10 Şubat 2014 18:54
Muzaffer Gençdoğan / Ankara
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında görevden alınan ve istifa ettirilen dört bakan ile kendisi hakkındaki iki fezlekeyi savcılıklara iade eden Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın bu uygulaması ile daha önceki sözleri arasında büyük bir çelişki olduğu ortaya çıktı.
Dört eski bakan ve ikisi de kendisine ait 6 fezlekeyi savcılıklara iade eden Adalet Bakanı Bozdağ’ın “Adalet Bakanı fezlekeler açısından bir postacı vazifesini görüyor sadece… Uygulamada genelgeye rağmen bugüne kadar böyle olmamış. (Fezlekeler) Adalet Bakanlığına gelmiş, Adalet Bakanlığından Başbakanlığa, Başbakanlıktan TBMM Başkanlığına intikal etmiş. Şimdi, biz yine aynı usulde onları intikal ettireceğiz” dediği tutanaklarda yer aldı. Bozdağ’ın “şunu özellikle bir kez daha vurgulamak istiyorum: Herhangi bir suç soruşturmasının durması veya durdurulması söz konusu değildir, olmaz da zaten” sözleri de dikkati çekti.
Bakan Bekir Bozdağ’ın, TBMM Genel Kurulu’nda askıya alınan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısında değişikliğe gidilmesini öngören Kanun Teklifinin Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında, “Fezlekeleri, öteden beri uygulanan usulde Meclis’e göndereceğini” söylediği tutanakların ilgili bölümü şöyle:
“ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bakanım, buyurun.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, tabii, Adalet Bakanlığında bulunan fezlekelerle ilgili bir hususu ifade etmem lazım. Adalet Bakanı fezlekeler açısından bir postacı vazifesini görüyor sadece.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Bravo, çok güzel!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Yani, oradan burada intikal ettiriyor. Tabii, biz, bu vazifemizi kanunlar çerçevesinde yapacağız, bunda herhangi bir tereddüdümüz yok, kimsenin bundan da endişeye kapılmasına gerek yok çünkü bizim aksi yönde bir yetkimiz zaten yok. Yani, bunu özellikle burada değerli komisyon üyelerine ifade etmek isterim.
İkincisi, fezlekelerle ilgili arkadaşlarımın bana verdiği bilgi çerçevesinde şöyle bir usul var: Yani, bir bakanın kişisel suçlarıyla ilgili bir husus olursa o zaman bu fezleke dokunulmazlığın kaldırılması şeklinde geliyor ama diyelim bakanlık göreviyle alakalı olursa o zaman da Meclis soruşturması şeklinde. Esasında, Adalet Bakanlığının bu konuya ilişkin yayınladığı genelgede…
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Evet, genelgeniz var Sayın Bakan.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – …böyle şeylerin doğrudan Meclis Başkanlığına gönderilmesi yazar yani öyle olması gerekir ama…
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Ama Sayın Bakanım… Affedersiniz…
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Bitireyim lafımı.
Tabii, uygulamada bu genelgeye rağmen bugüne kadar böyle olmamış. Sürekli gene Adalet Bakanlığına gelmiş, Adalet Bakanlığından Başbakanlığa, Başbakanlıktan da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına intikal etmiş. Şimdi, biz yine aynı usulde onları intikal ettireceğiz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Gönderdiniz mi Sayın Bakanım? Yaklaşık iki haftadır…
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Yani, göndermedik, daha Bakanlıkta, göndereceğim.
İkincisi, tabii, soruşturma konusu olan kişiler, bakanlar bizim arkadaşlarımız, sizlerin de milletvekili olarak arkadaşı. Hepinizin “Merhaba.” dediğiniz, zaman zaman bazı konuları görüştüğünüz insanlar. Herkesle ilgili bir iddia olabilir. Birtakım deliller de iddiaları teyit için ortaya konabilir ama bu delillerin sıhhati nedir, doğru mudur, değil midir veya bunlara ilişkin herhangi bir mahkeme kararı olmadığı sürece medyada, şurada, burada yayınlananlarla eğer biz birbirilerimizi değerlendirirsek o zaman büyük bir yanlışlığın içerisine düşeriz diye düşünüyorum. O noktada tabii, herkesin hassasiyet göstermesinde fayda…
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Bakan, iddia ediyoruz sadece, iddia.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ama yani konuşurken öyle anlaşılmıyor Ali Bey. Siz yargının da içinden gelen biri olduğunuz için bu konulara daha hassasiyet göstermemiz lazım.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Efendim, basında yer alan iddialar diyoruz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Şimdi, ama bak o öyle algılanmıyor ve ifade edilirken de sizin ifadelerinize bakarsanız kesin hüküm şeklinde cümleler de onun içinde yer alıyor.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Bakanım, bu konu soruşturulsun diyoruz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Onun için de ben şunu özellikle ifade etmek isterim ki şu anda soruşturmaya konu olan kişiler hakkında verilmiş bir hüküm yok, belki takipsizlik çıkar, belki dava açılır, sonuçta beraat çıkar. Bunların hepsini bizim bilebilme imkânımız yok ancak şunu özellikle bir kez daha vurgulamak istiyorum: Herhangi bir suç soruşturmasının durması veya durdurulması söz konusu değildir, olmaz da zaten.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Hayır, savcıya müdahale ederseniz durdurmuş olursunuz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, müdahaleyle de durmaz, müdahale edilmesi de söz konusu olamaz. Bunlar başladıktan sonra bunlar devam edecektir. O, Ceza Muhakemesi Usulü’ne göre yürüyecektir. Bugüne kadar Türkiye’de böyle durmuş, durdurulmuş bir soruşturma yok. Bu soruşturmalar da hakeza kendi usulü içerisinde yürüyecek, gerçek neyse ortaya çıkacak, mahkeme bu konuda karar verecektir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Bakan kararnameyi düşünüyor musunuz önümüzdeki hafta?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ben bunu özellikle altını çizerek bir kez daha ifade etmek isterim.
Bir de Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa değişikliğiyle ilgili bir husus… Demin Sayın Başesgioğlu konuşurken ben yerimden, Cumhuriyet Halk Partisinin bu Anayasa konusundaki uzlaşma talebini reddettiğine ilişkin bir bilgi geldiğini söyledim ama doğruluğu teyit edilmemiş bir bilgi. Ben onun için bu konuda sanki Cumhuriyet Halk Partisi reddetmiş, ben de reddettiğine dair kesin bir bilgiyle böyle konuşmuşum gibi kamuoyuna da öyle yansıyan haberler var. Ben onu özellikle düzeltmek isterim. Mikrofona da söylemedim, konuşulurken böyle bir bilgi intikal etti diye söyledim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) – Arkadaşlara böyle bir şey geldi.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Tabi, doğruluğu teyit edilmemiş bir bilgidir. Tabii, doğrusu, Cumhuriyet Halk Partisinin kendi yapacağı açıklamadır. Şu ana kadar da bize gelen böyle bir açıklaması yoktur. Tekrar komisyona arz ederim.”
Öte yandan CHP, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında “elindeki fezlekeleri TBMM’ye göndermeyerek Anayasa suçu işlediği ve görevini kötüye kullandığı” iddiasıyla gensoru vermeye hazırlanıyor. Bekir Bozdağ’ın tutanaklarda sözünü ettiği 21 Aralık 2011 tarihli genelge, Anamuhalefet Partisi’nin vereceği gensoru önergesine dayanak oluşturması bekleniyor. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün eski Bakan Sadullah Ergin imzasıyla cumhuriyet başsavcılıklarına gönderdiği 21 Aralık 2011 tarih ve B.03.0.CİG.0.05-010.06.02/754 sayılı 100/1 No.lu Genelgede, Anayasa’nın yasama dokunulmazlığıyla ilgili 83 ve 100’ncü maddeleri ile TBMM İçtüzüğü’nün 117 maddesi hükümleri hatırlatıldıktan sonra, şu ifadeler yer alıyor:
“(…) görevde bulunan veya görevinden ayrılan Başbakan ve bakanlar hakkında Bakanlar Kurulu’nun genel siyaseti veya bakanlıkların görevleriyle ilgili olarak yapılan şikâyet ve ihbarların ancak Anayasa’nın 100’üncü ve TBMM İçtüzüğü’nün 107’nci maddelerine göre işleme tabi tutulacağı, bu gibi başvuruların belirtilen şartlar oluşmadan TBMM Başkanlığı’na intikal ettirileceğine dair yasal bir dayanak bulunmadığı ve bakanlığımızca da yapılacak herhangi bir işlem olmadığı cihetle bu tür evrakların bakanlığımıza gönderilmemesi,
Kişisel suç niteliğindeki iddialarda ise, Başbakan, bakanlar ve milletvekillerinin ifadesine başvurulmadan, soruşturmanın ağır ceza merkezlerinde bizzat Cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekili tarafından, mülhakatlarda ise varsa Cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekili, olmadığı taktirde Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılarak, leh ve aleyhteki delillerin eksiksiz olarak toplanması, suçun işlendiği hususunda yeterli şüpheye ulaşılması durumunda, varsa maktul, mağdur, suçtan zarar gören kişi veya şikayetçinin kimliği, yüklenen suçu, işleniş şeklini, delilleri ve suça temas eden kanun maddelerini de içerecek şekilde yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin olarak düzenlenecek fezlekeye bağlı evrakın, TBMM Başkanlığına sunulmak üzere Genel Müdürlüğümüze gönderilmesi…”
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, geçtiğimiz günlerde A Haber’in canlı yayınında Murat Akgün’ün sorularını yanıtlarken, 4 bakanın fezlekelerinin kendilerine gelmediğini anlatmıştı. Çiçek, “Bu ana kadarki uygulamalarda bize gelen dosyalar, bakanlık ve Başbakanlık üzerinden gelmiş. İçtüzük’ün 13. maddesi var. Savcının bugüne kadar direkt göndermesi yok. Ama 2011’de Adalet Bakanlığı savcılıklara genelge gönderiyor, ‘bu evrakları doğrudan Meclis’e gönderin’ diyor. 4 bakanla ilgili konu Adalet Bakanlığı’na gelmiş, bildiğim kadarıyla bakanlık da o genelgeye uygun olarak savcılığa iade etti. Çünkü ‘yetkimiz yok’ dediğine göre Sayın Bakan, onu bakanlıkta tutmayacak, ilgili makama, savcılığa gönderecek, onlar bize gönderecek” demişti. Çiçek sözlerine şöyle devam etmişti:
“Adalet Bakanı ile ilgili bize gelen bir dosya oldu. İzmir’de yürütülen bir soruşturma ile ilgili Sayın Bakanın yargıya müdahale ettiği anlamına gelebilecek, görüşme yapmış ilgili savcı ile 'tarafsız olun, adil davranın' diye. Başsavcılık önce Adalet Bakanlığı'na göndermiş bakanlık da ‘siz bunu Meclis’e gönderin’ demiş. Dosya Meclis’e geldi, gelirken usul ve hukuki hata yapılarak geldi. Soruşturma gizlidir. Bir bakanla ilgili Meclis soruşturması yolunu açacak bir yazı bize geliyorsa, sadece o bakanla ilgili evrakın bize gönderilmesi lazım. Bize yazı geldi, arkasından 32 klasör dosya geldi. Biz bu dosyaları gizli olduğu için açmadık. 32 tane adamla ilgili bilgileri kamuoyunun bilmemesi gerekiyor. Bu soruşturmalar belki 2 yıl sürecek. Bu soruşturma İzmir’de gizli ama Ankara’ya gelince açık hale gelecek. Bu insanların ticari ve mesleki itibarı, çoluğu, çocuğu var. Biz bu dosyaları açmadık. Gizliliği ihlal ederek ve bunda da Meclis’i aracı kılarak... Bunu gönderiyorsunuz. Yazdığım yazıda, ‘bu evrakın bize bakanlık, Başbakanlık üzerinden gelmesi lazım’ dedim. Ama aksi kanaatte iseniz, bizimle alakası olmayan 32 klasörü göndermek yerine, soruşturma başlatılması istenen bakanla ilgili evrakı gönderin, biz ondan sonra gereğini yapalım.”
TBMM Başkanı Çiçek’in bu açıklaması kafaları karıştırdı. Çünkü Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı fezleke daha önce Meclis Başkanlığı’na gönderilmiş ancak Meclis Başkanlığı “Adalet Bakanlığı veya Başbakanlık üzerinden gönderilmedi” diyerek iade etmişti. Cemil Çiçek “Doğrudan bize gönderilmedi” diyerek açık bir çelişkiye düştü.
4 eski bakan Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında düzenlenen ancak savcılıklara iade edilen 6 fezlekenin ne olacağı henüz bilinmiyor. Ancak, savcılıkların fezlekeleri TBMM Başkanlığı’na yeniden gönderip göndermeyeceği, gönderirse içeriklerinin ne olacağı ve hangi yolla geleceği gibi konularda ise soru işaretleri oluştu. Muhalefet, soruşturma savcılarının değiştirilmesiyle iddianamelerin yeniden yazılacağını, savcılar değiştiği için de yeni bir fezlekenin yazılmayacağını öne sürüyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 17 Aralık operasyonu kapsamında görevlerinden istifa eden 4 bakan hakkında, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın liman operasyonu ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın MİT’e ait TIR’ların aranmasına ilişkin yürüttüğü soruşturmayla ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında düzenlenen fezlekeler, Bakanlık ve TBMM Başkanlığı’nca ilgili savcılıklara iade edilmişti.
Adalet Bakanlığı, fezlekelerin iadesinde, iddia edilen suçlarla ilgili “Bakanlar Kurulu’nun genel siyaseti veya bakanlıkların görevleri nedeniyle işlendiğine ilişkin değerlendirmede bulunulması”nı gerekçe göstermiş, soruşturma dosyasının doğrudan TBMM’ye gönderilmesi gerektiğine vurgu yapmıştı.
Fezlekeye bağlanan 5 bakan hakkındaki iddialar şöyle:
“Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: 28 kez toplam 52 milyon dolar rüşvet almak, suç işlemek için örgüt kurmak, sahte belgelerle ihracat, Kaçakçılık Yasası’na muhalefet.
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler: 10 kez toplam 10 milyon dolarlık rüşvet almak, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, nüfuz suiistimali, suçluları kayırmak.
Eski AB Bakanı Egemen Bağış: 3 kez1.5 milyon dolarlık rüşvet almak.
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: Ranta dönük imar değişiklikleri ve usulsüz imar planlarının onaylanması.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca İzmir liman operasyonuyla ilgili soruşturmada yargı görevini yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca MİT’e ait TIR’ların aranmasıyla ilgili soruşturmada yargı görevini yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs.”
© Tüm hakları saklıdır.