DW'nin sorularını yanıtlayan tanınmış Afganistan uzmanlarından gazeteci-yazar Ahmed Rashid, Pakistan'ın desteğiyle yeniden güçlenen Taliban'ı ve ülkede yeniden alevlenen savaşın olası sonuçlarını anlattı.
DW: Şu an Afganistan'daki durumu nasıl görüyorsunuz?
Ahmed Rashid: Taliban, Afganistan'ın sadece güneyindeki Kandahar ya da Helmend gibi geleneksel bölgelerinde değil Mezar-ı Şerif gibi kuzey bölgelerinde de zaferler kazanıyor. Hükümet güçleri çekiliyor gibi görünüyor, aşiret beyleri ise Taliban'a karşı yeniden silahlanıyor. Komşu ülkeleri de içine çekebilecek son derece tehlikeli bir durum söz konusu.
Doha'daki barış görüşmeleri neden arzu edilen sonuçları vermekte başarısız oldu?
Amerikalılar Taliban ile varılan anlaşmada karşılığında bir şey almadan çok fazla şey verdi. Taliban birçok taviz alırken Kabil hiçbir şey elde edemedi. Eski ABD Başkanı Donald Trump müzakereleri bir an evvel sonuçlandırmada aceleci davrandı ve kimse de onu kontrol edemedi.
Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin tüm bunlar olup biterken nasıl bir rol oynadığını düşünüyorsunuz?
Gani, Taliban ile diyalogda halkı ortak bir pozisyonda buluşturmayı başaramadı. Militanlar da bunu biliyorlar ve şimdiye kadar Gani ile görüşmeyi reddetmiş olmalarının nedenlerinden biri bu. Ayrıca Doha müzakereleri için Amerikan planını ve Türkiye'dekikonferansı da reddettiler.
Taliban'ın ilerleyişinde Pakistan'ın desteği halen başlıca etken durumunda mı?
Pakistan ordusu ve istihbaratı onlara sığınak sağladığı müddetçe Taliban'ın herhangi bir uzlaşmayı, anlaşmayı ya da Kabil ile diyalogu kabul etmesi için ortada bir sebep yok. Eğer liderleri ve onların aileleri güvende ise bunu niçin yapsınlar? Eğer Pakistan samimi davranmak istiyorsa derhal Taliban liderlerini ya uzlaşmaya ya da Ketta ya da Peşaver'deki sığınaklarından çıkmaya zorlamalı.
Taliban'ın 2001 yılındaki yenilgisinden sonra aşiret beyleri konumlarından vazgeçmedi. Sorunun bir parçası başından beri bu değil miydi?
Taliban'ın yenilgisi sonrasında tüm aşiret beyleri Amerikalılar tarafından Kabil'e getirildi. Birçoğu genellikle üst düzey pozisyonlarda hükümete katıldı. Ancak ortada kapsayıcı bir güvenlik planı ya da tüm bu insanları birleştirecek politik bir plan yoktu. Aşiret beyleri, eski cumhurbaşkanı Hamid Karzai sonra da Gani seçimlere hile karıştırdı. Asıl başarısızlık Afgan direnişi içinde birliğin olmamasıydı, ama bu aynı zamanda da uluslararası bir başarısızlıktı. NATO ve diğer uluslararası güçlerin buna en başından dikkat etmesi gerekiyordu. Meseleyi Birleşmiş Milletler'in (BM)ellerine bıraktılar ancak BM de Afganistan'dan yeni bir savaş başlatmak üzere Irak'a giden Amerikalıların desteğinden mahrum kaldı. Afganlar kendi başlarına kaldı, bu da Taliban'ın geri dönmesine imkan sağladı.
Peki o zaman Washington, Pakistan'ı desteklemeye neden devam ediyor?
Eski Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'i destekliyorlar. O da ikili bir strateji yürütüyor bir yandan ABD'nin Pakistan üslerinden insansız hava araçlarıyla düzenlediği operasyonlara arka çıkıyor diğer yandan da Taliban'ı destekliyor. Taliban'ın yeniden canlanması Pakistan'ın yardımı olmaksızın asla gerçekleşemezdi. 2002'de tamamen silindiler ancak 2004'te Afganistan'da yeniden büyük bir güç haline geliverdiler. Canlanmaları ABD'nin ihmalkarlığı ve 2003'te Irak'ta savaş başlatma aptallığında bulunmasıyla ilgili. Eğitim ve yeniden inşada ilerleme kat edilen zaman bu ilk iki yıldı. Ardından Taliban geri döndü ve herkesi tehdit etmeye başladı.
Çin bölgede sürekli büyüyen bir varlığa ve Pakistan ile de güçlü bağlara sahip. Afganistan konusundaki planları ne?
Üç yıl önce Pekin, Çin'de Taliban ile müzakerelere başladığında ve Çin delegasyonları Taliban ile Pakistan'da buluştuğunda Çinlilerin barışın sağlanmasına son derece olumlu baktıkları görünüyordu, böylece Bir Kuşak, Bir Yol Projesi sorunsuz bir biçimde yürüyecekti. Taliban, Çinlilerle anlaşmadı ve stratejilerini de kabul etmedi. Sanıyorum Çinliler hiç bitmeyecek bir çatışmanın içine çekilmek istemediklerini fark etti. Geri çekildiler ve Afganistan'daki barış süreçlerini teşvik etmekten de vazgeçtiler.
Hindistan'ın nüfuzu altındaki bir Afganistan, Pakistan'ın halen en büyük korkularından biri mi?
Evet ama Afganistan'ı yönetmek değil ülke yönetiminin Pakistan yanlısı olması arzusundalar. İslamabad, Karzai'den hoşlanmadı çünkü fazla bağımsızdı ve Gani'yi de sevmediler çünkü yardımcısı Pakistan'ın rolünden olumsuz bir biçimde söz etmeyi sürdürdü. Pakistan, Afganistan'da yönetimi alacak herhangi bir kişiden memnun olmayacaktır çünkü Afganlar milliyetçidir, yurtseverdirler. Birçok Afgan "Pakistan'da oturup da bize kendimizi nasıl yöneteceğimizi söyleyen bu insanlar da kim?" diye düşünür. Taliban, Afganistan'da birliği sağlayamaz zira dini inançları kendileri dışında başka bir Afgan grup tarafından kabul edilmiyor.
Taliban, Kabil'i alması halinde ülkeyi yönetme kapasitesine sahip mi?
Taliban demokrasiye inanmıyor. Sadece hükümetin çökmesini istiyorlar ki Afganistan'ı yeniden ele geçirebilsinler ve sistemlerini birkaç düzeltme ile yeniden dayatabilsinler. Medya kontrolleri altında olacak ve kadınların bazıları sadece tamamen burka altında çalışma imkanı bulacak. Ne değişmiş oldu? Hiçbir şey.
Pakistanlı gazeteci Ahmed Rashid aralarında "Taliban: Orta Asya'da Militan İslam, Petrol ve Fundamentalizm" de olmak üzere çok satan birçok kitabın yazarı.
Söyleşi Karlos Zurutuza tarafından İspanya'nın başkenti Madrid'de yapıldı.
© Deutsche Welle Türkçe