06 Ağustos 2016 14:27
Adalet Bakanı Bekir, Bozdağ, "Bundan sonra Türkiye'de devletin içerisinde hiçbir gruba, cemaate, ideolojiye, tarikata devlet olma, devlet gibi hareket etme imkânı asla verilmeyecek" dedi. Bozdağ, "Böyle bir şey olmayacak. Bu devletin içerisinde görev yapan herkes devlete sızmaya, bulunduğu kurumu, mensubu olduğu yapının emrine amade durmak için değil farklı görüş ama devlette görev yaparken devletine ve milletine en iyi hizmeti vermek için orada olmalı, herkes olmalı" ifadesini kullandı.
Bozdağ, çeşitli açılış ve ziyaretler için geldiği Rize'de, Vali Erdoğan Bektaş'ı makamında ziyaret ederek bir süre görüştü. Bozdağ, daha sonra Sahil Kültür Parkı'na geçerek, Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunca düzenlenen "Rize 1. Ürün ve El Sanatları Fuarı"nın açılışını gerçekleştirdi.
Bozdağ, burada yaptığı konuşmada, 15 Temmuz tarihinin, Türk demokrasisi, Türk tarihi bakımından kara bir gün olduğunu belirterek, Pensilvanya'da ikamet eden Fetullah Gülen'in emir ve komutası altında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetler içerisinde kümelenmiş, FETÖ'nün mensubu, asker elbisesi giymiş kimi askerlerce ve onlara eklemlenmiş başkalarınca Türkiye'de bir darbe teşebbüsüne kalkışıldığını hatırlattı.
Paralel devlet yapılanması olarak adlandırılan bu yapının, devleti almak ve devlete her alanda hakim olarak Türkiye'nin rejimini de değiştirmek suretiyle yeni bir rejim kurmak maksadıyla bir büyük ihanet kalkışması gerçekleştirdiğini ifade eden Bozdağ, şunları söyledi:
"Bu ihanet kalkışması bazılarının dediği gibi çok iyi kurgulanmamış bir şey değil esasında çok iyi kurgulanmış, çok iyi hesap edilmiş ve her yanı çok iyi çalışılmış bir darbe teşebbüsü planıdır. Ortaya çıkan verileri, ifadeleri, delilleri analiz edip değerlendirdiğimizde planın büyüklüğü ve çok iyi çalışıldığını çok daha net göreceğiz, görebiliyoruz. Allah'ın izni ile bu plan başarılı olamadı. Siz ne hesap yaparsanız yapın, o hesabın üzerinde mutlaka Allah'ın da bir hesabı vardır. Hangi plan yaparsanız yapın, Allah'ın da bir planı vardır, hangi tuzakların kurarsanız kurun, Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. Bu planları yapanlar, başka ülkelerin uşağı olan alçaklar ve onlarla beraber hareket edenler, Allah'a kul olan ve ondan başka kimsenin önünde eğilmeyen, bu aziz milletin evlatlarını Rabb'imin himaye edeceğini ve onun tuzaklarını boşa çıkaracağını hesap edemediler."
Bozdağ, Fetullahçı teröristlerin, televizyonlara çıkıp "Türk milleti şöyle korkak, böyle pısırık, televizyonda bir altyazı sokağa çıkma yasağı diye geçsin, kimse evinden dışarıya çıkmaz. İmamların evi cami avlusu içerisindedir. Oradan camiye bile gitmez." diyerek hem Türk ordusuna tahrik ve teşvik hem de millete bilinçaltı baskı uyguladığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Telkinlerin aylar öncesinden başladığını görüyoruz. Milletin evladını, Cumhurbaşkanı Rize'nin evladını, Türkiye'nin liderini, dünyanın şu andaki en büyük liderleri arasındaki en büyük liderinin tutum ve davranışını, başka başkalarının tutum ve davranışlarını hesap edemediler. Bu darbe teşebbüsünde Türkiye'yi, herkesi yanıltan sonuçlar ortaya koymuştur. Her şey ilk oldu bu darbe teşebbüsünde. Bir yandan Amerika'da Pensilvanya'daki mukim bedduacı, ihanet şebekesinin başında olan biri, oradan emir ve talimat vererek 40 yıldır bu devletin içerisinde yerleştirdiği hainlerle beraber bir hareket yapınca devleti, milleti kilitleyecek, hükümeti alaşağı edeceğine inanmış, başkalarını inandırmış. Çünkü ona destek veren başka dışarıdan güçler var, bu çok açık. Kendi başına olan bir iş değil."
Darbe kalkışmasında birçok acı ilkler yaşandığını dile getiren Bozdağ, "Meclis bombalanıyor, bu ilk. Bugüne kadar pek çok darbe girişimi oldu ve hiç birinde Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmadı. Toplantı halinde içeride konuşmalar var, milletvekilleri var, yukarıdan F-16 jetleri ile savaş uçaklarıyla sanki düşman bir ülke bombalanıyormuş gibi TBMM'yi bombaladı bu alçaklar. Cumhurbaşkanlığı Saray'ını bombaladı bu alçaklar, bundan önce Çankaya Köşkü'nü bombalayan olmadı. İlk defa havadan F-16 ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı, helikopterlerle oraya gelmiş olan insanları kurşuna tuttular, bir yandan bomba attılar." ifadesini kullandı.
Bozdağ, Türkiye'yi terörden arındırmak için mücadele eden özel harekata F-16'larla yapılan saldırıya değinerek, şunları kaydetti:
"Bir ülkenin insanı, vatanını, milletini seven birisi, öz evlatlarına, hem de en iyi yetişmiş insanların üzerine gökten uçaktan bomba yağdırır mı? Bomba yağdırdılar ve 52 tane civanmert özel harekatçımızı şehit ettiler. Bu da ilk. Cumhurbaşkanımızı infaz etmek için harekete geçtiler. Helikopterlerle beraber SAT komandoları, MAK ekipleri, özel yetiştirilmiş canavarlar oraya doğru hareket ettiler. Köprü tuttular bu ilk, canlı insanların tankın altında ezilmesini sağladılar, bu da ilk. Keskin nişancıları yerleştirdiler, insanları keskin nişancılara öldürttüler. Tankların üzerine doğru gelen 'etmeyin' diye yalvaran analarımıza, babalara, bacılara, kardeşlere emir verdiler ve kurşun yağdırdılar. 238 tane vatandaşımızı şehit ettiler, daha pek çok ilki var bu işin içerisinde ama 'en büyük ilkler nedir?' diye sorarsanız, bu darbecileri yanıltan ilklerdir. 'Biz böylesine büyük canavarlıkları yaparsak, gökten uçaklarla helikopterlerle ölüm yağdırırsak, aşağıdan tanklarla ağır silahlarla insanları ezer gidersek, Mısır'ın Sisi'si gibi biz bu canavarlıkla neticeyi alırız. Cumhurbaşkanı'nı infaz edersek zaten her işi bitirmiş oluruz.' Böyle büyük bir canavar ve vahşi anlayış üzerine plan yapılıyor ve uygulamaya konuluyor ama hesap edemedikleri çok ilkler oldu."
- Geçmişteki darbeler
Bozdağ, önceki darbe girişimlerinde meydan okuyan bir cumhurbaşkanı, meydan okuyan bir başbakan, kabine olmadığını belirterek, "12 Mart 1971 muhtırası TBMM'de okundu ve dönemin partileri, milletvekilleri kafasını eğip muhtırayı Meclis'te dinlenme onursuzluğunu bu millete yaşattılar. Tarih bunlarla dolu ama dikkat edin darbeyi planlayan dış yapılar ve onların maşa olarak kullandığı hain uşaklar önce Cumhurbaşkanı'mızı infaza gidiyorlar. Televizyona çıktığını gören bir FETÖ'cü terörist söylüyor, şaşırmış 'Hayatta mı' diyor, gözü fal taşı gibi açılmış. Allah onu koruyor Allah. Alçak herif, sen ne diye soruyorsun? Rabb'im himaye ederse sen ve senin ağa babalarının hiçbirinin gücü buna yetmez. Bunu göremiyorlar." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, darbe teşebbüsü olduğunu öğrendiği anda saklanma, kaçma, pazarlık yapma, teslim olma ihtimallerini dahi düşünmeden ölüm ihtimalini seçerek yola çıktığını aktaran Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:
"Boris Yeltsin tankın üstüne çıkmıştı. Tayyip Bey yanındaki yakınlarıyla dostlarıyla değerlendirmeyi yapıyorlar ve milletine çağrıda bulunuyor. 'Ben halkın gücünden başka büyük bir güç tanımıyorum, halkımı meydanlara davet ediyorum.' diyor ve arkasından hava sahasının FETÖ'cü teröristlerin kontrolünde olduğunu bile bile, kendisini infaza gelen ekiplerin havada ve yolda olduğunu bile bile, havaalanlarının onların kontrolüne geçtiğini bile bile Allah'ın aslanı, Rabb'ine ve meydana davet ettiği milletine güveniyor ve adeta ölüme uçuyor. Ölüme uçtu Cumhurbaşkanımız. Havada infaz edilebilir mi? Edilebilirdi. İndiği yerde infaz edilebilir mi? Edilebilir ve helikopterde kaptana soruyor. Havaalanı işgal altında ışıklar söndürülmüş. 'Kendi ışığında meydana inebilir misin?' dediğinde 'Ben inerim.' 'O zaman ne kadar yakıtımız var?' Ya Allah Bismillah diyerek yola çıkılıyor. Şimdi millet kendi önünde ölüme uçan, her şeyi göze alan, milletine güvenip onları meydana davet eden böyle iyi yürekli, cesur, ihlasla, samimiyetle ölmeyi göze almış, Allah'tan başka kimseye eğilmeyip kabul etmeyen, reddeden bir lideri görünce herkes sokaklara çıktı. Geçmişte böyle bir lider çıktı da millet sokağa mı çıkmadı? Hani diyorlar ya 'Tankı görünce millet kaçar, şöyle eder, böyle eder.' O FETÖ'nün alçaklarına mahsustur. Türk milletine hakaret edenler, Türk milletinin büyüklüğünü görmeyenlerdir."
Bozdağ, Kurtuluş Savaşı yıllarında ülke işgal edilince milletin Atatürk'ün arkasında saf tutup ölümüne mücadele ettiğini anımsatarak, "1960 darbesinde Menderes veya dönemin cumhurbaşkanı meydana çıkıp meydana milleti çağırıp ölüme koştu da peşinden mi gitmedi? 1971'de Meclis'te muhtırayı dinleyen başbakanlar, bakanlar 'Meydana gelin' dedi, cumhurbaşkanı 'Meydana çıkın' dedi de millet meydana mı gitmedi? 12 Eylül darbe düdüğünü duyan liderler oldu, 'Meydana gelin' dedi de millet peşinden mi gitmedi?" dedi.
Bu milletin cesur, yürekli, samimi bir lider gördüğü zaman ölümüne onun arkasından koştuğunu vurgulayan Bozdağ, "'Tayyip Erdoğan'ı bu Türk milleti neden seviyor? Neden bu kadar iftira yapıyoruz, bu kadar plan, tuzak kuruyoruz da millet bununla bağını çözmüyor?' diye bakanların, Tayyip Bey'in şahsında somutlaşan bu yiğitliğe, bu cesarete, bu samimiyete, bu ihlasa, 'Allah'tan başka kimsenin önünde eğilmem' diyen dik duruşa iyi bakmaları lazım. O duruştur ki milleti ona aşık etmiştir." diye konuştu.
- "Her kesim demokrasiye sahip çıktı"
"1971'de onursuzca muhtırayı dinleyen bir parlamento yapısından, bombanın altında canı pahasına orada demokrasi nöbeti tutmaya devam eden bir parlamento dönemine gelindi." ifadesini kullanan Bozdağ, medyanın da hep beraber demokrasiye sahip çıktığını, 'Darbeye hayır' dediğini söyledi.
Bozdağ, sivil toplumun hep beraber demokrasiye sahip çıktığını, darbeye ve darbecilere 'hayır' dediğine işaret ederek, halkın partili partisiz, siyasi görüşü, eleştiriyi, muhalefeti bir kenara koyup hepsinin 'demokrasiye evet' dediğini anlattı.
Herkesin ölümüne meydanlara çıktığına dikkati çeken Bozdağ, "Ölümüne tanklara yürüdü, kurşun atanların en önüne gözünü kırpmadan gitti. 'Ben bugün şehit olmayacaksam ne zaman şehit olacağım' düşüncesi ile ölmekten korkmayan, ölümü öldürmüş insanlar bu canavarlar karşısına dikildi. Bu da bir ilkti." ifadesini kullandı.
Bozdağ, herhangi bir askeri birliğin bir köşesinde hareketlilik olduğu zaman, askeri birliğin diğer köşesi duymadan Ankara'nın olaydan haberi olduğunu, herkesin demokrasinin bir istihbarat elemanı gibi çalıştığını söyledi.
Bütün yaşanan ilkler sonucu darbe teşebbüsünün başarısız olduğunu belirten Bozdağ, şunları kaydetti:
"Bu ilkleri yaşatan önce Allah, sonra milletimizdir. Sonra milletle beraber hareket eden lider kadrodur. Bu ilkleri hesap edemeyenler, millete hakaret edenler var. Ne diyorlar? Koyun sürüsü gibi bu seçeneğin arkasından giden ahmaklar açıklama yapıyor.' Körü körüne inanıyorlar, adam Kuran'ı, sünneti her şeyi tersinden okutsa bile kayıtsız şartsız itaatleri var. Ama aklını, kalbini rehin etmemiş, sorgulayan, soruşturan ve doğru olmayan bir şeye meydan okuyan ve ölümüne demokrasiye, hukuka, insan haklarına sahip çıkanlara 'ahmak' diyor. Fetullah Gülen örgütünün elebaşı, ahmak sensin sen. Bu milletin aklını göremedin, bu milletin büyüklüğünü göremedin, bu milleti kendi etrafında Haşhaşi hale getirdiğin, beyinlerini yıkadığın ahmaklara benzetiyorsun. Bu millet her zaman hainlere karşı bir olmuştur, iri olmuş, diri olmuş ve birlikte Türkiye olmayı başarmıştır. Bundan sonra da başarmaya Allah'ın izniyle devam edecektir."
- Yeni darbelerin yaşanmaması için alınan tedbirler
Bakan Bozdağ, yeni darbe teşebbüslerinin olmaması ve darbelerin başarısız olması için çok şeyler yapacaklarını vurgulayarak, şöyle dedi:
"Türkiye'de geçmişte her darbe olduktan sonra siyasal iktidar yan gelip yatmış. Darbe bitti, sanki bir daha darbe olmayacak. Yahu bu darbe neden oluyor diye kafa yormamız gerekmez mi? Bu sistem neden 10 senede bir darbeci güruh üretiyor? 10 senede bir neden bu sistemin içerisinde yetiştirilen insanlar sistemde darbe yapma cesaretini, cüretini kendinde buluyor? Darbe bitince darbenin üretimi durmuyor ki her 10 yıl darbe gelmiş Türkiye'ye. 60'ta olmuş geri sayım başlamış, 71 muhtırası olmuş, 80 darbesi için geri sayım başlamış. Her darbe adeta yeni bir darbenin başlangıcı olmuştur. Sebep siyasi iktidarlar demokrasiyi güçlendirip yeni darbenin önünü kesecek, darbeci rüya görenlerin o rüyayı görmez hale gelecek bir Türkiye oluşturma iklimi için çalışmamışlardır ama AK Parti hükümetleri döneminde Türkiye hangi krizi yaşadıysa o kriz bir daha ülkemizde yaşanmaması için tedbirler almıştır."
Bekir Bozdağ, 2007'de muhtıra, Cumhurbaşkanlığı seçim krizi, 367 kararı üzerine tedbirler aldıklarını belirterek, "Ne yaptık? Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye'de hep kriz oldu. Öyleyse seçim şeklini değiştirelim dedik, değiştirdik ve 2014'te cumhurbaşkanlığı seçim oldu. Herhangi bir kriz kaos oldu mu? Olmadı. Neden? Çünkü kriz üreten sistemi biz devre dışı bıraktık. Her yaşadığımız krizde bir kez daha yaşanmaması için tedbir aldık." değerlendirmesinde bulundu.
Şimdi darbe üreten bir sistemin silahlı darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Bozdağ, şunları kaydetti:
"Öyleyse bizim yeni dönemde bu sistemi darbe üretmeyecek hale getirmemiz gerekiyor. Bu darbe teşebbüsünden sonra milletimizin bizden istediği üç temel şey vardır. Bir, bu darbecilerin yargı önünde hesap verip en ağır şekilde cezalandırılması ve devlet aygıtı içerisindeki bu Fetullahçı terör örgütüne mensup olanların devlet aygıtı içerisinden temizlenmesidir. İki, Fetullahçı terör örgütü veya başkalarının bu darbe teşebbüsünden sonra artçı yeni bir darbe teşebbüsüne kalkışmasının engellenmesidir. Üçüncüsü ise ne Fetullahçı terör örgütünün ne Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yuvalanmış başka terör yapıları veya başka şeylerin darbe yapmasına izin verecek bir sistemi muhafaza etmek. Yani sistemin darbe üreten vasfını ortadan kaldırmamız lazım. Hepimiz ne konuştuk? 'Emir komuta zinciri dışındadır.' Yani emir komuta zinciri içerisinde darbe olursa iyi bir şey mi? Emir komuta içerisinde de emir komuta dışarısında da FETÖ'nün adamlarıyla da başkalarının adamlarıyla da her ne şekilde kudrette ortaya çıkarsa çıksın, darbe son derece çirkindir, hukuksuzdur. Ülkemizin ortak tavır geliştirmesi gerekir. Hükümetimiz bu çerçevede OHAL kararı aldı ve adımlarımızı atmaya başladık. Niçin? Darbe üreten bu sistemi darbe üretemez bir hale getirmek, demokrasinin, milli iradenin, hukukun üstünlüğünün, Anayasa'nın gerçek muhafızı haline dönüştürmektir."
Bozdağ, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yuvalanmış Fetullahçı terör örgütü mensuplarına karşı duran Mehmetçik sayesinde darbenin başarısız olduğunu kaydederek, "Emniyet mensuplarımız canları pahasına, ölümüne bu darbeye karşı direndiler, yargı mensupları, onlar, silahsız bir ordu olarak ilk defa darbenin karşısında durdu. Eskiden Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay, Danıştay Başkanı darbenin ilk saatinde gidip darbecilere 'emrinize amadeyiz,' derlerdi. Şimdi canı pahasına o gece, daha darbenin ne olacağı belli olmadan, kim kazanacak belli olmadan adliyeleri açan, gözaltı, yakalama kararı veren yargı mensupları var. Bunun gibi gereğini yerine getiren polisler var ve bunun gereğini yerine getiren vatansever, darbecilere karşı askerler var. Herkes o gün bunun mücadelesini verdi," dedi.
Bakan Bozdağ, sistemin darbe üretmeyen bir hale dönüştürülmesi için adım atma zamanı olduğuna dikkati çekerek, YAŞ'ın yapısını bu maksatla değiştirdiklerini, okulları bu maksatla kapattıklarını ifade etti.
Yeni bir anlayışla Milli Savunma Üniversitesi kurduklarını ve milli bir yapı oluşturduklarını anlatan Bozdağ, "Kuvvet komutanlarını Milli Savunma Bakanlığına bağladık. Tabii askeri gereklilik bakımından Genelkurmay'a bağımlı olmaya devam edecekler." diye konuştu.
Öte yandan devlet dairesi içerisinde bulunan bu yapı ve buna benzer yapılara karşı yeni tedbirler aldıklarına işaret eden Bozdağ, "Bundan sonra Türkiye'de devletin içerisinde hiçbir gruba, cemaate, ideolojiye, tarikata devlet olma, devlet gibi hareket etme imkanı asla verilmeyecek. Böyle bir şey olmayacak. Bu devletin içerisinde görev yapan herkes devlete sızmaya, bulunduğu kurumu, mensubu olduğu yapının emrine amade durmak için değil farklı görüş ama devlette görev yaparken devletine ve milletine en iyi hizmeti vermek için orada olmalı, herkes olmalı. Bundan önce de liyakate önem veriyorduk, bundan sonra liyakatin yanında böylesi bir seçkinci anlayışa da yer vermemiz gerektiğine inanıyorum.
Onun için Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, bundan sonra devletin içerisinde devlet olmak, paralel, yatay, dikey ne tür bir yapı oluşturmak isteyen varsa bunların hepsine karşı dimdik duracağız ve diyeceğiz ki 'Biz bu devletin ve milletin hizmetkarıyız. Hepimiz anayasalara, yasalara bağlıyız. Resmi amirlerin talimatları doğrultusunda anayasa ve yasalarla hizmet edeceğiz.' Bundan sonraki süreçte adımları atmak durumundayız ki Türkiye'nin sistemin darbe şakşakçısı, darbe duacısı, darbe için çalışmayı cennete girecek ibadet zanneden ahmaklardan kurtulsun. Aksi takdirde böylesi şakşakçı yapılar, devletimizin ve sistemimizin bozulmasına, daha büyük hastalıklara duçar olmasına yol açabilir. Bundan sonraki süreçte buna da dikkat edeceğiz."
© Tüm hakları saklıdır.