Politika

CHP'de genel başkanlık için adaylığını açıklayan Mustafa Balbay: Kılıçdaroğlu’na vefa borcum var

Hedeflerimizde samimi olduğumuzu topluma anlattığımızda yüzde 25 barajını kırabiliriz

13 Kasım 2015 19:54

CHP genel başkanlığı için adaylığını açıklayan İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay, parti içinde yaşanan son gelişmelerden sonra gerek parti içinden gerek parti dışından pek çok kişinin kendisini arayarak desteklediğini söyledi. Balbay, “Siyaset sahnesinde de mücadele etmemi sağlayan CHP’nin tüzel kişiliğinde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na vefa borcum var” dedi.

Mustafa Balbay, CNN Türk’te Şirin Payzın’ın hazırlayıp sunduğu “Ne Oluyor” programına katılarak, “Partimin iktidarı için tüm sorumlulukları almaya hazırım, ekibimiz var, heyecanım var” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na vefa borcu olduğunu da ifade eden Balbay programda şunları söyledi:

“Silivri sürecini tam olarak bilmeyenler bizim vefa borcumuzun kimlere olduğunu tam olarak kestiremeyebilirler. Bizim için Silivri önlerine gelip gaz yiyen, bizi hiç yalnız bırakmayan milyonlarca yurtsevere, benim siyaset sahnesinde de mücadele etmemi sağlayan CHP’nin tüzel kişiliğinde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na vefa borcum var. Ben bu borcu gelinen noktada ancak partimi iktidara taşıyınca ödeyebilirim. Bu elbette bir kişinin çabasıyla değil, tüm örgütümüzün başarıya inanması ve çalışmasıyla olacak. Bu yolda elimi, bedenimi taşın altına koymaya hazırım”

 

“Yüzde 25 barajını kırmalıyız”

 

“Son 20 ayda yapılan 4 seçimde hep aynı sonuç çıktı. Bilimsel anlatımda denir ki; hep aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuç elde edemezsiniz. Eğer aynı şekilde 2019 seçimlerine gidersek farklı bir sonuç beklenebilir mi? Mücadele arkadaşlarıma bunu soruyorum. Beklenmez diyorlarsa o zaman benim önerim var. Diyorum ki; yeni bir yön, yeni bir yöntem, yeni bir yönetim oluşturmamız gerekli. Bunun için her şeyimizi gözden geçirmeliyiz. Kurultayımızı 4 gün, belki daha uzun süre yapıp, hedeflerimizde samimi olduğumuzu topluma anlatmalıyız. Bunu yaşama geçirdiğimizde yüzde 25 barajını kırabiliriz.

Art arda gelen seçimlerle birlikte partimizin olağan kongresi 2016 yılına sarktı. İdeal olan çok uzamamasıydı. Ancak olağan kongre süreci başladığına göre bunu sağlıklı şekilde sürdürmek gerekiyor. Bazı arkadaşlarımızın olağanüstü kongre talebi kendi tercihleridir. Ben, kırıp dökmeden, işin doğasını zorlamadan, siyasi rakiplerimize malzeme vermeden 2019’daki 3 seçimi de kazanmak, çalışmaya şimdiden başlamak üzere güzel bir kurultay yapalım diyorum. Eğer olağanüstü kurultay için gerekli imza toplanırsa elbette hukuk ne diyorsa o olur. Benim eski yeni tüm delegelere saygım ve güvenim tamdır.

 

“Ekibimiz hazır, diyaloğum geniş”

 

Son gelişmelerle birlikte beni arayan milletvekili arkadaşlarım da var. Bunun dışında gerek partimizin içinden gerekse doğal çevresinden pek çok kişi aradı ve her türlü katkıyı yapabileceklerini söyledi.  Cumhuriyet’in birinci yüzyılında biz vardık, ikinci yüzyılında da biz olacağız. Bunun için çalıştığım bir ekip var. Kurultay sürecinde tabii ki bu genişleyebilir, yeniden şekillenebilir.

 

Kılcal damarlara gidiş

 

CHP’nin toplumsal tabanının önemli dilimini meslek örgütlerinden sendikalara, sivil toplum kuruluşlarından özel mücadele hedeflerine dayalı derneklere kadar örgütlü kesimler oluşturuyor. Bütün bu kesimlerle partinin sürekli bağ kurmasını sağlayacak yeni bir yapılanma gerekiyor.

 

Kürtlerle baş başa stratejisi

 

Önceki genel başkanlarımızdan Bülent Ecevit’le zaman zaman yaptığımız sohbetlerde, konu Türk-Yunan ilişkilerine gelince şöyle derdi; ‘Bizi Yunanistan’la baş başa bıraksınlar, biz aramızdaki tüm sorunları çözeriz’. Tabii ki aynı şey değil ama, Kürt sorunun çözümünde de başlangıç, ülkemizin bütünlüğü içinde baş başa konuşabileceğimiz bir zemin yaratmaktır. Bu zemin sadece Ankara’da olur. Bir insanın en büyük ihtiyacı önemsenmektir. Dijital iletişimden toplumsal dengelere kadar pek çok şeyin değiştiği 21. Yüzyıl gerçeklerini de dikkate alıp, bu topraklarda var olan farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu öne çıkararak barış içinde nasıl yaşarız sorusuna yanıt verebileceğimize inanıyorum.