Politika

Adalet Bakanı Tunç: Orduevinde askerimizin annesiyle çektirdiği fotoğraf vardı, hâlâ eski Türkiye alışkanlığıyla manşet atıyorlar, bu vesayetçi tartışmalar artık demode

27 Eylül 2024 20:48

T24 Haber Merkezi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Bir gazetenin manşetinde vardı, orduevinde fotoğraf çekilirken kılık kıyafeti nedeniyle arka planda bir askerimizin annesiyle ilgili öyle bir tezvirat yapılmış ki bu eski Türkiye'de kaldı. O tartışmalar artık demode. Dolayısıyla maalesef içimizde hala eski vesayetçi anlayışa özlem duyan az da olsa birkaç kesim var, ona da yapacak bir şeyimiz yok." dedi.

Bakan Tunç, Atatürk Üniversitesi kampüsündeki Biyoçeşitlilik Müzesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Akademisyen Gözü ile Erzurum" programında konuştu.

"Vatandaşın, AİHM'e gitmeden kendi ülkesinde hakkını arayabilmesini hayata geçirdik"

AA'da yer alan habere göre Tunç, Anayasada sessiz devrim sayılabilecek önemli ilerlemeler sağladıklarını belirterek, kadın ve çocuk haklarıyla ilgili yeni düzenlemelerin bu dönemde hayata geçirildiğini dile getirdi.

Ülkenin darbe anayasasıyla yönetildiğini ama bu darbe anayasasındaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik de çok önemli adımlar attıklarını söyleyen Tunç, şöyle konuştu:

"Hak arama yollarıyla ilgili önemli değişiklikler ve yenilikler getirdik. Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulması bunlardan bir tanesi. Vatandaşlarımızın idare ile ilgili uyuşmazlıklarında mahkemeye gitmeden kamu denetçisine başvurması imkanını bu dönemde getirdik. Kişisel verilerin korunması, bunların mevzuatların çıkarılmasıyla ilgili anayasada önemli yapısal değişiklikleri hayata geçirdik. Bilgi edinme hakkı vatandaşlarımızın idareden bir bilgi edineceği zaman ona cevap verilmesi mecburiyeti anayasal zorunluluk haline geldi. Tüm yargı yolları tükenen hak ihlalleri noktasında vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden kendi ülkesinde hakkını arayabilmesiyle ilgili düzenlemeleri hayata geçirdik."

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş, büyük bir yönetim reformuydu"

Anayasadaki en büyük reformlardan birinin de yönetim reformu olduğunu belirten Tunç, "Hala eleştirenler var, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş, büyük bir yönetim reformuydu. Demokrasiyi güçlendiren, halkın doğrudan doğruya yürütmeyi belirleyebildiği, dolaylı demokrasi değil de doğrudan demokrasiye geçtiğimiz, Cumhuriyet rejimini daha çok güçlendiren bir hükümet sistemine adım attık." dedi.

"Darbe anayasasında önemli yapısal sorunlarımız vardı"

Tunç, "Hakim Savcılar Kurulunun yapısı, Anayasa Mahkemesinin yapısı, oradaki dönüşümler hep bu amaçla yapıldı. Yüksek Askeri Şura'nın, Milli Güvenlik Kurulunun yapısı, darbe anayasasında demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan, önemli yapısal sorunlarımız vardı, bunların hepsini geride bıraktık. 10 yılda bir darbe olmasın, 10 yılda bir muhtıra verilmesin, Cumhuriyetin, milli iradenin önü kesilmesin diye bu yapısal dönüşümleri milletimizi desteğiyle gerçekleştirdik." ifadesini kullandı.

"Hâlâ eski Türkiye alışkanlığıyla manşet atıyorlar"

Kılık kıyafet özgürlüğüyle ilgili bazı yayın organlarında suni tartışmaların olduğunu öne süren Tunç, şöyle devam etti:

"Hala bu suni tartışmaları gündeme getirmek isteyenler var ama onlar artık eski Türkiye'de kaldı. Yani bugün bir gazetenin manşetine bakıyoruz hala eski Türkiye alışkanlığıyla manşet atıyor. Onlar artık eskidi, millet onlara itibar etmiyor. Bir gazetenin manşetinde vardı, orduevinde fotoğraf çekilirken kılık kıyafeti nedeniyle arka planda bir askerimizin annesiyle ilgili öyle bir tezvirat yapılmış ki bu eski Türkiye'de kaldı. O tartışmalar artık demode. Dolayısıyla maalesef içimizde hala eski vesayetçi anlayışa özlem duyan az da olsa birkaç kesim var, ona da yapacak bir şeyimiz yok. Önemli yapısal dönüşümler yaptık ama bunlar yeterli mi, elbette ki değil.

Anayasada bazı maddeler birden fazla değiştirildi. Darbecilerin oluşturduğu bir kurumsal yapıya getirdik. Başka bir görev atfettik ve o görevi atfederken diğer maddeyle ilgili uyumsuzluk ortaya çıktığında o zaman yüksek mahkemelerimiz, bu maddeyi farklı yorumlar hale geldi. Farklı yorumladığında da bir krize dönüşen durum oldu. Bugün Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki tartışma aslında bundan kaynaklandı. Birisi 14. maddeyi farklı yorumladı diğeri farklı yorumladı. Yargıtay 'ben Adliye Mahkemelerinde verilen kararları son inceleme merciiyim' dedi. Öteki 'İnsan Hakları konusunda ben etkiliyim' dedi ve aslında o maddeler arasında görev uyuşmazlıkları çıkmaması için cümleler de var. Bu cümleler de farklı yorumlandı.

Bu tartışmalarla ülkemizin zaman kaybetmemesi, demokratik niteliğini güçlendirmek, yüksek standartlı bir demokrasi için yaptığımız mücadeleyi daha da ileriye taşımak için Türkiye'nin yeni demokratik, sivil katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini belirleyen, herkesin kendi içinde bulduğu her görüşün işte bu bizim anayasamız dediği, bu bir toplumsal sözleşmedir dediği bir anayasayı biz yapmak durumdayız. TBMM'de milletvekillerimiz, siyasilerimiz bu konuda uzlaşırlarsa tarihi bir görevi yerine getirmiş olurlar ve milletimize olan borcumuzu yerine getirmiş oluruz. İnşallah bu yüzyılda Türkiye'yi dünyaya damga vuran bir ülke haline getirelim diyoruz. Mazlumun hakkını daha güçlü savunabilen, dünyada insan haklarını, adaleti, hakkaniyeti daha güçlü savunabilen bir ülke yapalım istiyorsak, o zaman hem yüksek standartlı bir demokrasi için birlik içinde olmalıyız diyorum."

"Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nı uygulamaya başlıyoruz."

Adaletin tecelli etmesinde hukuk fakültelerinin kalitesini önemsediklerini söyleyen Tunç, şunları kaydetti:

"Ayın 29'unda ilk sınavı yapacağız. Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nı uygulamaya başlıyoruz. Artık bundan sonra hukuk fakültesinden mezun olan kardeşlerimizin, avukat olmak istiyorlarsa avukatlık stajına başlayabilmek için Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nı kazanması gerekiyor. Hakim, savcı yardımcısı olmak istiyorsa da aynı sınavı kazanması gerekecek. Böyle bir ön elemeden geçiriyoruz. Hakim, savcı yardımcılarımızda artık 2 yıl süren hakim, savcı adaylığı sistemini bıraktık. Bu aydan itibaren 3 yıl süren bir hakim savcı yardımcılığı sistemine geçtik. 3 yıl sürecek 1 yıl Adalet Akademisi'nde güçlü bir eğitim alacaklar. 2 yıl da tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında usta çırak ilişkisi içinde hem uygulamaya yardımcı olacaklar, yargının işleyişiyle ilgili konularda onlara destek olacaklar. Yargısal kararlara imza atmayacaklar ama oradaki karar yazımından tutun da diğer konularda hakimlerimize, savcılarımıza yardımcı olacaklar. Aldıkları puanlar, akademiden aldıkları puanlar 70 puanı geçerse mesleğe kabul edilecekler. Geçmezse memuriyete atanmış olacaklar. Bu ön elemeleri yaptığımızda yargıdaki kürsüdeki genç kardeşlerimizin kalitesi artmış olacak."