Gündem

Adalet Bakanlığı'ndan istismara uğrayanlara öneriler: Yıkanmayın, kıyafet değiştirmeyin

"Zor olsa da el/yüz yıkamak, ağzımızı çalkalamak gibi kanıtların kaybolmasına yol açabilecek herhangi bir şey yapmamalıyız"

01 Mart 2019 09:48

Adalet Bakanlığı, başta istismara uğrayan kişilere yönelik olmak üzere bir öneri listesi yayımladı. Bu kişilere 'Saldırı mağduru yıkanmamalı' ve 'Mutlaka delil alın' gibi tavsiyelerde bulunuldu.

'www.magdur.adalet.gov.tr' adresi üzerinden mağdurlara hukuki, sosyal ve psikolojik destek veren kurumun sitesinde, başta cinsel saldırı ve istismar eylemleri olmak üzere mağdurlara olaydan itibaren nasıl davranılması gerektiğine dair uyarılara yer veriliyor. "Cinsel Şiddete Uğradığımızda veya Uğrama Tehlikesi Bulunduğunda Ne Yapmalıyız?" başlığı altında şu önerilen yer alıyor:

"Aşağıdaki kurumlara şahsen veya telefonla başvurabiliriz. Olaya ve duruma tanık olan kişiler
(komşu, akraba, vb.) de bu kurumlara başvurabilirler:

 Bağırmalı, çevreden yardım istemeliyiz. Mümkünse polisi veya jandarmayı aramalıyız

 Her türlü cinsel saldırı durumunda yapılabilecek ilk şey hiç vakit kaybetmeden en
yakın polis merkezine, jandarmaya veya sağlık kurumuna gitmektir.

 Saldırıyı gören tanık varsa onu da karakola getirebiliriz. Polis merkezinde saldırganın
nasıl göründüğünü tarif edip şikâyette bulunabiliriz.

 Saldırganın tüyü, saçı, bedensel sıvıları üstümüzde kalmış olabilir. Boğuşma sırasında
tırnaklarımızın altına saldırganın derisi sıkışmış olabilir. Bunların hepsi önemli birer
delildir ve saldırganın yakalanıp cezalandırılmasında çok etkili olabilir. Cinsel bir
saldırıdan sonra çoğu kadın hemen yıkanıp temizlenmek, yaşadığı deneyimi üstünden
atmak ister. Ancak zor olsa da el/yüz yıkamak, ağzımızı çalkalamak, kıyafet
değiştirmek gibi bu kanıtların kaybolmasına yol açabilecek herhangi bir şey
yapmamalıyız.

 Cumhuriyet Savcılığı’na veya Aile Mahkemesi’ne başvurabiliriz.

 Cinsel saldırı veya taciz suçunun takibi ve saldırganın yakalanması için suç
duyurusunda bulunulması gerekir.

 Varsa tanıkların dinlenmesini ve gerekli delillerin toplanmasını istemeliyiz.

 Saldırıyı belgeleyen bir doktor raporu almak için savcılıktan bizi Adli Tabibe sevk
etmesini isteyebiliriz.

 Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’ne (KOZA-ŞÖNİM) başvurabiliriz.

 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüklerine başvurabiliriz.

 Alo 183 (Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı)’nı arayabiliriz.

 Belediyelerin Kadın Danışma Merkezlerine başvurabiliriz.

 Baroların Kadına Yönelik Şiddet telefon hatları ve Adli Yardım Kurullarına
başvurabiliriz.

 Kadın örgütlerine başvurabiliriz.

 Hiçbir şey yapabilecek durumda değilsek en yakın sağlık kuruluşuna gitmeliyiz. Orada
polis çağrılmasını isteyebiliriz."

Sitede öte yandan şu bilgilere yer verildi:

– Cumhuriyet Savcılığı’na veya Aile Mahkemesi’ne başvurursak:

Şikâyetimizi/talebimizi anlatan bir dilekçe yazmalıyız. Başvurumuzun sonucunu takip edebilmek için verdiğimiz dilekçenin Savcı veya Hâkim tarafından imzalanmış (havale edilmiş) bir kopyasını veya tevzi bürolarınca verilecek başvuruyu gösteren evrakı saklamalıyız, başvuru tarihini ve dosya numarasını not etmeliyiz.

– Sağlık kuruluşuna başvurursak:

Şikâyetimizi hastane polisine iletebiliriz. Şikâyetçi olmak konusunda henüz karar vermediysek bile, durumu hekimimizle paylaşabilir, muayenemizin yapılıp durumumuzun kayıt altına alınmasını sağlayabiliriz. Hekimler hasta sırrını saklamakla yükümlüdürler.

– Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) İl Müdürlükleri ve/veya bulunduğumuz ilde varsa Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne (KOZA-ŞÖNİM) başvurursak:

Sığınma, hukuki ve psikolojik destek hizmetlerinden faydalanma hakkımız vardır. ASPB/ŞÖNİM görevlileri tarafından hizmet alımı öncesinde karakola şikâyette bulunmamız gerektiği ifade ediliyorsa ve şikâyette bulunmak istemiyorsak bunu belirtebiliriz. ASPB/ŞÖNİM hizmetlerinden yararlanmak için polise şikâyet yasal bir zorunluluk değildir. Bazen karakol, savcılık veya mahkeme görevlileri, çeşitli nedenlerden ötürü, başvurumuzu almaya yetkili olmadıklarını söyleyebilir veya işlem yapmak istemeyebilirler. Bu yüzden kanunda belirtilen hakkımızı onlara kararlı bir şekilde hatırlatmak, bir dilekçe vermek ve bu dilekçenin işleme konulmasında ısrarcı olmak gerekir.