sonrası bir eğitim için İtalya'da yaşadılar ve 2015 yılında yeniden İsveç'e döndüler.
Ahmedreza'nın dört yıl önceki İran yolculuğuna kadar ailenin hayatı normal akışında seyretti.
2018'de, tutuklanışından iki yıl sonra İsveç Ahmedreza'ya vatandaşlık hakkı verdiğinde İran yetkilileri bunu "Batının maşası" olduğuna kanıt göstediler.
Eşi, Ahmedreza Celali'nin doktorasını tamamladığından bu yana zaten İsveç'te sürekli oturum hakkına sahip olduğunu hatırlatarak bu suçlamanın çok saçma olduğunu söylüyor.
Doktor Celali hastanelerin ve belli bölgelerin felaketlere hazırlıklı olması konusundaki araştırmalarıyla saygınlık kazanmış bir uzman.
Doktorasını yaptığı Karolinska Enstitüsü'nün bir kolunun da bulunduğu Södersjukhuset hastanesinin panosunda hala fotoğrafı, ismi ve doktora tezinin başlığını görmek mümkün: Hazırlıklı olmak ve güvenli hastaneler: Felaketlere Tıbbi Müdahale.
Meslektaşlarının bir süre haberi olmadı
Kariyeri boyunca doktora danışmanı Profesör Lisa Kurland ile temasını sürdürmüş.
2017 yılı Mart ayında buluşmak için randevulaşmışlar ama Celali tutuklanınca gelememiş.
Profesör Lisa Kurland "Bir buluşmaya gelmemesi çok şaşırtıcıydı, onun yapacağı bir şey değildi. Onun için başına bir şey gelip gelmediğini merak ettim" diyor.
"Aslında her seyahatinden önce, ülkesine geri dönmenin güvenli olup olmadığını sorardım ve hep güvenli olduğunu söylerdi" diye ekliyor.
Celali İran'da tutuklanınca, ailesi önce arkadaşları ve meslektaşlarına gerçeği söylemek istemiyor. Celali'nin bir trafik kazası geçirdiği ve hastanede olduğu için dönemediğini söylüyorlar.
Böyle yaparlarsa Celali'nin daha çabuk serbest kalacağını düşünüyorlar. Ama bu olmayınca durumu açıklamaya karar veriyorlar.
Profesör Lisa Kurland Celali'nin ölüme mahkum edildiğini duyduğunda "hayal bile edilemeyecek kadar büyük bir şok geçirdiğini" söylüyor.
"İnsanlık için fark yaratmak isteyen biriydi. Doktorasını yaparken bilimsel araçlar ve metodolojiyi kullanıyor ama aynı zamanda bu bilimsel araçları İran halkına hizmet için de kullanmak istiyordu" diyor.
Ahmedreza Celali'nin arkadaşları ve meslektaşları onun Avrupa ve İran'daki seminerlerde sunum yaparkenki fotoğraflarını paylaşıyor.
Krolinska Enstitüsü'nden doçent Katarina Bohm ve doçent Veronica Lindstrom onunla aynı masayı paylaşmış.
Ondan sık sık İran hakkında konuşan, bilgisini oradaki üniversitelerde paylaşmak ve siyasi koşullara rağmen halkına hizmet etmek istediğini anlatan "kibar, mütevazı ve dürüst biri" olarak bahsediyorlar.
75 Nobel ödülü sahibi açık mektup yazdı
2017 yılında 75 Nobel ödülü sahibi İranlı yetkililere hitaben kaleme aldıkları bir açık mektupta Ahmedreza Celali'nin derhal serbest bırakılması çağrısı yaptılar.
İki hafta önce ise bu kez 150 eski Nobel ödülü sahibi İran'ın dini lideri Ali Hamaney'e bir mektup yollayarak Celali'nin serbest bırakılması için müdahale etmesini istediler.
Geçen ay Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) İran'dan idam cezasının infazının durdurulmasını istedi.
İsveç Dışişleri Bakanı da İran Dışişleri Bakanı ile görüşerek cezanın ertelenmesi ricasında bulundu.
Fakat İran İsveç'ten gelen çağrıyı reddederek, "müdahaleler" konusunda uyarıda bulundu.
Casuslukla suçlanan çifte vatandaşlar
İran'da, başka ülkelerin de vatandaşı olmuş kişilerin casuslukla suçlanması epey eskiye dayanıyor.
İnsan hakları grupları Tahran yönetimini, bu tutuklamalar yoluyla başka ülkelerden ödün koparmaya çalışmakla suçluyorlar.
Daha geçen ay yine casuslukla suçlanarak İran tarafından 10 yıl hapse mahkum edilen Britanya-Avustralya uyruklu bir akademisyen, üç İranlı tutukluya karşılık olarak serbest bırakılmıştı.
Doktorasını İran halkına ithaf eden Ahmedreza Celali, tezinin ilk sayfasına bu çalışmayı "Dünyanın dört bir yanında yaşanan felaketlerde yaşamını yitiren ve hayatı alt üst olan insanlara, özellikle de İran'ın Bam kenti halkına" armağan ettiğini yazmıştı.
Bam'da 2003 yılında yaşanan depremde en az 26 bin 271 kişi yaşamını yitirmişti.