Olay bir grup sağlık personelinin 2015 yılında Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmasıyla başladı.
Sağlık personelleri, doktor Kırıkçı’nın hasta listesinde olmayan birçok vatandaşın nüfus ve sağlık bilgilerine yetkisiz şekilde erişim sağlayıp bunları yedeklediğini, kimi memurlar hakkında ise, “Şu ilacı kullanıyor. Bakanlığa söylesem görevden alınır” şeklinde beyanlarda bulduğunu iddia ederek şikâyetçi oldu. Savcılık tarafından yürütülen soruşturmada şüpheli doktorun, çok sayıda kişinin bilgi sistemine girdiği, hatta mesai saatleri dışında da giriş yaptığı tespit edildi. Bunun ardından ilçe sağlık müdürlüğü, doktor hakkında idari soruşturma başlattı.
Doktor Kırıkçı, üç kez açığa alındı. Ancak idare mahkemesinde açtığı dava sonucu göreve geri döndü. İddiaya göre Kırıkçı’nın avukatlığını yapan AKP’li avukat Özlem Öztekin Vural, soruşturma savcılarının odasına giderek Kırıkçı’nın el konulan bilgisayarlarında inceleme yapılmaması gerektiğini söyledi. Bu duruma direnen iki savcı, birer yıl arayla, gerekçesiz bir şekilde İstanbul dışına tayin edildi. Bir savcı Şırnak’a gönderilirken, diğeri ise Kütahya’ya gönderildi.
"Bana tezgah kuruldu"
Ayşegül Kırıkçı ise hakkındaki iddiaları reddetti. Kendisine komplo kurulduğunu öne süren Kırıkçı, “Adalar’da bir ilçe sağlık müdürü vardı. Bana mobbing yaptığı için görevden alındı. Benimle uğraşan iki savcı vardı. İkisi de gönderildi. Bana tezgah kuruldu. Onlar hakkında avukatım Hâkimler Savcılar Kurulu’na (HSK) şikâyette bulunacak. Bilgisayarım ortada duruyor. Hepimizin şifresi 123. Başkaları girmiş olabilir. Hacettepe mezunu bir doktorum ben. Girmek istesem e-nabız sistemine girer, hastaların her şeyini görürüm” dedi.